PKK mutlaka yok edilmeli!
PKK’nın hunharca devam ettirdiği saldırılar, her şeyden önce, milletimizin benliğinde derin yaralar açarken, büyük protestolara da neden oluyor.
Bir yandan, büyük bir acı ve heyecan içinde şehitlerimize Fatihalar okunurken diğer yandan “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” çığlıkları bütün ülkeyi sarsıyor.
Bu arada, sık sık eleştirilen iktidardan, terörü bitirecek acil girişimler isteniyor.
Özellikle, PKK’nın insanlık dışı eylemlerinin derhal durdurulması bekleniyor.
Zira, karadan harekâtın bile yeterli olamayacağı, artık “topyekûn” bir imhanın gereği tartışılıyor.
Bir tarafta, bölücü terör örgütünün kanlı eylemlerini durdurabilme ve onu yok etme, diğer tarafta politik platformda, “paralel’’, gündemi paylaşma çabasını önleme mecburiyetinin, Türkiye’nin en öncelikli sorunu olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor.
Kim ne derse desin, zaten bu paralellik, terör ve politik örgüt arasında “su sızmayacak” kadar kendini gösteriyor.
Yani, bir bakıma, bir taraf “silahlı”, diğer taraf “sözlü” bölücülük yapıyor.
Nitekim siyasi parti mensuplarının, Meclis’te ettikleri yemine sadık kalmaları
gerekiyor.
Üstelik, yayınladıkları bildirilerde, sık sık “savaş” sözcüğünü kullanmamaları, hele “ateşkes” anlamına gelen “karşılıklı silahı bırakma” isteminde bulunmamaları, Türkiye Cumhuriyeti ile kanlı terör örgütünü birbirine karıştırmamalarına özenle dikkat etmeleri icap ediyor.
Aslında, politik bir desteğe sahip olmaya çalışan PKK’yı da bitirmek artık daha da önem kazanıyor.
Eğer, sözde dostlarımız ABD ve AB kanadının Türkiye’de hukukun zorlanmasından kaygıları varsa, kanlı terör örgütünün ortadan kaldırılmasına yardımcı olmaları, gerçekten de büyük önem arz ediyor.
Madalyonun bir yüzünde, durum bütün çıplaklığıyla ortadayken, görünmeyen yüzünde PKK’nın; ABD, AB, İsrail ve maalesef Barzani tarafından “örtülü” olarak desteklenmeye devam edildiği kuşkuları bir türlü dağılmıyor.
ABD isterse bir iki ay içinde PKK’nın varlığını bile ortadan kaldırabilecek gücünü veya tavrını neden göstermiyor?
Yoksa, PKK’yı başka bir “kisve”altında İran’a göndermenin hazırlıklarını mı yapıyor? İsrail için bir “taşeronluk”mu bahis konusu oluyor?
Nereden bakılırsa bakılsın, iflas eden “açılım formülü”nü tamamen unutarak, PKK’nın “silah” ile mutlaka çökertilmesi ön koşul olarak gündemi zorluyor.
Unutulmamalıdır ki, PKK ortadan kalkarsa, hem bazı yabancı ülkelerin şantaj ve tehditlerinden kurtulacağız, hem de başta siyasi olmak üzere çeşitli örgütlerin yasa dışı konum ve eylemlerinin kendiliğinden sona ereceği biliniyor ve bekleniyor.
Çok önemli ve hayati başka bir durum ise, ülkemiz vatandaşı Kürtlerin, terör ve diğer örgütlerle karıştırılmaması, değerlendirilmemesi öne çıkıyor.
6 Ekim 2011’de gazeteniz Yeniçağ’da “Şehitlerimiz benliğimizi sarsıyor” başlıklı yazımızda yer alan aşağıdaki satırlar, bu sefer mantığımızı zorluyor:
“Öte yandan, bazı ülkeler gibi, terörü yok etmek için eylemlerin art arda yapılması öne sürülüyor.
Uzmanlara göre çoğu ülkelerin yaptığı gibi, bu aziz vatanın topraklarını korumak için savunmada değil taarruzda olmak gerekiyor.”
Sonuç olarak, nereden bakılırsa bakılsın, PKK’nın mutlaka çökertilmesi, daha doğrusu yok edilmesi hepimizin istediği ve beklediği “görev” oluyor.