Patron ne zaman istifa edecek?
AKP iktidarının son çırpınışlarını gazete manşetlerinden takip ediyorum. Çıkar ilişkilerini sürdürebilmek için barış çubukları uzatılıp tüttürülme girişimleri olsa bile savaş baltalarının gömülme ihtimali çoook uzak. Her iki tarafın model aldığı Hasan Sabbah geleneği karşılıklı korku salmaya devam ediyor. Bakalım bu kavganın sonu nereye varacak. Sultanlar, vezirler hançerlenirken Alamut Kalesi’ni basacak Hülagü ne zaman harekete geçecek...
AKP ve Erdoğan’ı anlayabilmek için Yeni Şafak, Star ve Sabah’ın manşetlerini iyi okumak lazım. Hükümetin danışman mutfağı bu üç adresten oluşuyor. Orada ne pişerse Erdoğan onu servis ediyor. Yeni mavra, “Büyük Türkiye’nin İstiklal Mücadelesi...” Vaay bee.. dedirtecek cinsten. “Vatana ihanet içinde ajanlık yapan medya ve çeteler var” diye buyurmuş RTE.. “Oslo, 7 Şubat ve Mavi Marmara’nın intikamını” almaya kalkışıyorlarmış.. Breeh breehh.. Ağaçkakan gibi 5- 6 yıldır “darbe darbe” diye milletin kafasını gagaladıkları yetmiyormuş gibi kazık çakar gibi “Bu bir darbedir” i manşete çekip “ABD, İsrail ve Fethullah Gülen hareketinin 17 Aralık’ta düğmesine bastığı operasyon darbeye dönüştü. İkinci adım, yerli sermayeyi hedef aldı. Savcılık, Türk ekonomisine yön veren iş adamlarının da aralarında bulunduğu 30 kişiyi göz altına almak istedi. Hedef hükümetin 2023 vizyonundaki dev projeler” spotu ile hedef şaşırtmaya devam ediyor.
Sabah ise “büyük” ibaresi yerine daha liberal “Yeni Türkiye’nin İstiklal Savaşı” terimini kullanmış. “Sahte delil üreten polislere takip” haberinin hemen altında Sevilay Yükselir “Taktik hiç değişmiyor değil mi Dumanlı?” ile cemaati hedef gösterirken ROK “Rüşvet karşılığı ruhsat, bağış karşılığı berat” başlıklı yazı ile Mustafa Sarıgül ile Savcı Zekeriya Öz arasında ilinti kurup Prof. Dr. Mehmet Haberal’a dil uzatma cüreti sergiliyor.
Star gazetesi Erdoğan’ın tabanını tutma görevini yüklenmiş olmalı “Hamle Kabinesi” manşetiyle Mavi Marmara’nın intikamının alınma çabalarından dem vuruluyor.
Nereden bakarsanız çaresizlik... Hükümet kanadı “cemaate yapılacak operasyonda Silivri bile yetmeyecek” haberini uçururken, Taraf’ta Emrullah Uslu “Erdoğan’ın ofisindeki böcek, ÖSS ve KPSS sınavlarındaki soru çalınması, cemaatin üzerine yıkılacak” sözleri ile şimdiden savunmaya çekiliyor.
Bana göre gözlerden kaçan önemli husus Erdoğan’ın 20 yıllık yol arkadaşı, sırdaşı İdris Naim Şahin’in istifasıdır. “Hükümet etmede, niyetlerinden emin olunmayan bürokratik ve politik dar bir oligarşik kadronun tavsiye, yönlendirme ve etkinliğinin tercih edildiği anlaşılmaktadır” sözünün derinliğini Ankara Temsilcimiz Ahmet Takan’a bırakalım ve oradan okuyalım. İdris Naim Şahin, AKP’nin Genel Sekreterliğini yürüten, tıpkı kuruculardan Abdüllatif Şener gibi önemli bir isim. Bakalım susmayı mı tercih edecek yoksa sökülme sürecini hızlandıracak mı? İçişleri Bakanlığı döneminde yandaşlarca çok eleştirilen Şahin’i merakla bekliyoruz. Bu arada AKP’den istifaların artacağı yönünde “Çin işkencesine benzer her hafta bir milletvekili istifa edecek” iddialarını ciddiye alıyorum. Sadece cemaat cephesinden değil eski tüfek solculardan Haluk Özdalga ve Kültür eski Bakanı Ertuğrul Günay eleştiri dozlarını artırdığına bakılırsa istifaları hazır demektir. AKP ile yollarını ayıranlar ikinci dalgada “100 milyar dolarlık vurgun”dan bahsediyor. AKP’yi yolsuzluk ve rüşvet ile vurma girişiminden sonuç çıkacağını sokaktaki vatandaş bile görüyor.
Öte yandan Genelkurmay’dan ses çıkmıyor. “Cemaat, Türk ordusuna kumpas kurdu” diye yazan Erdoğan’ın başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın sözlerine rağmen askeri savcılığın harekete geçmeyişi manidar.