Paşa Bey’e saygı...
Sevgili Hulki Cevizoğlu’nun “Cevizkabuğu” programına konuk olan Attilâ İlhan’a “Tek başına bir üniversite” demiştim. O yayını izleyen bir dostum bu yargımı biraz abartılı bulmuştu...
Attilâ İlhan’ın sonsuzluğa göçtüğü günlerde, basın ve kültür dünyası Attilâ İlhan’ı uzun süre gündemde tutunca o dostum beni aradı ve “haklıymışsın” dedi.
Hep şunu savundum: Bir insan değerliyse, o insan; sağlığında ’kucaklanmalı’. Öldükten sonra yapılanlar bana biraz yapay geliyor. Örnek mi? Buyurun: Durağı uçmak olsun, Muzaffer Sarıözen’e sağlığında hiç değer vermeyen biri, daha sonra onun için ’anma günleri’ düzenler olmuştu...
Sevgi de, saygı da o insana yaşarken gösterilmeli; Paşa Demirbağ örneğinde olduğu gibi!
Elazığ, yöresel müziğin en görkemli biçimde yaşatıldığı illerimizden birisi. “Harput Divanı” bu ilimizin müzikte kimliğidir. Harput Divanı’nı bir kez dinleyen, bu ezgiyi asla unutmaz. (İliştiri: Doğu Anadolu gezisinde bir sanatçı Atatürk’ümüze Harput Divanı okur. Sanatçı bitirince Atatürk’ümüz, “Bu söylediğin Harput Divanı’na pek benzemedi...” der.)
Harput-Elazığ’ın özgün müzik kültüründe 1950’lerden beri öne çıkan iki kardeş var: Enver Demirbağ ve Paşa Demirbağ... TRT arşivinde Enver Demirbağ’dan derlenen pek çok Elazığ türküsü yer alır.
Enver Demirbağ geçen yıl sonsuzluğa göçtü. Tanrı uzun yaşatsın, kardeş Paşa Demirbağ sağ.
Geçen 28-30 Nisan günlerinde “80. Sanat yılı” nedeniyle Paşa Demirbağ’a, tüm Elazığ üç gün boyunca anlamlı bir saygı gösterisinde bulundu. İzlemeyi çok isterdim. Ama nasip olmadı. Edindiğim bilgilere göre bu etkinlik çok görkemli geçmiş.
Böyle bir etkinliği destekleyen başta Elazığ Valiliği olmak üzere; Elazığ Belediyesi’ni, Fırat Üniversitesi’ni, Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası’nı, Elazığ Kültür ve Tanıtma Vakfı’nı, Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nu, Fırat Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı, Sakarya Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı, Gaziantep Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nı gönülden kutluyorum. Etkinliğin düzeninde yılların deneyimini ortaya koyan MANAS Yayınevi yöneticisi Sayın Şener Bulut’a, bir Elazığ sevdalısı olarak teşekkür ediyorum.
Gelelim kitaplara...
Etem Oruç bu kez bize, “Çakıcı Dağdan İnmiyor” adlı romanında efelerin efesi ’Çakıcı’yı anlatıyor. Bir solukta okudum. Bu eser okunmadan, ’Efe’nin, ’efeliğin’ ne olduğu anlaşılamaz. Bu kitapla Yaşar Kemal’in ’İnce Memet’ romanındaki ’İnce Memet’ adının Çukurovalı değil, Aydınlı olduğunu da öğrendim. Berfin yayını olan bu güzelliğe (0.212) 513 79 00 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Oğuz Paköz “İlk çıngı ilk çılgınlık Maraş Destanı” yla karşımızda. Paköz, Fransız işgali sırasında, Maraşlının o görkemli direnişini şiirin tezgâhında ince ince dokuyor. Yoğun emek ürünü bu esere (0.344) 224 20 72 numaralı telefondan erişebilirsiniz.
Hani insanın ’canının sıkıldığı’ anlar vardır ya... İşte o anların bir kitabı: “Müşteri Yine Haklı” . Muhsin Salman bu eserinde çoğunlukla gülünç insan hallerini dile getirmiş... Hepsi birbirinden güzel. Kora Yayın ürünü eseri (0.212) 513 79 00 numaralı telefondan isteyebilirsiniz.
Berfin Bahar’ın Nisan sayısında Erol Bilbilik Wikileaks’i anlatıyor. Dergiye www.berfin.net sitesinden erişebilirsiniz.