Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

Papalar da diz çöker!

Sevgili genç okuyucum Tahir Göynük; tarihimizde, paçalarımıza saldıran pek çok köpek gördük. Hiç üzülme. Her düğüm çözülür. Sen derslerini ihmal etme. Türkler canilerin, bebek katillerinin önünde asla diz çökmez. Buna Papalar da dâhildir. Türk, gerekirse Papalara bile diz çöktürür! Aşağıdaki yazı senin içindir:
Manas Yayıncılık’tan çıkan “Türk Budunlarının Ortak Atababaları” adlı çalışmamda Avrupa Hunlarının büyük Kağanı Atilla (Attila)’yı anlatırken, şöyle demiştim:
“Atilla, çirkin ve utanç verici olaylar karşısında çok sert tepki gösteriyordu. Söz gelişi, Hunların dirisi karşısına çıkamayan Bizanslılar, sınırdaki Hun büyüklerine ait mezarları tahrip etmişlerdi. Bu olaya Atilla’nın tepkisi çok sert oldu. Bu çirkin olayın düzenleyicisi Bizans’ın Markos Piskoposu idi. Atilla, Piskoposun Bizans tarafından cezalandırılmadığını görünce, 2. Balkan Seferi’ni başlattı. Ordularıyla Yeşilköy’e kadar gelip, Bizans’ın kapılarına dayandı. Tehlikenin boyutunu anlayan Bizans, Romalıları aracı koyarak Atilla’dan özür diledi. Ayrıca, içlerinde tarihçi Priskos’un da bulunduğu bir ” şefaat heyeti “ göndererek, Atilla’dan affedilmelerini istedi.
Atilla bir kez daha affetti Bizans’ı... Bizans öyle bir kayaya çatmıştı ki ne yapacağını bilemiyordu. Atilla sağ oldukça kendilerine huzur yoktu. Tek yol vardı; o da Atilla’nın öldürülmesiydi... Bunu sağlamak için Atilla’ya suikast girişiminde bulundular. Atilla, muhteşem istihbarat ağıyla anında haber aldı. Yakalanan suikastçıları bizzat kendisi sorguladı. Sorgulama sonunda, Bizans İmparatoru Teodosyus’a şöyle bir haber gönderdi: Teodosyus, bize vergi vermekle kölemiz durumuna düşmüştü. Lâkin o, efendisine ihanet etmekle, kölelik haysiyetini dahi koruyamamıştır!
Daha sonra Atilla, Bizans’ı uzaktan yönetmeye başladı. Bu arada, Roma üzerinde koruyucu politikasını 440 yılında kaldırdı. Roma İmparatoru Valetinianus’un kız kardeşi Honoria ile nişanlı olmasını gerekçe göstererek, Roma yönetiminde hakkı olduğunu ileri sürdü. Bu isteği Roma tarafından reddedilince, 451 yılı ilkbaharında ordularını harekete geçirdi. Ren nehrini üç koldan geçerek Roma ve Birleşik Avrupa Ordusu’nu, Paris yakınlarında karşıladı. Bir gün gibi kısa bir sürede Romalı General Ataüs komutasındaki birleşik orduyu dağıttı. 452 yılı ilkbaharında Roma’nın kapısına dayandı.
Roma’yı büyük bir telaş aldı. Nasıl almasın ki? “Tanrı’nın kırbacı” Roma üzerinde şaklayacaktı! Roma, kurtulmanın yollarını düşünüyordu. Buldular çaresini! Atilla’yı ancak bir din büyüğü durdurabilirdi. Ancak, Papa I. Leo, Roma’yı yerle bir etmekten kurtarabilirdi. Öyle ya; haksızlık, adaletsizlik karşısında çelikleşen; Türk’ün o ipek gönlüne, ancak bir din adamı ulaşabilirdi! Tarihler, Papa I. Leo’nun Atilla’yı Roma kapısında karşıladığını ve diz çöküp yalvardığını yazdı... Papa’nın, Roma kapısına dayanan Atilla’ya ağlayarak yönelttiği sözler, Atilla’nın Türk gölünü hedefliyordu:
“Ey yoksulların koruyucusu... Ey zalimlerin korkusu... Ey büyük Atilla! İşte bütün Hıristiyanların temsilcisi ben Papa I. Leo, önünüzde diz çökerek yalvarıyorum. Roma’ya girmeyiniz. Dünya Hıristiyanları adına sesleniyorum, bize acıyınız...”
Atilla bir din büyüğünün bu sözleri karşısında ordusunu Roma önünden çekti...
Atilla, Avrupa’da esen Asya’nın bir bozkır rüzgârıydı. Kirlenmemiş, tertemiz bir bozkır rüzgârı! Tüm Avrupa’yı egemenliği altına alan Atilla, ordularını Asya’ya doğru yönelttiği sırada 60 yaşında öldü... Kuşkusuz o günümüzde de yaşıyor; anılarda, masallarda; Macaristan’ın dağlarında, ovalarında!

Yazarın Diğer Yazıları