Özelleştirme kanatıyor

1986 yılından beri 204 kuruluş özelleştirilerek, hisse senedi veya varlık devir işlemi yapıldı. Özelleştirilen bu kuruluşlardan 194’ünde hiç kamu payı kalmadı. Özelleştirme uygulamalarının toplam tutarı 58,6 milyar dolar oldu. Yapılan tahsilat 51,3 milyar dolar oldu.
Ne var ki, bugüne kadar özelleştirme sloganla yapıldı... Hükümet üyeleri “Devlet ticaret yapmaz... Özelleştirme piyasa ekonomisinin gereğidir” diyerek, özelleştirme olayına toplumsal fayda ve maliyet açısından bakmadılar. Geldiğimiz kriz ortamında özelleştirmeyi yeniden gözden geçirmek zorundayız. Her şeyden önce piyasa ekonomisi yanlış anlaşılıyor... Küreselleşme piyasa ekonomisinde spekülasyonu da sanki piyasa kuralıymış gibi kabul etti. Sonunda dünya ve Türkiye bugünkü ekonomik sorunlarla karşı karşıya geldiler.
Oysa ki piyasa ekonomisinde temel hedef: Üreticinin kârını en fazlaya çıkarmak, tüketicinin faydasını en fazlaya çıkarmaktır. Üretici ve tüketici ‘özelleştirme bana ne getirdi?’ diye soracaktır... Bu anlamda: Üretim arttı mı? Tüketici olarak daha kaliteli ve daha fazla çeşitte mal alıyor muyum? Artık daha ucuza mal ve hizmet alacak mıyım? Özelleşen işletmelerde istihdam arttı mı? Çalışanların ücretleri arttı mı? Vergi gelirleri artacak mı? Potansiyel döviz ihtiyacı azalacak mı? Bu sorulara uygulamada olumlu cevap vermek mümkün görünmüyor...
1) Üretim ve mal çeşidi olarak, maalesef özelleştirme fayda getirmedi.
Örneğin, Sümerbank’ta özelleşen 21 fabrikanın 18’inde üretim yapılmıyor. SEK’in 31 fabrikası özelleşti; 23’ünde üretim yok. Örüs’ün 20 fabrikası özelleştirildi; 16’sında üretim yok. Et Balık Kurumu’nun, 16 kombinası özelleşti; 9’unda üretim yok. Neden üretim düştü... Çünkü bu işletmeleri alanların çoğu, arsalarından spekülatif kazanç sağladılar.
2) Özelleşen işletmelerin ürettiği mal ve hizmetleri, tüketici daha pahalı alıyor. Örneğin, Telekom hizmetlerinin özelleşme işleminden sonra fiyatları artırıldı.
Artık halk eti ve balığı daha pahalı yiyor. Zaman zaman ithalat gereği ortaya çıkıyor.
3) Özelleşen şirketlerde istihdam azaldı. Özelleşen işletmelerden dolayı birçok kişi işsiz kaldı.
4) Reel ücretler geriledi. Örneğin, Telekom grevinde firma, işçilerin hak edilmiş ücretlerini geriletmek istedi. Beş yıl önceki grevde işçiler 45 gün ücret almadı. İşveren yine işini yaptı. İstanbul’da pazar günleri taşeron çalıştı. Devlet tarafsız kalmadı.
5) Özelleştirme kamu gelirlerinin azalmasına yol açıyor.
Özellikle yabancı firmalarda vergi hasılatı düşüyor. Çünkü yabancı firmalar, uzman personel dahil birçok girdiyi dışarıdan temin ederek, maliyetlerin artmasına neden oluyor.
Özelleştirme bugünkü açıkları kapatmak için yapılıyor. Bunun borçlanmayla farkı yoktur. Çünkü bugünkü açığı kapatmak için devlet gelecek yıllardaki kâr gelirinden vazgeçiyor.
6) Döviz kaybımız oluyor.
Özelleştirme ile devredilen firmalar döviz getirdi. Bugünkü cari açığı kapamada yardımcı oldu. Ancak bu işletmeler daha çok dış girdi kullanacağı ve artık kâr transfer edecekleri için ülkenin potansiyel döviz kaybı artacaktır.
7) Altyapı yatırımlarında sosyal fayda azaldı.
Eğitim ve sağlık gibi sosyal altyapı ve bu hizmetler de önemli ölçüde özelleşti. Oysa ki eğitimin özelleşmesi toplumsal yapıyı bozar... Kastlaşma olur. Parası olamayanlar tarikatların ağına düşer...
Sağlığın özelleştirilmesinin sıkıntısı ise her gün yaşanıyor. Özellikle sosyal güvenlik yasasından sonra, ucuz diye çoğu özel hastane, sigortalıya bakmıyor.
8) Köprü, yol ve liman gibi altyapının özelleşmesi ise devletin gücünü azalttı. Devlet, gerektiğinde üreticiye ve tüketiciye ucuz enerji gibi ara malı veya tüketim malı satamayacak.

Yazarın Diğer Yazıları