Özel Tim'in dönüşü ve Korkut Eken
13 Mehmetçiğin şehit edildiği günlerde PKK’nın dağ kadrosundan kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan bir terörist, kırsaldakilerin haleti ruhiyesini şöyle tanımlıyordu:
“- Her PKK’lı, Özel Tim mensubunu gördüğünde, öleceğini bilir!”
Son günlerde, işte bu kahramanları yetiştirmiş olan değerli büyüğüm Korkut Eken’le üç defa görüştüm.
Onun nazarında her Özel Tim mensubu önce bir “evlat” , sonra, tek başına da olsa, o, yürüyen bir panzer, sürünen bir kobra, uçan bir mitralyözdür ve öyle olduğu içindir ki Özel Tim, eğitimini tamamlayıp PKK’nın gezdiği alanlara çıktığında ve terörist onu gördüğünde, “öleceğini bilir” ve mutlaka “ölür!” Nitekim hep öyle oldu ve bundan rahatsız olan mihraklar Özel Tim’i “Tim” ve “Özel” olmaktan çıkardılar yani şehirlere çektiler. Yetmedi, Eken’i, devletin sırlarını ifşa etmediği için mahkûm ettiler, aleyhinde olmadık yayınlar yaptılar. Türk milletine hakaret eden nice ağızları, “konuşma özgürlüğü” adına alkışlayanlar, Korkut Eken’in, hapse girme pahasına devletin sırlarını sinesine gömmesini hazmedemediler, onun da bir “susma hakkı” olduğunu, zamanın bütün Genelkurmay Başkanları ve ilgili ordu komutanlarının, “Biz emir verdik o yaptı” demesine rağmen, kabul etmediler, adeta PKK’nın ve Özel Tim’in intikamını Eken’den aldılar.
Her bir Özel Tim mensubunu bir Kaşıkçı Elması gibi müstesna vatan evladına dönüştüren Eken’in heykeli dikilecek, destanı yazılacakken hapse mahkum edilmesi ve Özel Tim mensuplarının Cudi’den alınıp Ankara ve İstanbul’da karakol odalarında sandalye ve masalara mahkûm edilip adeta hapsedilmesi, aslanı evcilleştirmek gibi bir şeydi, neticesi pahalıya mal oldu, PKK geri geldi, sıfır terörle teslim alınan Türkiye’de inisiyatif tekrar PKK’nın eline geçti, yetmedi, PKK geldi Ankara’ya çöreklendi.
İşte böyle bir zeminde Komutanımız Eken’le, “Teröristle en etkin ve en kesin mücadeleyi yapmış” insanla şu anda Türkiye’de olup bitenleri konuştuk. Üç sohbetimizde de Eken Komutanım bizim “Teröristle mücadele var, terörle mücadele yok!” tespitimize katıldığının altını ısrarla çizdi ve yine bizim “Teröristin arkasında ABD var, Avrupa var, Türkiye içersinde kravatlı ve kalemli bir güruh var, İsrail var!” tespitimize katıldığını söyledikten sonra, aynen şunları söyledi:
“- Türk ordusu Irak’a girmeli, hem de Musul ve Kerkük’e kadar girmeli. Peşmergeyle ve karşısına çıkacak her güçle kesin bir hesaplaşma yapmalı!”
Bunu söyleyen Korkut Eken.
Kıbrıs savaşı dahil çatışmaların her safhasında yer almış, bir Kaşıkçı Elması gibi özenle yetiştirdiği Özel Tim elamanlarının dizinde şehit oluşunu görmüş ve yüreğine el bombası düşmüş gibi acısını çekmiş Korkut Eken söylüyor, yani savaşın her türlü faturasını bilen ve yaşayan biri bunu söyleyen, biz değiliz.
Çünkü bu yapılmazsa faturanın çok daha ağırlaşacağını görüyor, biliyor, çünkü o düşmanını bire bir tanıyor. ABD’liyi tanıyor, İngiliz’i tanıyor, İsrail’i tanıyor, onların Türk milleti, Türk devleti ve Ortadoğu için neler kurguladıklarını, hangi senaryoyu hayata geçirmek için düğmeye bastıklarını ve bu yolculukta nerelere kadar mesafe aldıklarını, bu mihrakların içimizdeki uzantılarının ihanet noktasında hangi sınırları zorlayabileceklerini çok net bir biçimde “bilgi olarak” biliyor.
Öğrendik ki, Özel Tim tekrar PKK’nın mayın döşediği, cirit attığı dağlara, mağaralara, mezralara doğru yola çıkmış. Allah(c.c.) işlerini rast getirsin, PKK’lılara ise basiret nasip etsin de, bir an evvel devletin güvenlik güçlerine teslim olsunlar. “Arkamızda Cudi var!” diyenler, bir bakıma “Arkamızda ABD var, arkamızda AB var” da demek istiyor, biliyoruz. Dileriz onlar da bu yanlıştan döner ve bir gün, “Arkamızda asgari bin yıllık bir birliktelik, bir kardeşlik var, arkamızda Türkiye Cumhuriyeti, arkamızda devletimiz var!” derler de, hep birlikte vatanımızdan ve Ortadoğu’dan, adı ister AB ister ABD, ister İngiliz, ister İsrail olsun bütün müstevlileri silip süpürür, evimizde barkımızda, fabrikamızda, tarlamızda, okulumuzda, hastanemizde işimize gücümüze bakar, sonra camilerde beş vakit omuz omuza aynı kıbleye yönelir, bayramı da birlikte yaparız, düğünü de..
Zâten öyle yapıyoruz..
Her fitneye, her cenazeye rağmen, düşmanı çatlatırcasına öyle yapıyoruz, öyle yapacağız..