Özal bile böyle hakemliğe soyunmamıştı

Geçen yazımda sözünü etmiştim, Suriye ile varıldığı ileri sürülen 4000 PKK’lıya sığınma hakkı tanıyan anlaşma konusuna ne hikmetse kimse değinmedi. Oysa haber BBC gibi ciddi bir yayın kurumunda yayımlanmıştı. Ne muhalefet partileri hükümete böyle bir anlaşma imzaladınız mı diye sordu, ne de bizim boyalı basın Ermeni oldukları dışında bir konuya değindi. Her halde padişahımız efendimizi kızdırmaktan korktular.
Onlar ister değinsin ister değinmesin yakında böylesine pis kokan konular dış basında yayınlanır ve bizimkiler de bak gâvur gazeteleri bunu yayınlamış diye verir, sorumluluğu da başkalarına yıkarlar. Bunu eskiden sıkıyönetim zamanları oynarlardı, anlaşılan şimdi de AKP sıkıyönetimi var. O zaman Erdoğan’ın hışmından kurtulacaklarını sanıyorlar. Sonra da kendilerini gazeteci olarak satacaklar. Çoktandır bu mesleğin suyu çıktı ya.
Gelelim güncel konumuza, başarılı sultanımızın taifesiyle yürüttüğü arabuluculuk ve hakemlik girişimlerine. Şimdiye kadar çözdükleri bir sorun ne gördüm
ne de duydum. Ama size sondan başlayarak aktarayım. İstanbul’da büyük ah vah ile toplanan İran’ı nükleer konusunda bir anlaşmaya yöneltme girişimi başarıya ulaşmadı.
Lübnan konusunda da her ne kadar Hizbullah yanlısı bir politika izlemiş olsalar da başta Araplar olmak üzere herkes masadan çekildi. Aslında Lübnan’daki liderler ile ticari ortaklık çıkarları, bu işlere sanki yöneltiyor bizimkileri. Aynı şekilde Filistin konusunda da Hamas’a sahip çıkmışlardı orada da arabuluculuk çabaları yattı.
ABD ise resmen açıkladı, Hizbullah ve Hamas ABD’nin terör örgütleri listesinde. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü bu konuda Ankara’ya mesajı geçen hafta dolaylı olarak verdi. Ha, diyorsanız ki biz ABD’ye rağmen bu işleri yaparız. Sen ABD’nin teröristini kabul etmezsen o da senin teröristini özgürlük savaşçısı olarak görür.
İşte o zaman bölgede temsilciliğini yaptığınız konularda ne kadar ilerleyeceksiniz göreceğiz. İsrail’den özür ve tazminat beklerken, bu kez bu şekilde hareket etmeyeceklerini gösteren bir adım attılar ve kendi raporlarında kendilerini haklı gösteren bir sonuç açıklandı.
Şimdilik yürüyen veya yürüdüğünü sandıkları bir Irak konusu var. Irak konusunda ise AKP iktidarının yerel Kürt yönetimine ne taviz verdiğini bilmiyoruz. Bu iktidarın en büyük korkusu, birçok resmi temasların kayda girmesi. Bunun için de mümkün olduğu kadar görüşmeleri ikili ve tanıksız yapmaya çalışıyorlar.
Bu arada padişah efendimizin saltanatı, daha hanedan yerine oturmadan çatırdamaya başladı. Bakın iktidar içindeki çıkar grupları, birbirlerine giriyor. Bunun en açık belirtisi ampul takımına yalakalık yapan medya takımı içinde çıkmaya başlayan çatlak sesler. Bizim takım bunu da yalaka takımında liberalleşme şeklinde yorumluyor ama aynı olayları biz Özal döneminde de gördüğümüz için deneyimliyiz.
Özal zamanında da çıkar grupları alamadıkları yerler ve ihaleler için hükümete ve bürokratlara saldırılardı. Şimdilerde de aynı senaryo oynanıyor. Zaten AKP iktidarı, aslında Özal döneminde yarım kalan laik Cumhuriyeti parçalama ve yolunu değiştirme projesinin devamı. Korkut Özal’ın bu parti arkasındaki rolünü unuttunuz her halde.
O dönemde Özal’ın yanında bir
Semra Özal vardı mollaları frenleyeni
şimdiki mollaları frenleyebilecek bir şey yok. İkinci Özal dönemi ve hem de cahilinden bu kez.

Yazarın Diğer Yazıları