Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Organize işler bunlar

Allah ile aldatmanın sadakalarıyla iktidar erkini iyi geçirenlerin ucuz metodu terk etmesi düşünülemez. Hele hele toplumun değer yargılarından uzak fildişi kulelerde kendi vatandaşına tepeden bakma alışkanlığını süren muhalefet durduğu sürece Allah ile aldatanlar parsayı toplamaya devam edecektir. Nitekim kelimenin tam anlamıyla, “Organize İşleri” kurguladılar bile. Her seçim öncesinde başörtüsü meselesini ısıtıp servise koyarken hafızalarımızla resmen alay ediyorlar. Anayasayı değiştirecek çoğunlukları varken bırakınız gündeme getirmeyi “Teferruat” diyerek halının altına süpürdükleri meseleler üzerine şimdi arsızca siyaset yapıyor, seçim öncesi propaganda malzemesi olarak kullanmaya çalışıyorlar.
Sahi ne oldu da başörtüsü yine gündemin birinci sırasına kondu. Çok değil, sekiz on yıl öncesine kadar her Cuma okulların, camilerin bahçesine kendilerini zincirleyerek başörtüsü eylemi yapanlara ne oldu? Mesele AKP’nin iktidarında çözüldü de biz mi görmedik? Neden birden bire bu eylemciler ortadan kayboldu? Recep Bey’in iktidarında özgürlüklerine mi kavuştular? MHP’nin son derece akıllı stratejiyle destek verdiği ve 411’i bulan oy ile yasalaştırdığı kanun AKP’nin elinden kozu alacak iken, ince bir tezgâhla birkaç satır ısrarla değiştirilmeyerek Anayasa Mahkemesi duvarına toslatıldı. Çünkü geçmesi istenmiyordu. Allah ile aldatmak kozları ellerinden kayıp gidecekti.
Dönelim yeniden bu eylemci kızların nereye kaybolduğu sorusuna. Buna en iyi cevabı Mehmet Şevki Eygi veriyor. “Oluşturdukları görgüsüz, hoyrat ve ahlaksız burjuvaziyle şimdi jiplere biniyorlar. Otobüs durağında bekleyerek merdiven altlarında sigortasız çalışan kızların üzerine yağmur suyu sıçratarak fink atıyorlar sokaklarda” diyen Eygi, 7-8 yıldır köşesinden samimiyete çağırdıklarına en sonunda isyan edip şimdi beddua yolluyor. Bir taraftan Allah ile aldatırken, diğer taraftan anaların gözyaşını dindireceğiz diyen AKP iktidarı sesini yükseltenlere, “Ananı da al git” hakareti ettikten sonra anaların gözyaşına çareyi: “Gazete ve televizyon yöneticilerine sesleniyorum. Şehit annelerinin feryat edip ağladıkları görüntüleri yayınlamayın” formülüyle çözmeye çalıştı. Cumhuriyet tarihinde rastlanmayacak gazeteci kıyımında yazarlar işten atıldı, muhabirler kovuldu. Haksız vergi cezalarıyla yöneticiler köşeye sıkıştırıldı, ihale dağıtımlarıyla bir gecede yayın politikaları değiştirildi.
Hayali darbe senaryoları, sanal suikast planları ile örselenerek, yıpratılan askerin neredeyse terörün müsebbibi gibi gösterilme gayretleri ne yazık ki çok ciddi sonuçlar doğurdu. Binlerce yıllık peygamber ocağı olan asker ocağına bile nifak sokmak bunların döneminde gerçekleşti. Generaller, subaylar hapse tıkılırken, çözümün askerlik süresinin kısaltılması, profesyonelliğe geçiş olduğu bilinçaltına yerleştirildi. Şurada seçimlere 7-8 ay kalmışken milyonları heyecanlandıracak askerlik görevinin kısaltılması gündeme getirilirken, kendi çocukları ve firarileri için araya arsızca bedelli askerlik sokuşturularak, “Fakir fukara garip guraba” cezalandırılıyor. Peki, adalet bunun neresinde, bu resmen aldatmak değil mi? Sekiz yıl önce on lira borcu olan vatandaşın bugün borcu yüzü geçmiş kalkınma bunun neresinde? Muhalefetin, “Adalet ve Kalkınma değil, Aldatma ve Kandırma Partisi” tanımına karşı ise hakaretten dava açılıyor.
Bütün bunlar organize işler... Ama canım memleketimde televizyon dizileri ve sinema filmleriyle organize işler bile sevimli hale dönüştürüldü. Askerin başına geçirilen çuvalın intikamı, Kurtlar Vadisi Irak filmiyle alındı. Şimdi de İsrail’den intikam aynı ekibin sinema filmiyle alınacak. Kurdukları partinin programını CFR’den tıpkıbasım uygulayanlar ABD’nin dünya hâkimiyetini sağlamaya çalıştığı Hollywood sektörüne benzer sinema ve televizyon dizileriyle uyutuyorlar milleti. Alidibolar, Adalet Bakanı, hayali ihracatçılar Maliye Bakanı yapılıyor. Organize işler çetesi sempatik, şakacı çocukların macerası gibi yutturuluyor.
12 Eylül referandumunun ardından kaç gün geçti? Propaganda bombardımanı ile çıkardıkları evetin sonucunda yargıyı ele geçirmekten başka ne var? Sahi 12 Eylül darbesinden hesap sorma işine ne oldu? Darbecilerin, darbeden hesap sorma hakkı üzerine yazıyı bir sonrakine bırakıyor, organize işlere yeniden dikkat çekiyorum.

Yazarın Diğer Yazıları