Orduyu dağıtalım, masrafları kısalım
Bu başlığı görünce beni vatan haini gibi görmeyin. Ne yazık ki Türkiye’nin tuttuğu yol bu, gerçeği görmeniz lazım, ülkenize ne yaptığınızı da. İnsanoğlu, Allahın yarattıkları arasında kendi cinsine düşman ve kendini en az bilen canlı türü. Biz Türkiye topraklarında yaşayan Türkler ise bunun en güzel örneği. Örneğin en ufak hürriyet ve demokrasi olmayan ülkede kimsede olmayan özgürlük ve demokrasi sahibiymişiz gibi satarız kendimizi. Belki de yıllarca Osmanlı padişahlarına kulluk etmekten özgürlüğü bilemiyor, yeni padişahlar arıyoruz.
Tabii tüm dünya bizim bu halimize bir tarafı ile kahkahalarla gülüyor. Giyecek donumuz yok ama elimizde son model telefonlar, altımızda bücür arabalar ve cebimizde yabancı sigaralar dolaşır dururuz. E böyle bir ülkeye de şiir okumayı ve ağlamayı bile beceremeyen sekizinci sınıf kötü bir aktör, beşinci sınıf bir futbolcunun olmasından uygun ne olabilir ki? Düşünün ne kadar garip bir ülkede yaşıyoruz, başkomutan pozisyonundaki kişi kendisini devirecekler korkusu ile subay ve askerlerini hapsettiriyor. Biz bu filmi tarihimizde çok gördük. Tarihimizde sürekli irtica ile asker arası mücadele görürüz. Bu ilericilikle gericiliğin kavgasıdır aslında. Bugün de ana fikri aynı ama yazılımı başka bir senaryo yaşıyoruz.
Mesela neden Türkiye bir orduya ihtiyaç duysun ki? İhtiyacımız yok. Yandaşlarını meslektaşlarını koruyamayan yöneticiler, komutanları altındaki askeri de koruyamaz. Ordu dediğimiz her gün bir yerlere milyarlarca lira tutarında bomba atıp, benzin yakıyor, para sarf ediyor. Sonuçta ölenler bizim çocuklarımız. İşte bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan harcamalara acıyorum. Verilen maaşlar, işe yaramayan silahlar günah o paralara.
Artık komşularla sıfır sorun ve iyi ilişkiler içinde olduğumuza göre sınırlarımızı da korumaya gerek yok, binlerce askeri niye besleyelim. Erdoğan nasıl olsa polis ordusu kurdu. Onu koruyorlar. O korunduğuna göre ülke topraklarının korunmasına da gerek yok. Erdoğan demek Türkiye demek, paralarımızı ona harcayıp kendimiz süründüğümüze göre. Ayrıca bu ordu için harcanan milyarlarca dolarlık silahlar, her gün kayıp verdiğimiz gencecik yavrular olayı da biter.
El istihbaratı ile düşman kovalayanlar şimdilerde kiralık askerlerle savaşmayı planlıyor. Ne gam bir de dışarıdan parayla dövüşecek adamlar tuttuk mu, olay tam bir bar pavyon havasına bürünecek. Pavyon fedaileri gibi korumalar olacak. Vatan sevgisiymiş, bayrak korunmasıymış ne kadar önemsiz, görün işte. Vatanı sevenleri hapse koy, durum muhteşem.
Zaten Başbakan ve hükümeti de terör örgütü ile el altından görüşerek kitaba göre komutanı olduğu bu orduyu terör örgütü karşısında mağlup ilan etmedi mi? Dünyada bana bir başka hükümet gösteremezsiniz askerine düşman olan. Olabilir, Tayyip Bey askeri sevmeyebilir, gönül bu kim karışır, belki midesi kaldırmıyor ve daha çok polisi sevmesinde ne mahzur var. Tamam, o zaman polisle tüm ülke güvenliğini sağlamak gerek. Zaten, tank, top da almayacak mıydı polise. İşte size fırsat. Ayrıca polis darbe yapmaz. İstediğini işe alır istediğini kapı önüne koyarsın. Dünyada bu kadar kayıp veren bir ülkenin siyasi ve askeri liderleri sorgulanır, yargılanır ve kendilerinden hesap sorulur. Eğer okuma ve yazmanız varsa açın bakın dünya ve uluslar siyasi ve askeri tarihlerine. Osmanlı bile az mı sadrazam kellesi aldı, az mı paşa yok etti. Peki, bunların özelliği ne? Yani hanedan sahibi olmaları mı?
Washington’da artık Türk yetkililer bile ABD ile ilişkilerin gerildiğini kabul ediyor. Açıkçası yaptıkları hatayı yeni fark ettiler veya işleri bitti şimdi başlarına bela olacağını görüyorlar. Oysa Türk milletinin başına ne tür bir bela açtıkları umurlarında bile değil. Önemli olan kendi çıkarları. Bizimkiler gibi. Onların da millet umurunda değil kendi çıkarları önemli. Herkese şikâyet ettikleri az maaşla nasıl Çamlıca tepelerinde köşkler yaptıklarını saklamıyorlar bile. Anayasaymış, baba yasaymış yerseniz, neyi tartışıyoruz ki? Benimsenmeyen vatana yeni kuralları mı?