Onları bilmem, ben Cumhuriyet çocuğuyum
Türkiye’nin krizi derinleşiyor. Tabii Türklerin, kendilerini yöneten Türk olmayanlar tarafından, kendi kimliklerinin sorgulanıp, ne oldukları konusunda kafaları karışırken, seslerini çıkarmadan seyretmeleri, yakında daha başımıza çok şeyler açacak. Bence ülkenin adını Türkiye yerine GSFBBJK koyalım. Fatih Terim’i Başbakan ve bakanları da transfer edelim.
Artık baştakilerin Türkiye Cumhuriyeti lafına bile tahammülleri olmadığı, o kadar net olarak ortaya çıktı ki ne diyebilirim. Ancak gelişmeler, her ne kadar Erdoğan muhalefeti suçlasa da onun boyunu aşmış gibi görünüyor. Diyarbakır’daki olayların temelinde, hiç aklınıza gelmiyor mu AKP seçmenlerin tepkisinin olabileceği.
Bence Tayyip Bey’in ve çevresindeki amip takımının sinir krizleri geçirmesinin sebebi, belki de bu durumun ortaya çıkması. Veya onlar da anladılar neler olup bittiğini. Böylece AKP sehpaya çıkıp, kendi ipini kendisi çekti, sehpaya kendisi tekme atıyor. Yakışır. Bundan sonra yıllarca birbirlerini suçlayacak ve pastadan neden kendilerine daha az pay verildiğini tartışıp kavgasını yapacaklar.
ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin ardından, şimdilerde ABD yeni Savunma Bakanı Hagel’ın Türkiye’ye giderek Erdoğan ve takımının imajını cilalama çabası da boşa çıktı. Pentagon henüz böyle bir plan yapılmadığını açıkladı. Bence Hagel’ın Türkiye’yi ziyaret olayı, 16 Mayıs’taki Beyaz Saray görüşmesine bağlı. Bakalım Tayyip Erdoğan Kerry tarafından getirilen ev ödevlerini (Homework) tam yapmış mı o izlenecek.
Ve ona göre ilişkiler bence bu yazdan itibaren yeni bir yöne doğru yönelecek. Ben Beyaz Saray’da İsrail açılımının ardından bir de Kıbrıs açılımı ve ardından Ermenistan açılımını da beklemiyor değilim. Biz bir tarafımızı açtıkça, hakkımızdan gelmek isteyenler ve açıklarımızı dolduracaklar çıkabilir.
Washington, duyduğumuz kadarı ile hazırladığı “Öcalan’ı serbest bırakma ve Diyarbakır’ı koparma planının” uygulanması sırasında kamuoyundaki tepki ve patlamaları yakından izliyor. Millet kavramını Türk halkının kafasından sildikten sonra, işi ümmet söylemiyle bitirme oyununda yanlış ve ters patlamalar oluyor. İşin garibi Güneydoğu Anadolu’da olayları başlatanlar Hizbullah gibi ümmetçi takım. Bu oyunda anlaşılan tarikatçı bazı güvenlik görevlileri de yardımcı oluyormuş. Yani özetle iki ucu pis bir değnek; Tayyip Bey neresinden tutacağını şaşırdı. Yakında herhalde birileri onları tutmaya başlayacak.
Bu arada siz Galatasaray gibi ciddi bir konuyla meşgul olurken NATO içinde, Suriye konusunda bazı çatlakların oluşması gibi gayri ciddi konular ortaya çıktı. Biliyorsunuz, Tayyip Bey’in Suriye’ye yolladığı çapulcu takımına NATO doğrudan silah veremiyor. Hep el altından ve dolaylı yollardan, Katar’dan falan getiriliyor. Allah adına gırtlak kesen, çocukları havaya uçuran bu takıma Rusya ve Almanya silah verilmesine karşı. İngiltere ve Fransa ise bastırıyor, silah verilsin diye. Gerçi Rusya NATO üyesi değil ama o da Şam’a silah sevk ederim diye NATO’cuları tehdit ediyor. Bu konuda Güvenlik Konseyi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da bir ağız birliği yok. Bu konu Londra’da Kerry tarafından taraflara aktarıldı. Ancak yeni Dışişleri Bakanı’nın bu konuda ısrarcı olmadığı da dikkat çekiyor.
Türk basınında göremeyeceğiniz son konu, Türkiye tarafından uluslararası piyasalara borçlanma. Ekonomi bültenlerinde Türkiye’nin bu yıl ödemesi gereken 6,5 milyar dolarlık borç taksiti için piyasaya 4 milyar dolarlık bono sürerek borçlandığı ve bu senetlerin ödeme tarihinin 2043 olduğu belirtiliyor. Uluslararası piyasalardaki uzmanlar Türkiye’nin piyasaya sürdüğü senetlerin piyasanın en ucuzu olduğunu belirtiyor. Şimdi görüyorsunuz Türkiye’nin nasıl geleceğini ipotek altına aldıkları. Yani borcu borçla kapatıyorlar.
Son konu, New York’ta gazetecilik yapan Behzat ağabeyi kaybettik. Ben Sabah muhabirliğini ondan devralmıştım. New York gezilerimizde ona takılır ve bir yemek ısmarlatmak için neler yapardık. Birleşmiş Milletler Gazeteciler Cemiyeti başkanlığı da yapmış olan Behzat Barış’a Allahtan rahmet diliyorum.