On yıl sonra açıklanacak belgeler
Türkiye’de o kadar çok balon haber uçuyor ki hangisi doğru, hangisi gaza getirilmek için hazırlanmış, karar vermek zor. Derken geçenlerde bu konu üzerinde kafa patlatırken aklıma geçmişte yaşadığım bir durum geldi. Eğer yanılmıyorsam Erdoğan ve Abdullah Gül, yaşarlarken ABD ile yaptıkları gizli görüşmelerin belgeleri açıklanacak. Bilmem o zaman geçmişte yaptıkları anlaşmalar ortaya çıkınca bu duruma nasıl tahammül eder, torunlarına, çocuklarına ve Türk halkına durumu nasıl açıklarlar çok merak ediyorum.
Kafanız karıştı değil mi. Anlatayım. Ben bu işe yıllar önceki deneyimimden başlayarak gireyim. Turgut Özal Başbakan olduğu zaman Emin Çölaşan bir kitap yazmıştı, adı “Turgut Nereden Koşuyor” du. Ben de kitabı almış okumuştum; içinde bir yerlerde Özal’ın bir tarihte Ankara’da bir Amerikan heyetini ağırlamak üzere Bentderesi’ndeki geneleve götürdüğü ve orada bir yankesicinin bizim saygıdeğer Amerikalı konuklardan birinin cüzdanını çaldığı, Turgut Özal’ın da yankesiciyi kovaladığı ve daha sonra cüzdanı buldukları anlatılıyordu.
Amerikalılar bu tür durumları derhal rapor ettikleri için ben de acaba Ankara’dan Washington’a çekilen telgrafları da bulabilir miyim diye ABD Ulusal Arşivinde 3 ay süren bir araştırma yapmıştım. O yıllarda internet ve bilgisayar olmadığı için de mikrofilmlere kaydedilen belgeleri teker teker okuyup arama gibi çılgın bir işe girişmiştim. Tabii bu belgeleri okurken, ABD’nin Türkiye’de yıllardır oynadığı oyunları anlatan binlerce telgraf okudum.
Kural olarak Amerikalı görevli bulunduğu ülkede kiminle ne konuşsa derhal bir rapor hazırlayıp merkeze göndermiş. Bu rapor genellikle bir sayfalık bir özet şeklindeydi. İnanın Amerikalı diplomatların konuştukları Türkiye’deki siyasetçiler hakkında yazdıkları öylesine şeyler ki aklınız almaz. Bulduklarım karşısında Özal olayının hiçbir önemi kalmamıştı. Ben bunlardan bine yakın sayfanın kopyasını yaptım; ileride Allah ömür verirse kitap halinde yayınlayacağım.
İşte bu deneyime göre o yıllarda 30 yıl sonra belgeler üzerindeki gizlilik ve yayın yasağı kalkıyordu. Daha sonra yasa üzerinde değişiklik yapıldı ve 25 yıla indirildi. Obama yönetimi ise bu belgelerin bir kısmında declassification denen yayın ve açıklama yasağının kaldırılmasını 15 ve 20 yıla indirdi. Yani ABD ulusal güvenliği ile ilgili kısımlar karalanarak geri kalanı serbest bırakılıyor. Ama bunda da açık bir kapı var. Eğer mahkemeye gidip bu karalanan kısımların serbest bırakılmasını isterseniz, mahkeme “Freedom of Information Act” yani haberleşme ve bilgi edinme özgürlüğü denen yasa gereği serbest bırakıyor.
Şimdi Erdoğan hükümetinin 10 yıldır iktidarda olduğunu hatırlarsak, 10 seneye kadar bu belgeler serbest bırakılacak. Yani 1954 doğumlu ve bugün 57 yaşında olan Başbakan ile ABD’nin yaptığı anlaşmalar, Allah ömür verirse kendisi 67 yaşındayken açıklanacak. Tabii bu arada siyasetten de çekilmiş ve ABD için bir önemde arz etmediği için bu açıklanacak belgeler yüzünden yargılanabilir. Aynı nokta 1950 doğumlu ve bugün 61 yaşında olan Gül için de geçerli. Belgeler açıklandığında 71 yaşında olacak. İhtiyarlıkta bu drama nasıl dayanırlar bilemem.
Biliyorum, birçok AKP’li yönetici işin bu tarafını düşünmedi. Belki de bu nedenle yaşlılıklarını ülkelerinin dışında gizlenerek geçirmek zorunda kalacaklar. E her çıkışın, her yokuşun, her yükselişin bir inişi vardır. Ben 40 yıllık bu kısa gazetecilik yaşamımda neler ve kimler gördüm, inişe geçmiş. İnanın hiç inmeyecekmiş gibi gördüğünüz bu çıkışların inişleri çok ızdıraplı ve acı verici oluyor. Bazen de cezaevlerine koyduğunuz kişilerle yer değiştiriyorsunuz. Sonucun ne olacağını bilemem. Temennim, Türk basınında önümüzdeki 10 yıl içinde vatanını ve ülkesini seven bir gazetecinin çıkıp da bu araştırmayı yapması. Yoksa bundan 10 sene sonra ben Amerikan arşivlerini didiklemek zorunda kalacağım.