Ölümden korkan ölümden söz eder
Bu meslek bana, insanların genellikle en çok korktukları konularda yalan söylediklerini öğretti. Mesela böcek ve fareden korkanlar, haşerat ortada yokken konuşur ama bir fındık faresi ortaya çıkınca masa ve sandalye üstüne çıkarlar. Kavgada da mangalda kül bırakmayan bazı gençlerin, daha atışma sırasında ortadan kaybolduklarını bilirim.
Bu kadar yıl siyasette de hırsızlık ve ahlak konusunda en fazla atanların çalıp ahlaksız yaptıklarını gördüm. Bu ölüme meydan okuma konusu da aynı. Bugünlerde birileri habire kefen ve yiğitlik lafları edip duruyor. Benim deneyimlerime göre ölüme meydan okuduğunu vurgulayanlar en fazla ölümden korkanlar.
Hele hele bu kadar yıllık gazetecilik deneyimimle siyasetçilerin ahlak ve yiğitlik laflarını hiç ciddiye almadım ve almıyorum. Ne hikmetse her defasında da haklı olduğum ortaya çıktı. Zaten halk arasında da söylediklerimi doğrulayan binlerce atasözü yok mu?
İşte bu nedenle Başbakan’ın seçim meydanlarında seçim tarihi yaklaşırken gerginliği tırmandıran konuşmaları bana farklı sinyaller veriyor. Elinde değil, her gün belden biraz daha aşağı iniyor. Ayrıca bilim adamlarına göre bu teyp işlerini kullananlar, röntgenciliğe duydukları gizli merakı ortaya koyuyormuş. İnsanlar genelde kendi yapamadıkları şeyleri başkaları yaparken gizli zevk duyarlarmış.
Adamların kültürü tartışmaya müsait olmadığı için işi kavgaya dökmek zorundalar. Batı dünyasında bizim unuttuğumuz tartışma kültürünü gördüm. Ha bizde yok sanmayın. Ben üniversitede okurken, İstanbul’da o zamanlar Yenikapı’daki salaş öğrenci kahvelerinde sağcısı da solcusu da adam gibi oturup karşılıklı tartışırlardı, dövüşmezlerdi. Tartışma yerine dövüşme sonradan çıktı. Zira tartışmadan galip çıkamayacak insanlar dövüşmeye başladı. Bizde de şimdi aynısı. Yani siyasetçilerimizden fikirle mücadele edemeyeceğini anlayanlar, dövüşüp belden aşağı konuşuyor. İşte bu yüzden seçim konusunda içimde umut ateşi yandı.
Gelelim Washington’a. Obama’nın eli Usame’nin öldürülmesinden sonra siyasi olarak kuvvetlendi. Bu ne kadar devam eder bilinmez. Bunun en güzel örneği ham petrol fiyatlarında başlayan düşüş. İşsizlik rakamlarında da değişme var. ABD ekonomisi geçen ay 250 bin kişiye iş alanı açmış. Ama konut sektöründe rezillik devam ediyor.
ABD ekonomisinin üç ana faktöründen biri olan inşaat sektörü şu anda kötü durumda. Yeni konut satışlarında rüzgâr kımıldamıyor. Savunma sanayii ise Obama’yı bir yerlerde savaşa sokmak için çırpınıp duruyor. Amerika, Afganistan’dan Usame bin Ladin’i de göstererek askerlerini çekecek.
Bu arada Orta Doğu planlarında aksama başladı. Bu tahrikle hareketlenen sazan İslam ülkelerinde işi onlar bitiremezse, mecburen buralara asker sokacaklar. Avrupa Birliği’nin, Amerika’dan sabırsız olduğu için şimdilerde hazırlandığı söyleniyor. Tabii bizim iyi bir haçlı olan iktidarımız da bu haçlı ordusuna asker vermek zorunda.
Libya’da işler iyi gitmiyor. Mısır’da durum iyi değil. Bu sefer Hıristiyanlarla Müslümanlar kapıştı. Suriye’de istedikleri ayaklanma operasyonları pek tutmadı. Şimdi tüm olay bizim kapıya dayandı.
Biliyorsunuz ABD’nin en önemli planı, bölgede petrol rezervleri üzerine Arap olmayan bir Kürt devleti oturtmak. Bizdeki işbirlikçilerinin yardımı ile şimdilik bunun Kuzey Irak ayağı tamamlandı. Bizdeki grup için İmralı’daki bebek katili cihad açıklamaları yaptı. Zaten elde Kürt ayrımcılarla mücadele edebilecek bir güç de kalmadı. Onun için Türkiye’den büyük bir toprak parçası koparmaları an meselesi. Ama Suriye’deki Kürt azınlığı ayağa kaldıramadılar. Aksayan taraf bu. İşte bu yüzden eğer AKP bir dönem daha iktidar olursa, inan benim sevgili okurum önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye Cumhuriyeti 783.582 kilometrekare olmayacak 500 binin altına inecek.
Yiğidin eli tutulmaz, şimdi anladınız mı kime oy verirseniz ne kaybedeceğinizi.