Olay park değil, halk
Bir süre önce Erdoğan ve AKP’deki inişi yazdım. Bir kısım okuyucum, temenni diye değerlendirdi, bir kısmı da kendilerinin bu inişi görmediklerini vurguladı. Aslında onlar da, ben de, haklıydım. Gerçek, siz içeride, yaranızın sıcaklığından inişi görmediniz, ben dışarıdan gözlemci olarak açılan uçurumu gördüm.
Şu anda da içeride meydana gelen olaylar nedeniyle dışarıdaki tepkileri gene filtre edilmiş bir şekilde öğreniyorsunuz. Mesela Türk basınında ayrıntılarını görmediğiniz son Afrika gezisi.
Erdoğan, biliyorsunuz Fas’a gitti. Ama Fas Kralı, Ankara’nın yaptığı görüşme teklifini, kabul etmedi. Düşünün bu ülkede yani Fas’ta bizimkilere imrenilerek kurulan AKP adında bir siyasi parti de var. Duyduğumuz kadarı ile Erdoğan Fas’ta yalnızca Müslüman Kardeşler’le görüşmüş. Ve hatta Erdoğan’ın Fas ile Cezayir arasındaki anlaşmazlıkta arabuluculuk teklifine iki taraf da sıcak bakmamış.
Erdoğan Fas’tan Cezayir’e geçti. Hüsran. Bizimkinin, Cezayir’de de umduğunu bulamadığı basında yer alıyor. Yanlış anlamayın bizim basın değil, bunu yazan Cezayir basını. Ve hatta Cezayir basını bu İslam kaplanına, haddini bilmez Cezayir halkının, Fransa Devlet Başkanı Hollande’ı karşılamada gösterdiği itibar ve coşkuyu da göstermediğini cüretle yazdı.
Afrika seyahatinde Cezayir’den sonra Tunus var. Tunus’a gelmeden önce Türk tarafının düzenlediği yemeğe davet edilen Tunus Halk Cephesi katılmayacağını açıkladı. Şimdi aklınıza bu Afrika muhabbeti nereden çıktı gibi bir soru gelebilir. Haddiniz olmayarak Sultan’ı sorgulayabilirsiniz. Erdoğan, İslam sermayesini beslemek zorunda, Avrupa pazarları ve işçi tasarruflarını dolandırma işlemi hızla geriliyor. Köpek balıklarına yutacakları yeni para kaynakları bulunmazsa, kimleri yutabileceklerini aklıma bile getirmek istemiyorum.
Afrika pazarlarına açılmada Pensilvania’daki tarikatın ve okullarının büyük yardımı oldu. Arınç’ın ziyaretinden çıkan sonuç pek umut verici olmasa da Sultan, tarikat kanatları olmadan oralarda uçmak istemiş olabilir. Taksim Gezi olaylarında, F tipi polisin şiddetini de tarikat, Sultan’a yıkma eğiliminde. Arınç ve Gül’ün açıklamalarında bu net değil mi? Ve hatta Hoca efendi, taa okyanus ötesinden hoşgörü önermedi mi? Bence bu iktidar içerisindeki tarikat ayrışmasının en net görüntüsü.
İşte bu yüzden Erdoğan’ın Afrika seferinden başarı beklemiyorum. Afrika’dan çok, Washington’da Obama öpüşmesi ardından yapacağını açıkladığı Gazze gezisini merak ediyorum. ABD ziyareti biteli neredeyse bir ay oluyor. Gazze seyahati için destanlar döken yalaka boyalı basında da çıt yok. Zaten Obama tarafından da “Yapma. Teröristle görüşüyorsun, FKÖ ile neden görüşmüyorsun, oraya da git” mesajı verildiğinden beri arkadaşın karın ağrısı arttı.
FKÖ, Gazze’deki Hamas’tan farklı, özgürlüklerine düşkün ve iyi eğitimli bir toplum. Ya maazallah orada da kalkar Taksim Gezi Parkı için pankart açarlarsa. Fas, Cezayir’de zaten karizma çizildi. Artık kim toplayacak bu takımın saçılmasını. ABD’de Obama yönetimi de New York Times ve Washington Post gazetelerinde çıkan, durumu açıklayan ilanlara sessiz kalamaz. Kalmadı da ABD Başkan Yardımcısı Biden’ın sözleri, sanki Saddam veya Mübarek’e yapılan uyarılar gibi.
Gelelim, içerideki olaylara. Ben bu konuda ne yazık ki tabanı uymasına rağmen kendisini olaylardan uzak tutan MHP’yi anlamış değilim. Bu toplum olayı, siyasetten daha çok bir toplum patlamasıdır. İnşallah MHP, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi ve anayasa konusunda yaptığı AKP’ye destek verme hatasını, tarafsız kalıyorum söylemi ile tekrarlamaz. Tekrarlarsa da ne yazık ki parti bu toplum dışında ve marjinal olarak kalır.
Bence meydana gelen olaylar, sağcı-solcu veya dinci-dinsiz, milliyetçi-milliyetsiz kavgası değil. Kavga AKP iktidarının baskıcı yöntemlerine bir başkaldırıdır. Her ne kadar iktidar olayı, bir iki ağacın kesilmesi şeklinde basite indirgemek istese de gerçek başka. Bence bu olaylarda hangi parti toplumla birleşir ve risk alırsa kazançlı çıkar. Bu olay Meclis grup odalarında nutuk atarak da olmaz. Millet artık dinlemek istemediğini ortaya koymuştur.