Okuyucularıma yanıtlar...
Son iki yazımızda; ‘yaşanan zamanın ilerisinde düşünen’ bir devlet anlayışından söz etmiştik. Doğrusu, onları yazarken konu bakımından sıkıcı olacağı endişesini taşımadım da değil. Ama yanılmışım. O iki yazıya okuyucularım yoğun ilgi gösterdi. Hatta -benim eksiklerimi tamamlayan- sayfalarca yazı gönderen de oldu. Hepsine çok teşekkür ediyorum. Her okuyucumun sorusunu elektronik postayla değil de -diğer okuyucularımın da yararlanması için- bu köşede yanıtlamayı çok isterdim. Ama takdir edersiniz ki, yer bakımından bu olanaksız. Hoşgörünüze sığınarak; burada sadece birkaç sorunuzu yanıtlayabileceğim.
Almanya Hamburg’dan ‘Vatansever’ rumuzlu değerli okuyucum; yürek yangını sözlerinizde haklısınız. Elbette ağır sanayi ve yüksek teknoloji ile donanmayan devletler, ummadıkları bir ‘durum’karşısında perişan olurlar. ‘Tüccar devlet’ diye bir devlet dünyada yoktur. ‘Tüccarlık’ işin görüntüsüdür. Üretemediğin sürece, mal aldığın kaynak kesilirse senin tüccarlığın da biter! Esas olan üretim, yaratıcılık ve buluştur... İlginize, verdiğiniz bilgilere çok teşekkür ederim.
Sayın Ahmet Çamlıdere, Celal Bayar’ın “ABD’den alıyoruz gerek yoktur” diye engellediği ‘uçak motoru’ yapmak isteyen bilim insanının adı, rahmetli Doç. Dr. Necmettin Erbakan’dır. Bu bilgiyi şöyle edindim: 1985 yılında Ankara Radyosu’nda halkımızın İstiklâl Savaşı’na katkılarını anlatan “İstiklâl Savaşı’nda Milletimiz” adlı bir program dizisi hazırlamıştım. Bölümlerden birisini de Erzurumlu Nafiz Bey’e ayırmıştım. Konuyu iyi anlatabilmem için önce Nafiz Bey’den kısaca söz etmeliyim.
1921 yılıdır... İstanbul’da ticaretle uğraşan Erzurumlu Nafiz Bey, yeni kurulan hiç uçağı olmayan ordumuza, İtalyanlardan iki uçak satın alır. Parçalar halinde İnebolu’ya getirir. Uçakları Sakarya Savaşı öncesinde Ankara’ya gönderirken, Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği telgrafta “İtalyanlardan satın aldığım bu uçaklarla düşmana ilk bombayı atan askerimize 500 lira armağan vereceğim” der... Bu kahramanın ailesini bıkmadan günlerce aradım. Programda ailesinden birini konuşturarak; Türk milletinin bu örnek vatanseveri iyice tanımasını istiyordum. Sonunda başardım. İstanbul’da yaşayan ileri yaşlardaki kızını bulup röportaj yaptım. Program yayımlanınca Hava Kuvvetleri Komutanlığı, adıma TRT’ye takdir dolu bir yazı gönderdi. Hava Öğretmen Albay Ergüder Gediz Bey beni Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na davet etti. Hava Kuvvetleri’ne vardığımda Albayımız beni karşıladı. Yemek yedik. Oturup sohbet ederken “Mevlüt Bey, Hava Kuvvetleri’nin tarihini yazıyoruz. Fakat Erzurumlu Nafiz Bey’de tıkandık, kaldık. Ailesine ulaşamadık. Siz ulaştınız” dedi. Sonra sohbetin koyulaştığı bir sırada “Cumhurbaşkanlığı arşivini tararken bir belge gördüm” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü “Belgeyi İstanbul Teknik Üniversitesi, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a göndermiş. Belgede Öğretim Üyesi Necmettin Erbakan’ın uçak motoru yaptığı, imkân sağlanırsa seri üretimin sağlanabileceği, yazılıydı. Ama Celal Bayar kâğıdın kenarına düştüğü notta ‘ABD’den alıyoruz gerek yoktur’ diyordu” dedi...
Değerli okuyucum, rahmetli Erbakan’ın siyasi görüşlerine katılmayabiliriz; ama o insanın ‘millî’ bir duruşu vardı.
Sayın Emel Tanış; Devlet yönetiminde zaten en büyük derdimiz ‘insan unsuru’ değil midir? Jivkov’un ’gidici’ olduğunu sezemeyen 1989’da Bulgaristan’da görevli olan elçimiz -üstün bir başarı göstermiş gibi- İtalya’ya gönderilerek adeta ödüllendirilir...