'Öcalan Misak-ı Milli'den kalan sorunları halledelim diyor;'
CHP’li Koç, “Oslo mutabakatını” ve “İmralı-Kandil yazışmalarını” açıkladı
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Haluk Koç, “Oslo mutabakatı ve İmralı-Kandil mektupları elimizde” dedi. Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilindeki bu trafiğin açıklanması için çağrı yaptı.
AKP iktidarından hâlâ tık yok. Hepsi birden saf çocuk oluverdi.
Haluk Koç, ikinci bir çıkış yaptı, çağrısını yineledi. “Elindeki bilgi ve-belgeler” doğrultusunda çok soru sordu. En önemlilerinden biri; “Bu protokollerde federasyon, özerklik, konfederasyon gibi çözümler konusunda herhangi bir mutabakatınız oldu mu, olmadı mı?” şeklindeydi.
Başbakan, uçağında yurtdışına götürdüğü gazetecilere “icraatın içinden” yazdırdığı için bir cevap göremedik. Bu satırların yazıldığı dakikalara kadar da herhangi bir şey olmadı.
Gelelim , Oslo mutabakatı ve “Başbakanın bilgisi dahilinde İmralı-Kandil” yazışmaları konusunda CHP Sözcüsü Haluk Koç ile yaptığımız söyleşiye. Önce en can alıcı yanı; “Apo’nun mektuplarından bir tanesinde şu var, Misak-ı Milli’den kalan sorunları da halledelim diyor. Suriye’si Irak’ı iki tane oradan, iki tane oradan temsilci. Yani Suriye’de oluşturulmaya çalışılan, PKK devletinin alt yapısı bir noktada Barzani eliyle, aracılığıyla bizimkiler tarafından da dolaylı afraya tafraya, dışarıdaki bağırtıya çağırtıya bakmayın, bir noktada öngörülüyor ve el altından şey yapılıyor.”
Haluk Koç’un söylediklerine ve sorularımıza devam edelim:
“Ortada sorulması gereken çok açık sorular var ve Başbakan burada zeytinyağı gibi üste çıkıyor. Çok ciddi boyutta ve çok da çabuk unutturuluyor topluma ellerindeki güçle, biliyorsunuz... Orada sorduğum sorular çok net ve açık. Şu anda koordinatör ülke İngiltere’nin de imzaladığı ve muhafaza altına aldığı bu mutabakat metinlerinde, protokolde ve eklerinde konfederasyon, federasyon özeklik boyutunda herhangi bir mutabakatınız var mı yok mu, bunu soruyoruz.”
-Bu mektuplar elinizde değil mi?
“Şu şekilde, tabii değişik şeyler var elimizde. Şimdi bu sorunun yanıtlanması gerekiyor. Sorduğum soru çok önemli. Bakın o kadar açık ki süreç. Bir süredir çalışıyorum ben. Yani PKK devleti oyalıyor, devlet de önce referandum, sonra genel seçimler olaysız eylemsiz geçsin diye bunları oyaladığını zannediyor. Ve bu arada bir sürü karşılıklı sözler veriliyor ve bunlar protokole bağlanıyor. O koordinatör ülkeye teslim ediliyor. Ondan sonra tabii devlet olarak Başbakan’ın onun altına imza atması söz konusu değil. Ama böyle bir süreç var.”
-İmza kimin peki?
“İmza; İngiltere atıyor, PKK atıyor, Türkiye devlet olarak atmıyor ama bütün söylem masadaki her şey bir mutabakat olduğunu gösteriyor. Şimdi bakıyorsunuz ondan sonrasında bu Apo efendinin deyimiyle dördüncü mücadele planını devreye sokuyorlar, yani kişiyle tek taraflı eylem boyutuna taşıyorlar işi. Bölge hakimiyeti arayışları, daha sonrasında Apo’nun mektuplarından bir tanesinde şu var, “Misak-ı Milli’den kalan sorunları da halledelim “ diyor. Suriye’si, Irak’ı iki tane oradan iki tane oradan temsilci. Yani Suriye’de oluşturulmaya çalışılan PKK devletinin alt yapısı bir noktada Barzani eliyle aracılığıyla bizimkiler tarafından da dolaylı afraya tafraya, dışarıdaki bağırtıya çağırtıya bakmayın, bir noktada öngörülüyor ve el altından şey yapılıyor”
-Bu mektupların içeriğinden başka özel açıklayabileceğiniz iki üç satır var mı?
“Şu anda yok. Yıllardır kafeste duran bir adamın psikolojik şeyleri de var tabii bir sürü.”
-Peki, bu mektup trafiğini kimler yapmış. Kimler götürüp getirmiş?
“Herhalde PTT Genel Müdürü değil tabii ki. Özellikle soruyorum. 1999’da da, öncesinde de var tabii. Mehmet Eymür zamanında, ama orada devlet kontrolü var. Bir noktada Başbakan müdahil olmaya başladıktan sonra işin karışanı çok anladığım kadarıyla.”
-Mektupları ne zaman açıklayacaksınız?
“Açıklamaktan öte, sonuçta Hakan Fidan için engellenen yargı sürecini tekrar Türkiye’deki -eğer adlarının önündeki eki hak ediyorlarsa- Cumhuriyet Savcılarının bu işi tekrar detaylandırılması, soruşturulması için göreve davet edilmesi gerekecek. Bu da ancak Meclis denetimini zorlamakla mümkün. MHP’yi anlamak kolay değil. Bir an önce kurultaylarını yaparlar da’85 Burada AKP’nin elini rahatlatmak değil de amaç, AKP’yi sorguya çekmek, zorlamak. Ne kadar demokratik şeffaflık kaldıysa ülkede, o oranda. Duyarlılığım hem bir baba, hem de bu toprağa bağlı bir insan olmaktan geliyor. Öte yandan da CHP’li olmaktan geliyor.”
-Peki, bu Amerikan ziyaretçilerinin trafiğinin de bu anlaşmalarla bir bağlantısı var mı? Üst üste çok gelmeye başladılar.
“Çok gelmeye başladılar, bu Kasım seçimleri sonrasındaki Amerika stratejisinin bölgeyle ilgili belirlenmesi. Çünkü Kasım’a kadar oradan bir şey çıkmaz. Cumhuriyetçiler kazanırsa daha farklı bir boyut ta çıkabilir. İsrail ile Türkiye arasındaki yine aynı şekilde perdenin önünde kavga var. Perdenin arkasında ittifak var. O, one minute’ler falan tamamen bizim donmuş milliyetçi muhafazakar mukaddesatçı genel seçmen kitlesine dönük bir afyon, içerdeki söylem. Ama dışarıda her türlü ihanete varabilecek ilişki sürüyor. Benim yorumum tabii bu. Ben Anadolucuyum, ben milliyim, bunların hassasiyetini sergilememden daha doğal bir şey olamaz. Bir sorgu yapmak bazım. Bu ülkeyi bu toprağı düşünen herkesin sorması lazım.”
Yeni Şafak’tan Abdulkadir Selvi’nin yazdığına göre de Mesut Barzani 30 Eylül’de AKP kongresine geliyormuş. Yine filmin karelerini tamamlamak size kaldı!...