Obama, Türkiye seninle gurur duyuyor

Bir devlet, sınırları içinde hâkimiyet sağlayamıyorsa, ne zaman çökeceğini, nasıl çökeceğini de bilmiyor, bilemiyor demektir. Çünkü bu durumda ülke başındakiler, ülke yönetiminin kontrolünü kaybederler, rüzgâra kapılmış gibi olayların akışına kapılıp giderler. Bu Osmanlı’nın son dönemlerinde de böyle olmuştu, öteki Arap ülkelerinin yıkılışında da. Ne yazık ki Türkiye de bu yolda birkaç yıldır, giderek hızlanan bir tempo ile ilerliyor. Sorarım size hangi konuyu Türkiye kontrol edebiliyor ki?
Bu kontrolsüzlüğü kamufle edebilmek ve gizlemek için de Erdoğan hükümeti gizli bir gündemle hareket ediyor. Gerçek gündemde dışarıdan verilen talimatlar yerine getirilirken, kullanılan ve ortalığı toz dumana boğan sahte gündemlerle de halkın dikkati başka yöne çekilebiliyor. Tabii bu duruma teksir basını da yardımcı. Bakın Amerikan gazeteleri olmasa zavallı İstanbul boyalı basını, istihbaratın kimden geldiğini öğrenemeyecekti. Uludere’de de böyle oldu, düşürülen uçağımız ve indirilen son Suriye uçağında da?
Sevgili okurum, bebek katilinin geleceği konusunda sizlere birkaç yıl önceden yazmıştım. Her şey dışarıdan yalın bir gözle bakınca o kadar açıktı ki. Tutuklanan subaylar olayı ile Kürt meselesinin aynı nedenlerle işlemde olduğunu, Türkiye’nin güneyinde federe bir Kürt devleti kurulması için çaba harcandığını ve projenin ABD’de hazırlandığını sizlere hep yazdım. Eskiden ABD, Güneydoğu’yu karıştırmak için yolladığı Adana konsolosluğu elemanlarını Dışişlerinden seçerdi. Şimdilerde öylesine pervasızlar ki asker bile konsolos olabiliyor.
Biliyorum o tarihlerde bunları ciddiye almadınız. Ama görüyorsunuz ki şimdilerde bu projenin önündeki tüm engeller temizleniyor, yani önü açılıyor.
İyi de siz Türk halkı olarak, tüm bunlara karşı ne yaptınız ve ne yapıyorsunuz?
Elinizden Cumhuriyet alınırken, ne yaptınız?
Ülkenin kurtarıcısı karalanırken, neden sessiz kaldınız?
Ülkenin savunucusu askerler tutuklanırken, ne yapabildiniz?
Arabalarınız yakılır, evlatlarınız öldürülürken, neden sesinizi çıkarmadınız?
Evlatlarınıza müspet ilim yerine molla eğitimi layık görülürken neden sessiz kaldınız?
Peki, 29 Ekim’de ne yapmayı planlıyorsunuz?
Tek yapabildiğiniz elinize bayrak alıp, çocuklarımızın cenazesine katılmak mı? Yoksa “şehitler ölmez vatan bölünmez” diye bağırmak mı? Ama gördüğünüz gibi sizin bağırmanız şehitlerin, her gün onar onar ölmesini ve vatanın da kilometre kilometre bölünmesini önleyemiyor. Maalesef bağırmayı çok seven sizler, bunları size yapanlar için “gurur duyduğunuzu” belirten sloganlar atabiliyorsunuz.
O kadar cehalet öne çıkarılmış durumda ki geçenlerde bir gazetede okullarda yardımcı ders kitabı olarak verilen bir dokümandan, insanlık tarihine hizmet etmiş bilim adamları, bestekâr ve sanatçılarla dalga geçen satırları okudum. Bu bile Türkiye’nin 80 yılda kat ettiği yoldan nasıl mağara çağına döndürüldüğünü kanıtlıyor.
Siz, daha önce de yazdığım gibi elinizdeki son model telefon veya kullandığınız son model otomobille çağ atladığınızı sanmayın. Bugün sizden çok daha mükemmellerini kullanan, ama kafaca tam bir taş devrini yaşayan kardeşiniz Arap ulusları var. Ve ne yazık ki onların da ne yapacağına, hangi gündemi takip edeceğine ve kimin tarafından yönetileceklerine hep başkaları karar veriyor.
Ve bir de son not sevgili okurlarım. ABD seçimleri konusundaki değerlendirmelere bayılıyorum. Obama’ya bizim basın şimdiden seçimi kaybettirdi. Kaybedebilir, ama bizimkilerin saydığı magazinel nedenlerle değil. Ama şu anda görünen, Obama’nın bu seçimi alma yolunda gittiği. Bizimkiler bağırmıyor mu “Obama, Türkiye seninle gurur duyuyor” diye?

Yazarın Diğer Yazıları