Obama dönemi çok daha zor olacaktır!
Türkiye’de malum kesim Obama’nın gelişini “beyaz atlı süvari” nin gelişi gibi özlemle bekledi. Ha geldi, ha gelecek derken sonunda Obama geldi. Hem de Avrupa üzerinden. Gelirken de “Türkiye’yi AB’ye alın” deyiverdi. Türkiye’yi Avrupa’nın bir parçası olarak gördüğünü göstermiş oldu.
Bizim malum cenahın yıllardır Avrupalıyız, Avrupa’dayız, Avrupa’danız diyerek bir türlü kabul ettiremediği, Türkiye’nin Avrupalılığını Obama kabul ettiği gibi, AB üyelerine de kabul ettirmeye çalıştı. İyi de Obama bunu niçin yapıyor? Herhalde Türkiye’yi ve Türk halkını çok sevdiği ya da takdir ettiği için yapmıyor. Aksine Türkiye’ye yeni bir rol/model düşündüğü için bunu yapıyor.
Birileri için önemli olan Obama’nın Türkiye’ye gelmiş olmasıdır. Onlar için Obama’nın Türkiye’ye neden geldiği önemli değildir. Kuşkusuz Obama, Türkleri ve Türkiye’yi çok sevdiği için gelmedi.
Bu durumda Obama’nın Türkiye’ye niçin geldiği önem kazanmaktadır. Obama da “İstanbul’a sadece güzel manzara seyretmek için gelmedim” diyerek aslında bunu ima etmiştir. Sahi Obama Türkiye’ye niçin gelmiştir? Bu sorunun cevabı çok açıktır, o da ABD’nin genelde bütün dünyadaki özelde ise İslam Dünyasındaki kötü ötesi olan imajını düzeltmek için gelmiştir. Obama, “ya bizdensiniz ya da düşman” anlayışının yerine “İslam Diniyle savaşımız yok” anlayışını yerleştirmeye çalışıyor. Irak’ta postallarıyla camiye giren, caminin içinde Müslüman katleden, cami bombalayan ve minare yıkan ABD’li imajının yerine, Obama “Ezan”a saygı gösteren bir ABD’li başkanın imajını koymuştur. Arandığında Başkanın davranışlarında tutarlılık da bulunabilir. Çünkü Başkanın ailesinin içinde Müslüman, adının içinde de Müslüman adı vardır. Ancak Obama’nın, Rasmussen gibi İslam dünyasında olumsuz imaj sahibi birisini NATO Genel Sekreterliği için desteklemesinin de niyeti konusunda soru işaret üreten bir husus olarak kayıt edilmesi gerekir.
Bu defa 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin hemen ardından Türkiye’deki ekonomik krize işaret ederek “bırakın Türkiye’nin ipini serbest piyasa çeksin!” diyen Bush yoktu. Askerin başına çuval geçiren, “Haçlı Seferi”nden söz eden, “İslamo Faşizm”le mücadele ettiğini söyleyen bir başkan gitmiş, onun yerine Türkiye’ye özel bir rol/model öneren bir başkan gelmiştir. Nitekim Başkan Obama, Türkiye’ye “stratejik müttefik” ötesi bir rol yüklediğini açıkça ifade etmiştir: “Bu modelde, baskın olarak Hıristiyan bir ulusla çoğunluğu Müslüman olan Batılı bir ulus bir araya gelecek ve iki kıtayı kapsayan, Avrupa ile Asya arasında bulunan Türkiye, ABD ile birlikte modern uluslar arası bir camia oluşturabilecek.”
Umarız Bush’un BOP’unun eş başkanlığı için heyecanlananlar, Obama’nın rol/model önerisin için aynı hataya düşmezler. Aşırı beklenti içinde olanlara söylenmiş nezaket sözlerine aşırı anlamlar yüklemek yanıltır.
Bu arada ABD Başkanı Türkiye’nin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiğini söylemeyi de ihmal etmedi: “Tarih trajik gerçeklerle dolu. Geçmiş çözümlenemezse omzumuzda yük olur. Her ülkenin geçmişiyle barışması lazım.../... Açılan sınırlar Türk ve Ermenilerin refah içinde geleceğe adım atmalarını sağlayacaktır.” Bu arada Obama’nın, Ruhban Okulu’nu açın önerisi ve Bartalemaos’la yaptığı gizli görüşme de dikkatlerden kaçmamalıdır.
Elbette ABD Başkanı Obama, Bush’tan çok farklıdır. Ancak ABD çıkarları konusunda Obama ile Bush arasında hiçbir fark yoktur.