O senin dediğin "öldürme garantili"

Muazzez Ersoy'un "Nostalji" serisini dinler gibiyim; paralel medya sağ olsun, üç gündür, 6 hatta 7 yıl öncesine götürüyor birçoğumuzu yazdıklarıyla.
Ki iyidir, iyi gelir hafızaya; vicdana olmasa bile idrake, şuura getirir!
***
Mevzunun hiç de "algılatıldığı" gibi olmadığını anlatmaya çalışıyorlar mesela; elmalarla armutların birbirine karıştırıldığını, kurunun yanında yaşın da yanacağını, "FETÖ" diye bir "torba terör örgütü" oluşturulup iktidarın, devletin değil kendi varlığı açısından tehdit gördüğü ne varsa içine atıldığı/atılacağını;
Ne o tanıdık mı?
Birbiriyle alakasız onlarca dosya; sırf işin içine silah da karıştırılabilsin, şiddet de sokulabilsin "terör örgütü yargılaması"na dönüştürülebilsin diye varlığı hiçbir zaman ispatlanamayan "ETÖ"ye dahil edildiğinde biz de uyandırmaya çalışmıştık değil mi benzer bir niyet içinde olduklarına!
Mahkemenin "iddia olunan" vurgusuna rağmen yıllarca olmayan örgütü "ETÖ" aşağıya "ETÖ" yukarı toplumun zihnine kazıyanlar, yargısız infaz yapanlar, "aman ha" diyorlar "FETÖ" demeyin, her şey henüz iddia aşamasında!
Bütün hinlikleri perdeleyen ciladan(!) rahatsızlar; oysa "demokratikleşiyoruz", "askeri vesayet bitiyor", "darbecilerle hesaplaşıyoruz", "usule takılmayın esasa bakın" diye kendileri de aynısını yapmış, asli gayelerini janjanlı kavramlarla saklamıştılar.
2007'de piyasaya sürülen fontla 2003'te darbe planı yazmak, kripto Nostradamus'lar olarak "müdahale haritaları(!)"nı hazırlarken sokakların mevcut değil, yıllar sonra değişecek adlarını yazabilmek, Hint Okyanusundayken klonlanıp aynı anda Gölcük'te, Marmaris'te filan bulunabilmek kadar olmasın ama karınca kararında "gerçekleşme şekli tuhaf" iddialardan yakınıyorlar.
Ha bir de "yegâne delilin kimliği belirsiz birinin ankesörlü telefondan yaptığı ihbar" olmasından;
Ne diyeyim Murat Özenalp, Ali Tatar niye öldü sanıyorsunuz; Allah rahmet eylesin!
Nasıl olurmuş da bir kişi evinde "vaaz CD'si" var diye "paralelci" diye sanık yapılabilirmiş;
Bir kişinin evinde Nutuk var diye "Ergenekoncu" ilan edilmedi gibi olabilir mi mesela! İyi bilirdiniz siz bu işleri...
***
Ama hepsi bir yana...
Hazin olan, ("esas"ın zerre alakası yok "esası esas alacaksak" devlet ve milletin bekası için asıl şimdi çok daha meşru nedenler üretilebilir "usul"ün askıya alınmasına) bunca "usul" benzerliğine rağmen hâlâ farkına varamamışlar; "güldürme garantili" diye haklarında hazırlanan "FETÖ" iddianamesiyle alay ediyorlar.
Öyle değil işte;
Hukuksuzluğun bir "hukuki yol" olarak kullanıldığı hiçbir süreç güldürmez ama Kuddusi Okkır'da gördük, Uçkun Giray'da gördük, daha geçenlerde işte Muzaffer Tekin'de gördük, Kaşif Kozinoğlu'nda, Türkân Saylan'da, İlhan Selçuk'ta gördük;
Öldürür!
Bir bakmışsınız ancak "mezara tahliye" olabilmiş o "güldürme garantili" iddianamelerin kurbanları...
Davulun sesi size hâlâ hoş geliyor olabilir o görkemli plazanızdan ama sorun bakalım -şimdi- Hidayet Karaca'ya komik mi?

Yazarın Diğer Yazıları