O savcı ve hâkimleri unutmadık
AKP hükümetinin “paralel yapı” ile mücadelede samimi olmadığını daha ilk gün bu sütunlardan belirtmiştik. 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonu başlatılmasa her iki taraf da hallerinden memnundu. Devrin Başbakanı “Mahremime girdiler!” feryat ve figanı ile konuyu saptırıp dinleme cihazı koyanları ve bakanlarını soruşturan polisleri hedef gösterdi. Daha önce kendi makam arabasını tahsis ettiği Zekeriya Öz ile beraber oğlu Bilal’i göz altına alacak savcıları şikayet etti. “İnlerine gireceğiz... Hesap soracağız” gibi yüksek perdeden konuşmaların çoğundan henüz sonuç alınmış değil.
“Keşke” kelimesini sevmem ama samimiyet testinden sınıfta kaldıklarını gördükçe haksız çıkmayı yeğler oldum. Zira konu bireyselleşti. Recep Tayyip Erdoğan, 13 yıldır yönettiği ülkede adaletin büyük yara almasından, yargının siyasallaşmasından falan rahatsız değil. Kısık ses ile paraların sıfırlanmasını isteyen zat, halen korkularını yenebilmiş değil.
Günün birinde bir başka dava ile karşı karşıya kalabilme ihtimalinden dolayı 17-25 Aralık soruşturmasında görevli olan savcıları hedef alıyor. “Kandırıldık” dediği Balyoz kumpası da umurunda değil. Ergenekon, Odatv, Şike, Askeri Casusluk kumpaslarındaki savcı ve hâkimlerinin adlarını zikretmeyiş sebebi de aynı.
Havuz medyasının ezberlediği üç isim var; Celal Kara, Muammer Akkaş ve Süleyman Karaçal. 12 Eylül referandumunda “yetmez ama evet” çilerin desteği ile teslim ettiği HSYK’nın yapısını değiştirmesine rağmen tamamını kontrol edemiyor. Yandaşların HSYK’nın bazı hâkim ve savcılar için aldığı soruşturma kararını büyük zafer olarak nitelendirmiş olsalar da dağın fare doğuracağı ortada. Emniyet içindeki yapılanmayı gürültü-patırtı ile çözemeyen AKP’nin “terör örgütü üyeliğinden” inceleme başlattığı savcılarla ilgili mesafe alması zor. Eğer bu konuda samimi olsalardı öncelikle Ergenekon ve Balyoz kumpasındaki savcı ve hâkimlerin tamamını soruştururlardı.
***
Sembol isim Zekeriya Öz için bir kaç soruşturma dosyası bulunmasına rağmen aynı davaların iddianamesini birlikte hazırlayan; Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Ercan Şafak, Fikret Seçen, Mehmet Murat Yönder, Cihan Kansız, Nihat Topal, Ercan Fırat, Murat Dalkuş gibi savcılar henüz mercek altına alınmış değil. Ergenekon hâkim heyetinden Hasan Hüseyin Özhese, Sedat Sami Haşıloğlu ve Hüsnü Çalmuk’tan da bahseden yok. Yargılama esnasında ve sonrasında yüzlerce suç duyurusu dilekçesi verilmesine rağmen Balyoz Savcıları; Savaş Kırbaş, Mehmet Ergül, Murat Yondu, Süleyman Pehlivan, Ali Haydar, Bilal Bayraktar’ın da isimlerini anan yok. Ya vicdanları kanatan hukuksuz kararlara imza atan heyetteki Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı... Görev yerleri değiştirildi hepsi o kadar.
Şike Davası savcılarından Mehmet Berk’in adını Fenerbahçeliler bile unuttu. Odatv kumpasında savcı Hikmet Şen de hatırlanmıyor.
Ünlü Askeri Casusluk Davası’nın İstanbul heyetindeki savcılar Fikret Seçen ile Celal Kara, 17-25 Aralık’tan sorumlu tutuluyor. Aynı heyetin hâkimlerinden Metin Özçelik, Mehmet Ekinci, Birol Bilen ve Mehmet Uğurlu’nun şimdi nerede olduğunu ilgili bakan bile bilmiyor. İzmir’deki askeri casusluğun savcısı Zafer Kılıç, heyet başkanı Atila Rahman nerede? Kozmik odaya giren Kadir Kayhan Yargıtay’da yüksek yargıç, daha Diyarbakır kumpası ve diğer kentlerdeki özel yetkili hâkim ve savcılara sıra gelmedi. Osman Şanal’ı ve diğerlerini fırsat buldukça hatırlatıp soruşturmaların takipçisi olacağım.