Niyet kötü ise gerisi teferruattır!
Son zamanlarda bazı yazar/çizer takımı “Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır” sözünü takıntı haline getirmiş durumdalar. Bu sözün Atatürk’e ait olmadığına her fırsatta vurgu yapmak gereğini duyuyorlar. Sözün Atatürk’e ait olup/olmadığını bilmiyoruz. Velev ki Atatürk’e ait olmasa bile, sözün bu durumu sözün içerdiği mesaja halel getirmez. Kaldı ki belki söz Atatürk’e ait değildir ama içeriği Atatürk’ün esas aldığı var olma bilinciyle bire bir örtüşür niteliktedir. Atatürk’ün bizzat kendisi, vatana ya da davaya adanmış bir hayat yaşamıştır. Bu adanmışlık uğruna Atatürk’ün çoğu kez yaşamın diğer unsurlarını teferruat olarak kabul ettiği de herkesçe malumdur. Vatan için “size ölmeyi emrediyorum” ya da “ya İstiklal ya Ölüm!” sözleriyle “söz konusu vatansa gerisi teferruattır” sözü arasında mahiyet bakımında bir fark yoktur. Söz konusu vatan olduğunda O, üniformalarını çıkartmış ve idamı da göze almıştı.
Velev ki söz Atatürk’e ait değil...
Kuşkusuz burada esas olan sözün kime ait olduğu değil kime yakıştığıdır. Halkın bu sözü Atatürk’e yakıştırması bile ciddi bir mesajdır. Söz, anlam itibarıyla Atatürk’e herkesten daha fazla yakışır niteliktedir.
Malum kesim için sözün Atatürk’e ait olup olmaması o kadar önemli değildir. Bu sözün Atatürk’e ait olduğunun kanıtlanması durumunda bile malum zevat için bu çok fazla anlamlı değildir. Atatürk’ün örneğin “ne mutlu Türküm diyene!” sözünü duyunca cin çarpmışa dönenler, neden bu sözün Atatürk’e ait olup olmadığını irdelerler, çok da anlaşılır değildir. Bu taife, sanki Atatürk’ün diğer sözlerinin gereğini yerine getirmişler de bir bu sözü kalmış, onun da Atatürk’e ait olmadığını bu yüzden gereğini yerine getiremediklerini söyler gibiler.
Bu söz Atatürk’e ait ya da değildir. Orası ayrı bir tartışma konusudur. Ancak sözün Atatürk’e ne kadar yakıştığı da tartışılamaz bir gerçektir. Kaldı ki, bugün dilimize pelesenk ettiğimiz hangi söz bizim zannettiğimiz kişilere aittir ki?
Bu sözün Atatürk’e ait olmadığını söyleyerek, bundan milliyetçiliği eleştirmek için çıkarım yapanlardan birisi de Taha Akyol’dur. O, “Daha önce de yazdım, Atatürk’ün ” Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruattır “ diye bir sözü yoktur. Kaldı ki, ” Söz konusu olan vatan “, bilgili, araştırma, itidal, hukuk, diplomasi gibi değerler daha fazla gerekli değil mi?” diye soruyor.
Taha Akyol doğru söylüyor. Vatan için bilgi, araştırma, itidal, hukuk, diplomasi her şeyden daha çok gereklidir. Bilgisiz birey, vatanın sırtına yüktür. Vatan, Fikret’in söylediği gibi ancak ’çalışkan insanların omuzları üzerinde yükselir’. Vatanın korunması ve savunması için hukuk ve diplomasi silahtan daha çok gereklidir. Bundan kimsenin kuşkusu yoktur. Dahası demokrasi ve insan hakları da Türkiye’nin milli güvenlik sorunudur, bu da doğrudur.
Vatan sevgisi adam olmanın şartıdır!
Bütün bunlar doğrudur. Ancak, bütün bu yetenek ve meziyetlerin milliyet bilinci, vatan duygusu ve millet sevgisi olmayanlar için hiçbir anlamının olmadığı da doğrudur. Ego ve zevkinden başka bir şey düşünmeyen bireyin, çalışkan olup olmaması çok da önemli değildir. Kişisel çıkarları için toplumun ve ülkenin çıkarlarını ayaklar altına alan bir kişinin diplomaside zirvelerde dolaşması ya da iyi bir hukuk nosyonu edinmesinin de yararı yoktur.
Vatan sevgisini her şeyin üstünde tutmak bireyin kendisi dışındaki insanların farkına varmasına neden olur. Vatan sevgisi, imanın da, adam olmanın da temel şartları arasındadır. Eleştirilmesi gereken vatan sevgisi değil, bazı liberallerin vatanı kadınla takas eden çarpık anlayışlarıdır. Sonra, vatanı sevmekten birilerinin niçin rahatsız olduğu da anlaşılır değildir. Çalışkanlık, araştırma ve bilgi sahibi olmakla vatan sevgisi arasında da zıtlık değil zorunluluk vardır. Ancak insanlar kötü niyetli olunca, bütün bu değerler teferruat mertebesine iniyor.