Nereden buldun veya nereden yoldun?

Geçen seçim öncesinde de kendimce hatırlatmaya çalışmıştım, “Bu adi döngünün artık kırılması lâzım… Siyasetin finansmanı şeffaflaşmazsa, bataklık büyüdükçe büyüyecek, sahayı her gün daha fazla namussuz kaplayacak”…

Değişen bir şey yok… Yine seçimler yaklaştı ve o şehirlerin duvarlarından, üstgeçit alınlarından, apartman cephelerinden haram akmaya başladı!.. Siyasetin finansmanı şeffaflaşmadıkça ve adil denetim mekanizmaları devreye girmedikçe bu döngü galiba değişmeyecek…

***

O tespit ve uyarılarımızın altını tekrar çizelim: Kamu kaynaklarının yolunma gerekçelerinden birini ‘siyasete ve seçimlere hazırlık’ oluşturuyor… Kaynağı elinde tutanlar, gelecekte girişecekleri seçimlere hazırlık ve rakiplere karşı üstünlük sağlamak için milletin hazinesine dalıp kendilerine sermaye biriktirebiliyorlar…

Bu soygunu da sanki ‘hakmış’ gibi öncelikle kendilerine izah edebiliyorlar utanmazca!.. Başkaları yapmışsa o niye yapmasın ki? Hem zaten kendisi hak yolda olduğu için soyduğu kamu parasıyla hakkı temsil edip, yine o hakkın yücelmesine çalışacak değil mi?

Kendisine emanet edilen kurumun veya birimin imkânlarını meşru-gayrimeşru ayırmadan şahsî siyasetinin finansmanında kullanmak isteyenler için vaha gibi bir zemine sahibiz… Dolayısıyla siyasetin Sülün Osmanları da, Eyüplü Halitleri de, Selçuk Parsadanları da bitmiyor bir türlü…

Nasıl olsa, “Bu kampanyaların, bu devasa harcamaların kaynağı nedir, parayı nereden buldun?” diye soran bir sistem, bir irade yok… Dolayısıyla delege veya üye tavlamak için, parti seçicilerini ikna etmek için, sonra da halka dönük propaganda için, yola çıkmadan sıyır dibini sıyırabildiğin kadar!.. Sen kulları düşün, kul hakkını da kulların kendisi düşünsün!..

***

Halkın parasından, kamu imkânlarından, çocukların geleceğinden çalarak siyasete finansman sağlayıp sonra da yakaya rozet takmak ne büyük alçaklık değil mi? Oysa siyaset finansmanı denetlenebilir bir şeffaflığa kavuşsa, harcanan paralar, kullanılan siyasî propaganda malzemeleri, reklamlar, araçlar, çalıştırılan insanlar ve seçim ofisleri tamamen kayıt altına alınsa, devletin ilgili kurumları tarafından her aşamada denetlense, malî kaynaklar sorgulansa, kayıt dışı ne varsa hesaba çekilse, “Nereden buldun?” sorusu adayların ensesinde bir kılıç gibi dursa, bugün yaşadığımız kalitesizliğin pek çoğunu yaşamıyor olacağız…

***

Bu alanlar kişinin kendi vicdanına bırakılamaz… Çünkü bizim iyi zannettiğimiz pek çok ‘iyi’ aslında kötülüğe fırsat bulamadığı için ‘iyi’… Asıl önemli olan kötülüğe fırsat bulduğundan nasıl biri olduğu… Dolayısıyla kişilerin iyi veya kötü olması değil, sistemin iyi olması gerekiyor… Denetim mekanizmaları sağlam olacak, kötülüğe fırsat tanımayacak… Kimsenin kamudan tokatladığı parayla dürüst rolü oynamasına, büyük tiyatroya izin vermeyecek…

Kampanya paraları nereden? Düğün çıkınından mı? Çocuğun sünnetinde takılanlardan mı? Babadan kalan tarladan mı? Piyangodan mı? Defineden mi? İşte bu soruların cevabını söke söke alacak sistem lâzım… Aksi hâlde, ekranlardan, şehirlerin duvarlarından, apartman cephelerinden, üst geçit alınlarından haram akmaya devam eder!..

Yazarın Diğer Yazıları