Ne umduk ne bulduk (16 Ocak 2013)

Fenerbahçe’de neler olup bittiğini anlamak mümkün değil. Hele hele Aykut hocanın ne yapmak istediğini çözmek için insanın zeka profesörü olması gerekir. Kocaman Fenerbahçe’ye geldiğinden buyana durup dururken birçok oyuncu ile bir yandan köprüleri atıyor, diğer yandan da kafasından sildiği aynı futbolculara sarılmaya devam ediyor. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu! Önce Santos’u sonra Alex’in kulüpten gitmesine vesile oldu. Bunlar Fenerbahçe’nin lehine yapılan tercihler ise kimsenin tenkit etme hakkı yok. Ancak geçimsiz bir ailenin fertleri gibi sürekli birbirleriyle kavga etmek, Fenerbahçe örf ve adetlerine aykırı. Bir bakıyorsun, Emre ile kavga ediyor, bir bakıyorsun Semih, Stoch ve Cristian’la... Hoş Emre de gitti bu sorun kökten çözüldü. Ama evde kalanlar hakkındaki düşünceleri halen gizemini koruyor. Sevgili okurlarım; şöyle bir geriye dönüp bakarsak, bana hakvereceğinize inanıyorum. Haftalardır oynatılmayan Semih yine Trabzon’da kurtarıcı oldu. Baroni ise önemli silahı. Stoch’a gelince karabatak rolü oynuyor... Bir var, bir yok.
Karabük maçından sonra önce istifa etti, sonra transfer vaadleriyle geriye döndü. Lakin beklentilerin aksine transfer dosyası yine bir başka bahara bırakıldı gibi. Maçlar bu hafta başlıyor... Sezona “feda” ile başlayan Beşiktaşla ikincilik yarışı yapıyoruz.
Aykut hocaya soruyorum; hedefler büyük mü küçük mü? Eksik yerlerimiz hala belli değil mi? İlk yarı takım izlendi, devre arasında transfer yapılmadı yine son dakikaya bırakıldı... Belhanda da 30 milyon avroluk yeni bir bilmece mi?

Çuvallarla para!

Peki Alex’i göndermeye değer miydi. Ne oldu oynanan top hızlanacak dedin. Gözlerimizi kamaştıran bir futbol muydu yoksa Trabzon’da oynadığınız maç... Acaba çıtayı bu kadar yukarı da tuttuğumuz için biz mi haksızız. Sezon başı çuvalla para harcayarak umutları tırmandırdık... Bize kalan keçi boynuzu mutsuzluğu yine. Yani çok az tatlı! Anlamakta zorluk çekiyorum, bu işler bu kadar zor mu? Ya da bitmek tükenmek bilmeyen tartışma ortamı mı bizim hak ettiğimiz. Galiba anlamak istemiyorsunuz ama biz sevinmek, mutlu olmak, tutkumuzu dibine kadar yaşamak istiyoruz. Bunu bize çok mu görüyorsunuz. Biraz çabalayın, çünkü camia olarak yarınlara umutla bakmak istiyoruz. 1461 maçında sonra oynanan kötü oyun gizlenmeye çalışılıp, sağa sola sanal saldırılarda bulunmak doğru mu? Belki doğru değil ama sıkıldık artık. Sadece tempolu, sahanın her tarafında basan, saldıran, rakibe nefes aldırmayan, gol pozisyonlarına çok giren, rüyalarımızdaki Fenerbahçe’yi istiyoruz. Bunu bize çok görmeyin, esirgemeyin. Sezon sonunda camiaya yine ne umduk, ne bulduk dedirtmeyin!

Yazarın Diğer Yazıları