Ne kadar özgür ve demokratız
Bizdeki siyaseti de, o siyaseti yönlendiren siyasi parti liderlerini de inanın anlayamıyorum. Bir tuhaf yanardönerlik var. Tam bir şarklılık. Ne ağızlarından çıkan sözlere ne de görüşlerine sahip çıkıyorlar. Başbakan çıktı sinirli bir gününde herkesin bildiği gibi tuttu Ergenekon savcısı benim dedi. Baktı herkes çullanıyor bu kez 180 derece ters döndü ve ben adalete karışmam, adalet bağımsız dedi sıyrıldığını sandı işin içinden. Bu nasıl bir anlayışsa.
Adalet konusunda kendi hukukunu ve yargı sistemini yaratan AKP şimdilerde döndü kendisine muhalefet edebilen bir avuç gazetecinin peşine düştü. Arkadaşlarımız için ne kadar zor olduğunu tahmin ediyorum ama ampul takımının gerçek yüzünü ortaya koyması bakımından iyi oldu. Tüm dünya artık biliyor Erdoğan’ın ılımlı İslamının İran molla rejiminden farklı olmadığını. Maske düştü kel göründü. Takıyye bitti.
Düşünün İran’da tutuklu gazeteci sayısı 34. Bizimkiler ise bu rekoru büyük farkla kırdı 56 gazeteci içerde. Yani Uluslar arası Gazetecileri Koruma Komitesi rakamlarına göre dünyada tutuklu gazeteci sayısı 145 ve bunun üçte birini Türkiye’dekiler oluşturuyor. Ne kadar özgür ve demokratız buyurun siz karar verin. Anlaşılan birisi başbakana rakamların ürkütücülüğünü söyledi ki bizimki çıktı tutuklanan kişilerin hepsinin gazeteci olmadığını iddia etti. Hep söylüyorum birileri Başbakanı kandırıyor diye.
Sonra ne diyor Başbakan, “hangi gazeteye baskı yaptık ki”? E Vallahi pes. Gazeteleri bileğini bükerek çökerten sanki başkası. Allah rızası için hangi gazete baskı görmedi ki. Tüm gazete ve yayın kurumlarının yöneticileri bile bu baskıyla değiştirilmedi mi? Kala kala üç gazete var muhalefette. Bir de Aydınlık katıldı bu takıma. Gerisi Erdoğan’ın ele geçirdiği yeşil basın. Ha onları basın, bizi başka bir şey sayıyorsa bilemem.
Ama biz bu çifte konuşmalara alışığız. Hem de halkımız siyasi parti liderlerinin yalanlarına bayılıyor. Bir zamanlar unuttunuz mu bir siyasi parti başkanı seçimi kazanmaları halinde ev ve araba anahtarları dağıtıyordu. Gerçekte Türk halkı iki farklı dünyada yaşıyor. Biri Başbakanın anlattığı, bir masal ülke, ekonomisi düzgün, herkesin okuyup çalışabildiği, karnı tok, vatandaşları özgür demokrat Türkiye. Öteki ise Başbakan ağzını kapayınca uyuduğu uykudan uyanıp yaşadığı, ekonomisi kötü, pazarda ve kasapta gramla alış veriş yaptığı, herkesin dinlendiği, adaleti adil olmayan bir polis devleti ve diktatörlük içindeki yoksul yaşam.
Şimdi kala kala geriye kalan üç beş gazeteci çıkıp da bu halkı gaflet uykusundan uyandırıyor diye kızıyor başbakan ve partisi. Haklı, ne var yani afyonlanmış gibi yaşasınlar. Kadın hakları diyor. AKP iktidara geldiğinden bu yana artmadı mı kadına şiddet. O kadının giyim özgürlüğünü elinden almadılar mı? O kadının erkekle eşit yaşamasını önlemediler mi. Bakın bakalım AKP içindeki kadın sayısına ne kadar çok değil mi? Daha önce de yazdım, eğer bir baba kızının büyüdüğü zaman üç karılı bir adama kapatma olmasına izin veriyorsa, bir anne kızının kendi kötü kaderini paylaşmasını istiyorsa kimsenin yapacağı bir şey yok.
Son olarak aklımın almadığı bir konuya değinmek istiyorum. Gazeteci olduğunu söyleyen birisi siyasetçilerle görüşmek için bir araya geliyor. Gelir gayet normal ama burada siyasetçinin öyle büyük hataları var ki anlayabilene aşk olsun.
Gazeteci ile görüşme yapılırken, ne siyasi parti liderinin basın müşaviri onlarla birlikte ne de bu görüşme teybe kaydediliyor. Biliyorum anlamadınız. Burada ABD’de ben veya başka bir gazeteci hangi politikacı veya yetkili ile konuşmaya gitsem, görüşme sırasında biz teyplerimizi masaya koyunca onlar da kendilerininkini çıkarır masaya koyar. Amaç, ola ki sarf edilen sözlerin bir şekilde yanlış olarak kullanılması olasılığını önlemek veya kanıtlayabilmek.
Birisi çıkıyor, hem Baykal hem de Kılıçdaroğlu ile görüşüyor ama ikisinde de kayıtlı bir görüşmesi yok.Tam bir Türk mantığı bize bir şey olmaz anlayışı. Ondan sonra sen onu dedin ben bunu dedim laf salatası. Olmaz. Böyle gayri ciddilik hem siyasetçiye hem de gazeteciye zarar verir. Basın danışmanları müşavirler neden kaydetmez bu görüşmeleri anlayan beri gelsin. Dedim ya tam bir şark kafası diye.