NATO'dan demir alma vakti geldi (!)
İyi yönetilemeyen S-400 alımı projesinde sistemin teslimat süreci başladı, yeni safhaya geçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sistemin tam faaliyete geçişinin Nisan 2020'de olacağını söyledi. S-400'lerin hızla Temmuz 2019'da getirilmesi ama aktivasyon için 10 aya daha ihtiyaç duyulması başka şeyleri de akla getiriyor.
S-400 parçalarının gelmesiyle birlikte ABD de Türkiye'nin F-35 projesindeki varlığını resmen askıya aldı. Pentagon'a göre süreç Mart 2020'de tamamlanacak.
Taraflardan gelen açıklamalara bakılırsa her iki sürecin tamamlanması için yaklaşık 9-10 aylık zaman var.
Bunu S-400 ve F-35'ler krizinde pazarlıklar bitmedi olarak okunmalı. ABD ve NATO açıklamalarında yer alan Türkiye'nin değerli bir NATO üyesi olduğu vurgusu Türkiye ile ipleri hemen koparmadan önümüzdeki 9-10 ayda bir sonuç almanın hesabı.
Erdoğan yönetimi orijinal planlamadan çok önce S-400 sistemini getirmeye başlayarak ABD karşısındaki pazarlık kozunu yükseltmiş oldu. Ama hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını artık herkesin öğrenmiş olması gerekiyor.
S-400 sistemi tam aktive olsun olmasın, buna bağlı olarak Türkiye F-35'den çıkarılsın veya tekrar geri alınsın artık bazı şeyler eskisi gibi olamayacak.
Türkiye'nin F-35 projesinden çıkarılmasından daha fazla S-400 sistemi alması NATO'daki konumunu olumsuz etkileyecektir. Hatta Türkiye'nin NATO üyeliği sorgulanacaktır.
Daha net söyleyelim; artık Türkiye'nin NATO'dan çıkması çıkmaması konusu yeni tartışma konumuz olması kaçınılmaz.
Bunu da Rusya'nın önemli bir kazanımı olarak not edelim.
ABD'den gelen açıklamalara bakıldığında S-400'den Rus istihbarat platformu olarak bahsedilmesi ve NATO içinde birlikte çalışabilirliğin zarar göreceğinin belirtilmesi bunun net işaretidir.
S-400'lü Türkiye'nin NATO'nun ortak harekat ve tatbikatlarına davetinde gözle görülür bir düşüş yaşanacaktır. NATO ülkeleri kendi platformlarının TSK platformlarıyla bir arada çalışmasından kaçınacaktır. Bu da Türkiye'yi adeta kağıt üzerinde bir NATO üyesine dönüştürecektir.
Ancak harekat ve tatbikatlarda dışarıda tutulacak bir Türkiye bu muameleye razı olacak mı yoksa NATO'dan çıkmayı kendisi mi gündemine alacak göreceğiz ama alırsa bu tek adam yönetiminde sürpriz olmaz.
Türkiye'nin Batı ve NATO sistemine bağımlılığı entegrasyonu objektif verilerle değerlendirildiğinde ortaya çıkan bedel-maliyet Türkiye'nin NATO'dan çıkmasının çok kolay bir karar olmayacağını gösteriyor. Yani kısa vadede böyle bir karar çıkmaz. Tabi bu kurumsal karar süreciyle yönetilen bir Türkiye için geçerliydi.
Diğer taraftan bu bedel-maliyetin yanında Türkiye'yi hemen içine alacak, koruma ve destek sağlayacak kurumsal başka bir yapı, ittifak da yok. Şangay İşbirliği Örgütü ile Ortak Güvenlik İşbirliği Teşkilatı Türkiye'nin beklenti ve ihtiyaçlarını karşılayacak kurumsallaşmış kurallar ve değerler ittifakları değil. Dolayısıyla Türkiye için ciddi bir seçenek değil.
Güncel asker-politik resme bakıldığında, S-400 alım kararının sistemin kazandırdıkları ve kaybettirdikleri, avantaj ve dezavantajları, maliyet ve bedellerinin, askeri-savunma ihtiyaçlarının objektif verilerle analizinden sonra değil dar bir kadro hatta kişisel bir talimatla verildiği izlenimi vermektedir.
16 Nisan anayasasıyla Türkiye'nin savunma güvenlik ve dış politikasının anayasayla tek kişinin sorumluluğuna bırakılması hemen yarın NATO'dan çıkacağız kararının da gelmesini de kolaylaştırıyor.
ABD'nin tavrını biliyoruz. Net bir şekilde Türkiye'ye karşı ve düşmanca bir politika izlemekte, bunu da sahada fiilen uygulamaktadır. Bu süreçte en çok dikkat edilmesi gereken Rusya'dan gelen tahrik ve tazyiklerdir.
ABD ile aramızda oluşan ayrılığı tahrik edip Türkiye'yi askeri alanda destekleyeceğini ima eden, ihtiyacı olan sistemleri hemen karşılayacağını söyleyen Rusya'nın Türkiye'yi yönetenleri tabiri yerindeyse gaza getirip daha savunmasız ve muhtaç bir ortama sürükleyebileceği gözden ırak tutulmamalıdır. Rusya'dan sürekli olarak Türk liderliğini öven, Türkiye'nin hassasiyetlerini okşayan yandaş medyadakine benzer açıklamalar gelmesi çok manidar.
Türkiye'yi yönetenler bu algı operasyonuna kanarsa "NATO'dan demir alma vakti geldi. Bismillah vira" kararını pek yakında duyarız. Vakitsiz hesapsız alınan demirle hedefsiz olarak denize açılan geminin meçhule gitmesine neden olunmasın. Çünkü Türkiye bunun kurumsal objektif analizini yapmış ve sonrasındaki rota ve hedefini henüz belirlemiş değil.
Halbuki Türkiye'nin sorunu NATO'dan ayrılmak ya da ayrılmamak değil. Milli güç unsurlarına dayanan milli politikalarla kendisinin üretmesi ve uygulayabilmesidir. Yoksa NATO'dan çıkmanız ilaç olmaz.
Eğer Türkiye S-400 alarak F-35'ten çıkarılmayı milli kurumsal politikalarla yaptıysa bundan sonra yapması gereken ara çözüm olacak Rusya/Çin'den ikinci sınıf uçaklar, eski versiyon füzeler almak değil kendi milli uçağını ve füzelerini üretmek, ekonomisini güçlendirmek ve ABD ile Rusya arasına sıkışıp kalmaktan kurtulmaktır.