Müzakere bataklığından kurtulmalıyız
Kıbrıs anlaşmazlığına çözüm bulmak amacıyla sürdürülmekte olan müzakerelerde Rum tarafının olumsuz tutumu artık sabırları taşıracak noktadadır. Faşist Rum lider Anastasiadis’in müzakere masasına taktiksel nedenlerle, masadan kaçan taraf olmama güdüsüyle oturduğu zaten bilinmektedir. Zamanı AB ve ABD desteğiyle kendi lehine kullanmak üzerine kurulu stratejileri bugüne kadar başarılı olmuştur. Anavatanları Yunanistan’ın ekonomik olarak battığı, Kıbrıs Rum kesiminin de iflas bayrağını çektiği bir dönemde Kıbrıs anlaşmazlığı müzakerelerini kendi istedikleri gibi yönetmelerine izin vermemiz acaba ne ile izah edilebilinir? Adam sıkışmış, sen bunların bellerini doğrultarak düzelmelerini niye bekliyorsun? Neyse bu mevzuya, Kıbrıs anlaşmazlığının çözümlenmesi siyasetimizdeki yanlışlarımıza başka bir yazımda döneceğim.
KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ve Rum Yönetimi Başkanı Faşist EOKA’cı Anastasiadis’in, herhangi bir ilerleme kaydedilemeyen ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim açıklama yapmadan sona eren bayramdan önceki görüşmesi Rum basınına “zor görüşme” ve “müzakerelerin en kötü görüşmesi” olarak yansıdı. Rum basınının son görüşmede olan bitenle ilgili ise yalan yanlış bilgiler vermesi ve yorumlarda bulunmasını yadırgamamak lazımdır. Rum propaganda mekanizması bir kez daha iş başındadır. Dünya kamuoyunu yeniden yanlış yönlendirmek ve başarısız olması kesinleşen müzakere süreci ile ilgili suçu Türk tarafına ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Eroğlu’na yıkma çalışmalarına hız verilmiştir. Üzücü olan KKTC’de koalisyonun büyük ortağı CTP-BG yetkililerinin de bu Rum propaganda çalışmalarına yardımcı olacak açıklamalarda bulunmalarıdır. Buna da şaşırmamak lazımdır. Biz bu filmi daha önce seyretmiş ve uyarılarımızı yapmıştık. Annan referandumu öncesi ve sonrasında yaşananların benzeri bir kez daha sahnelenmektedir. ABD ve AB destekli Rum-Yunan ikilisi ve içimizdeki iş birlikçileri Anavatan Türkiye ve KKTC Cumhurbaşkanı’nı sıkıntıya sokmaya yönelik taktiksel çalışmalarını önümüzdeki günlerde daha da yoğunlaştıracaktır. Sürecin sonuna gelindikçe karşılıklı suçlamalar da artacaktır. Neticede Hristiyan aleminin kimi destekleyeceğinden hiç kuşkumuz olmasın. “Rum Yönetimi’nin uzlaşmaz tutumunu tüm dünyaya düzenli bir şekilde duyurmalıyız” diye bu köşemde defalarca uyarılarda ve önerilerde bulundum; ama nafile. KKTC’de Cumhurbaşkanlığı ile hükümet uzlaşı içerisinde çalışacağına maalesef birbirlerini yemekle meşgul.
Bu konuda KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu ve müzakereci Özersay’ın birçok doğru stratejik adım attıklarını söyleyebilirim. Atamadıkları adımların açıklamasını Ankara vermelidir. Biden’in Kıbrıs’a gelip gidişi sonrasında yaptığı “Kıbrıs sorununu Erdoğan’la çözeceğim”açıklamasına hâlâ daha Ankara’dan yanıt verilmemiştir. Halbuki Biden’in açıkça ortaya koyduğu “tek devletli çözüm” modeline karşı Başbakan Erdoğan’ın tepki koyması gerekmez miydi? Sürdürülmekte olan müzakerelerde Kıbrıs Türk tarafının, yani KKTC’nin “tek muhatap” olduğu açıklanamaz mıydı?
Son görüşmede faşist Anastasiadis’in, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun Talat-Hristofyas, Eroğlu-Hristofyas dönemindeki yakınlaşmalar dikkate alınsın teklifine sinirlenip, gözlüğünü yere fırlatması, ardı ardına sigara içerek aniden çekip gitmesi hiçbir diplomatik teamüle ve nezakete uymamaktadır. Rum tarafının bu megalomanca ve küstahça tutumu ne ilktir ne de son olacaktır.
Anastasiadis’in bu terbiyesiz tutumu BM yetkililerinin gözü önünde olmuştur. BM derhal açıklama yapmalı ve olan biteni kamuoyuyla paylaşmalıdır. Bu yapılmazsa toplantı tutanakları KKKTC Cumhurbaşkanlığınca açıklanmalıdır.
Tek amacı Kıbrıs’ın tamamına sahip olmak olan Rumlarla müzakere edilecek hiç bir şey kalmamıştır. Masadan kaçmadan orada oturarak zamanın Rum tarafının lehine değişmesini beklemek de doğru değildir.
Kıbrıs Türk’ü bu konuda iktidarıyla muhalefetiyle,tüm partilerin ve sivil toplum örgütlerinin de desteğiyle “ulusal mutabakat belgesi” yayınlamalı, Kıbrıs gerçeklerine göre içinde KKTC’nin olmayacağı bir anlaşmaya kesinlikle taraf olunmayacağı vurgulanmalı, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna dikkat çekilmeli ve bu müzakere bataklığından acilen çıkılmalıdır.