Muzaffer Özdağ ve strateji...
Rahmetli Muzaffer Özdağ iyi bir asker, iyi bir hukukçu olmasının yanında, özellikle ‘strateji’ye verdiği değerle, farklı bir aydınımızdı. Strateji konusunun bir ülke için önemini bilir; sürekli gündemde tutmaya çalışırdı. Pek çok kişi gibi, benim de çok saygı duyduğum bir ağabeyimdi. Onu çok özlüyoruz. Avuntumuz şudur ki; yetiştirdiği evlatları babalarını aratmayacak bir yetenekte. Özellikle Prof. Dr. Ümit Özdağ, bilgisiyle, cesaretiyle, irfanıyla ülkemizin gerçek aydınlarından birisi. “21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü” Başkanı olarak çok değerli hizmetler veriyor. Kuşkusuz bu hizmetlerin en önde geleni de -babası adına her yıl düzenlenen- “Türk Strateji Günü”dür.
Değerli ağabeyim Muzaffer Özdağ anısına düzenlenen “11. Türk Strateji Günü” 9 Şubat 2013 tarihinde Ankara Dedeman Oteli’nde yapılan panelle gerçekleşti. Devlet eski Bakanı Agâh Oktay Güner’in oturum başkanlığını yaptığı panelde; Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun, Prof. Dr. Ümit Özdağ, Devlet eski Bakanı Sadi Somuncuoğlu ve Emekli Albay Erdal Sarızeybek konuşmacı olarak katıldı. Panelin konusunu ‘İmralı görüşmeleri’ yanında ‘Türk’ adına karşı alınan tavırlar ve ülkenin ‘bölünme’ tehdidi oluşturdu. Rahmetli Muzaffer Özdağ’la ilgili slayt gösterisinden sonra, panel konuşmacılarının her biri akademik hassasiyetle belgelere dayalı bilgiler sundular.
Dinleyicilerin salon dışına taştığı panelin ilk konuşmacı olan Sayın Ercilasun, milletimizin adı olan ‘Türk’ sözünün Cumhuriyetle ortaya çıkmadığını; en az 1500 yıldır yabancıların bize Türk diye hitap ettiğini belirtti. Osmanlı Devleti’nin adının Devlet-i Aliyye-i Osmâniyye, milletimizin adının da Türk olduğunu belgelerle ifade etti. Kürtçe’nin resmî dil olma yolundaki ilerleyişinden söz eden Sayın Ercilasun, iktidar partisinin kongre çalışmalarındaki ‘Mevzuatta etnik ayırımcılık yaratan bütün hükümlerin ayıklanması’ isteği, gerçekte devletin bütün mevzuatında geçen her Türk kelimesinin kaldırılması anlamındadır, dedi.
Sayın Özdağ’ın konuşmasındaki bazı satırbaşları ise şöyleydi: “Bir anlamda Alparslan’la Bizans’tan aldığımızı, Erdoğan’la Öcalan’a veriyoruz”, “Erdoğan hükümetinin Batılılarla beraber Libya’yı bombaladığını gördük”, “1998’e kadar verilen mücadelede PKK çökertilmiş, Öcalan yakalanmıştı. Yakalandığında ‘Benim annem de Türk’tür’ diyen bir Öcalan mı güçlü, yoksa şimdiki Öcalan mı güçlü? ”, “Güvenlikçi önlemler mi başarısız olmuş, müzakere mi başarılı olmuştur? Bunu millet görmektedir”, “AKP ile ‘iç ve dış dinamikler birleşti’ diyen, Erdoğan’ın Danışmanı Yalçın Akdoğan’dır”.
Sayın Somuncuoğlu konuşmasına, evlere çerçeveyle asılacak bir sözle başladı. O söz şuydu: “Türk’ün tarihini bilmeyen, insanlık tarihini anlayamaz”. Sayın Somuncuoğlu, İslamcılık siyaseti güden Abdülhamit Han dönemindeki 1876 Anayasasında yer alan ‘Türkçe okuma yazma bilmeyen memur olamaz. Türkçe bilmeyen Mebus olamaz. Meclis’in dili Türkçedir. Osmanlı ülkesi kutsal bir bütündür; parçalanamaz’ sözlerini hatırlattı.
Son konuşmacı olan Sayın Sarızeybek, dinleyenlerin belleğine slayt gösterileriyle sözlerini adeta perçinledi. Sayın Sarızeybek coşkulu konuşmasında “Bu coğrafyada gücü olan bayrak dalgalandırır”, “Terörle mücadele hükümetin görev, yetki ve sorumluluğundadır. Yetkiyi devredebilirsiniz ama sorumluluğu devredemezsiniz” dedi.
Sayın Agâh Oktay Güner’in zarif yönetimiyle bilgi sofrasına dönüşen panel, dinleyici sorularının yanıtlanmasıyla sona erdi.