Muhalefet, kendine gel!
Halk, faşistçe devreye sokulan zamların altında inim inim inliyor. İşsizlik ve yoksulluk tavana vurmuş durumda. Kapanan işletmelerin, iflas eden tacirlerin ve protesto edilen senetlerin miktarını ise kimse bilmiyor. Cinnet geçirenler ile sokağa dökülenlerin yalnızca medyaya yansıyanlarından insanlar haberdar oluyor. Yolsuzlukları ise ne siz sorun ne de biz yazalım. Türkiye’de kapitalist ekonomi bir haram ekonomisine dönüşmüştür.
Ekmek ve emek düşmanı anlayış!
Ekmeğini ve emeğini korumaya çalışanlara karşı iktidarın tutumu, kelimenin tam anlamıyla vahşicedir. İtfaiye ve TEKEL işçilerine karşı “ekmek bulamıyorsanız pasta yiyin” türünden ilkel bir tutumu iktidar istikrarlı bir biçimde sürdürüyor. Açlığa ve açıkta kalmaya karşı mücadele eden emekçilerin üzerine biberli gaz ve tazyikli su ile gidiliyor. Emekçiye “ya dayatmaya teslim ol ya da öl” türünden ikisi de aynı sonuca çıkan bir tercih sunuluyor.
İktidarın üretim, verimlilik, etkililik gibi süreçlerle uğraştığı yok. Dilencilik, el avuç açıcılığı ve sadaka kültürünü özendirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Seçim zamanı olmadığı için de gıda dağıtımı ve dayanıklı tüketim maddelerini canhıraş bir biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaştıran valiler de ortalıkta gözükmüyor. Millet ’fakrü zaruret içinde’hayata tutunma çabasına girmiş durumdadır.
Gündem mühendisleri hedef saptırıyor!
İktidar beslemesi gündem mühendisleri, -bunca yaşanana rağmen- büyük bir marifetle yoksulluk, yokluk, üretimsizlik ve yolsuzluğun konuşulmasını engelliyorlar. Gündeme sürekli darbe paranoyası pompalanıyor. Ümraniye soruşturması, açılım, terör, suikast ve intihar derken günler akıp gidiyor. Bir gün ortaya bir suikast iddiası atılıyor. Ardından kozmik oda araştırması gazetelere manşet oluyor. Buna hakim takip edilme iddiaları ve kargoyla taşınan bir de sekiz mermi eklenerek kamuoyu gündem manyağı haline getiriliyor. İnsanlar neye inanacağını ve nasıl düşüneceğini şaşırmış durumdalar.
Muhalefet oyuna geliyor!
İktidar yetkilileri, “yolsuzluklara damardan girdik”, “hortumları kestik” söylemini terk etmiştir. Bunun amacı da yolsuzlukları halktan saklamaktır. Bir düşünün; kurumlaşmış ve kaşarlanmış Ali Dibo’ları bir anda sütten çıkmış ak kaşık mı oldular? Yolsuzluklar sona mı erdi, yoksa yolsuzluk dosyaları nadasa mı bırakıldı ki kimse onlardan söz etmiyor?
Bu aşamada muhalefet de iktidarın gündemini tartışıyor ve tabi ki yanlış yapıyor. Son günlerde iyici muhalefet, iktidarın yarattığı suni gündemin peşine takılmıştır. Eskisi gibi yolsuzluk iddialarını gündeme getiren ve iktidarı denetleyen bir muhalefet ortada yoktur. Kılıçdaroğlu bile “Dersim” tuzağına düşmüş, uzmanı olduğu halk adına denetim yapmak misyonunu ikinci plana atmıştır. İktidar yetkilileri bilinçli olarak gündemi dinleme, izleme, intihar, suikast ve kurumlar arası çatışma ile doldurarak halkın mağduriyetinin dile getirilmesini engelliyor.
Petrol ürünlerinde ve ulaşımda %35’i aşan zama rağmen yetkililer neredeyse ’Türkiye’de enflasyon yok’diyorlar. Bir yanda dayanılmaz zamlar ve geçim sıkıntısı öbür yanda yolsuzluklar birbiriyle kol kola gitmektedir. Muhalefet bunu gündeme getirecek yerde iktidarın halkı uyutma oyununa alet olmaktadırlar. Ey muhalefet, titre ve kendi gündemine dön!