Mücadeleye devam etmek zorundayız
Toplumu değiştirecek olan sadece mevcut siyasi iktidarın değişmesi değil, eğitim ve toplumsal reformlardır. 1923 yılında cumhuriyetin ilanıyla modernleşmeye başlayan toplum, 100. yılında hala değişmeyi becerememiş insanların olduğu, cumhuriyet öncesi yaşantısına bir biçimde devam etmektedir.
Bugün bir kesim tarafından gerici olarak nitelendirilen kurum ve kuruluşlar toplumumuzda kökleşmiş ve mevcut siyasi iktidarı da çevrelemiş durumdadır. Buna karşı yürütülen her söylem, bilakis insanların inançlarına karşı edilmiş gibi bir algı yaratmakta ve iktidarın elinde propaganda maşası olarak kullanılmaktadır.
28 Mayıs seçim sonuçlarıyla birlikte karşı karşıya kaldığımız bu gerçek, artık vermiş olduğumuz mücadelede daha radikal değişiklikler yapılması gerçeğini de bize göstermiş oldu. Ekonomik olarak zor günlerini yaşayan insanlar ‘din ve diğer’ olgusuyla karşı karşıya bırakılıp tercihini dinden yana yaptığını zannediyor. Kendi ekonomik buhranının birilerinin daha lüks içinde yaşamasına dönüşmesinden rahatsız bile değil. Her şeyden önce dini değerleri sahiplendiğini zanneden bu toplum, kendisi ile aynı fikirde olmayanları da ‘din düşmanı’ olarak nitelendirmekten çekinmiyor.
Buna karşı verilen mücadele her ne kadar yetersiz kalsa da yine de bir saygıyı hak ediyor. Şimdi eksikliklerimizi bulmak ve ülkemizi ait olduğu gerçekliğe kavuşturmak için daha radikal çözümlemelerle eyleme geçme zamanıdır.