Mısırlı Eski Bakan Tellawy’den “Müslüman Kardeşler” iç
Sözüm ona hür dünyanın Suriye’ye saldırısı beklenirken, yaklaşık, bir asırlık tarihi olan “Müslüman Kardeşler” örgütünün (daha doğrusu, akımının) Orta Doğu ülkeleri üzerindeki, “derin” ve “güçlü” konumunu da tartışmak gerekiyor.
Gerçekten de, “Müslüman Kardeşler” denince, neredeyse bütün Arap ülkelerinde, ya yasa dışı, ya da açık açık, dini temel alan görüşlerini yayan, bazen güç kullanarak ülkenin yönetiminde söz sahibi “kudretli” ve “gizemli” bir teşkilat, her ülkede değişik şekilde kendini hissettiren bir örgüt akla geliyor.
“Müslüman Kardeşler” in en büyük başarısı Mısır’da seçimle iktidara gelmeleri gösteriliyor.
Her ne kadar, seçime seçmenlerin yarısı katmadı ve Mursi’nin sadece 5 milyon oyla iktidarı ele geçirdiği öne sürülüyorsa da, “Müslüman Kardeşler” in başarı kazandığı görüşleri de bulunuyor.
Bu arada, özelikle Arap dünyasının suskunluğuna ve çoğunun darbeyi desteklemesine rağmen, “Müslüman Kardeşler” in Türkiye’de ilgi uyandırdığı iktidarın sevgisine mazhar olduğu biliniyor.
Hatta, darbeden sonra Mursi’ye büyük ve samimi destek verilmesi ve bunun ısrarla devam ettirilmesini dünya hayretle izliyor.
Aslında, “Müslüman Kardeşler” in sorgulanmasını tarihe bırakmak icap ediyor.
Ne var ki, ülkesindeki olaylar nedeniyle İstanbul’da yapılan 3’inci Uluslararası Üniversiteli Kadınlar Federasyonu (IFUW) Konferansı’na katılamayan Mısırlı Eski Bakan, Mısır Ulusal Kadın Konseyi Başkanı Mervat El Tellawy’nin devrik Müslüman Kardeşler yönetimine çok sert eleştiriler içeren mesajı konferans sırasında okunurken bazı “ilginç” ve “tehlikeli” iddialar ortaya atılıyor.
Mısır’ın ilk kadın Büyükelçisi, Sosyal Politikalardan sorumlu eski Bakanı, halen Ulusal Kadın Konseyi Başkanı olan Mervat El Tellawy, Müslüman Kardeşler yönetimini kadın haklarını konusunda geri adım atmakla suçluyor.
Tellawy mesajında “Müslüman Kardeşler” yönetimi sırasında kadınların iktidardan uzaklaştırıldığını belirterek şu örnekleri veriyor:
* Anayasa taslağını hazırlamakta sadece erkekler görevlendirildi, Anayasa taslağı kurucu komitesinde kadınlar yeterince temsil edilmedi.
* Parlamentodaki 64 koltukluk kadın kotası kaldırıldı.
* 508 üyeli ilk Halk Meclisi’nde kadın sayısı 9’du.
* Parlamentonun İslamcı üyeleri kadın haklarıyla ilgili mevcut yasal düzenlemeleri kaldırmaya çalıştılar.
* Yeni Anayasa siyasi sosyal ve ekonomik temel kadın haklarını görmezden geldi.
* Yüksek Anayasa Mahkemesi’nin tek kadın üyesi görevden alındı.
* Kadınların siyası parti aday listelerinde yer almasını reddettiler.
Tellawy ayrıca, din temelli grupların kadınların örtünmesini, kızların erken yaşta evlendirilmesini, İslami boşanma hukukunu, kadınların sünnet edilmesini, çocukların velayetinin 15’ten 7’ye düşürülmesini savunduklarını kaydediyor.
Tellawy ayrıca, şu görüşleri savunuyor:
“Devrimden sonra ortaya çıkan güvensizlik ortamı kadınlara karşı şiddetin artmasına neden olmuştur. Mısırlı kadın göstericilere karşı korkutma ve sindirme politikaları uygulanmıştır. 30 Haziran günü milyonlarca Mısırlı kadın ve erkek bu baskılar yüzünden sokağa dökülmüştür.
Halkın başkaldırısı rejimi iktidardan düşürmüş ve bu değişikliği yapmak için halk uzlaşma içinde olmuştur.
Maalesef bir kısım Batı medyası 30 Haziran devrimini darbe olarak nitelemiştir. Halkın orduyu destek vermeye çağırmasına rağmen, devrimin darbe olarak nitelenmesini reddediyoruz.
Müslüman Kardeşler masum insanlara işkence edip öldürmüş, kadınları ve çocukları kalkan olarak kullanmış, kiliseleri, okulları, devlet binalarını, evleri ve polis karakollarını yakmış, 43’den fazla Mısırlı polisi öldürmüştür.
Bütün bunlar barışçıl değil, şiddet içeren gösterilerin kanıtıdır.”
Mısırlı eski kadın Bakan’ın iddiaları ürküntü verirken düşündürüyor.
Demek ki, “Müslüman Kardeşler” yönetiminin, dini öne sürerek özellikle kadınlara büyük baskı uyguladığı ortaya çıkıyor.
Oysa, tedirgin olan geniş halk tabakalarının arasında kadınların yeri ve mücadelesi büyük bir yer alıyor.
Kadınların organize ettiği mitingler, yürüyüşler ve eylemlerden daima sonuçlar alınıyor.
Hele, Mısır’lı eski kadın bakanın iddiaları, kadınları isyan ettirecek boyutlar taşıyor.