Mısır’ı zor günler bekliyor!

Öncelikle; hangi ülkede ve gerekçesi ne olursa olsun, her tür askeri darbenin onaylanmaması gereğini önemle hatırlatmamız icap ediyor.
Çoğu zaman; askeri müdahalelerin onaylanmamasının yanı sıra desteklenmediği hatta çeşitli siyasi, askeri ve ekonomik önlemler alındığı da biliniyor.
Ne var ki; Mısır’da yaşananlar, çok yanlı ve karmakarışık “flu” görünüm arz ediyor.
Her şeyden önce; Mısır’ın çok kanlı bir “kardeş kavgası”ndan şimdilik kurtulduğu öne sürülüyor.
Gerçekten de; 3 Temmuz gecesi, çeşitli meydanlarda toplanan milyonlarca Mısırlınınkarşı karşıya gelmelerine göz yumulsaydı, yüzlerce can kaybı ve binlerce yaralının olabileceği düşünülüyor.
Ne yazık ki; Mısır hâlâ “durulmuş” görülmüyor.
80 yıldan fazla, iktidara geçmeyi çeşitli ve zor badireler atlayarak bekleyen “Müslüman Kardeşler”in, yeniden “yer altına” girmesi de artık beklenmiyor.
Ancak, “Müslüman Kardeşler” in büyük bir yara aldığı, prestij kaybına uğradığı şimdiden seslendiriliyor.
Mısır’ı bu hale getiren nedenler tartışıla dursun, aslında ülkenin hem ekonomik hem de siyasi bakımdan erozyona uğradığı kabul ediliyor.
Muhammed Mursi, 2011’de otuz yıllık Hüsnü Mübarek rejimini deviren kitlesel gösterilerin ardından 2012 Haziran’ındaki seçimlerle Mısır’ın ilk sivil Cumhurbaşkanı olarak göreve geldiği şimdilik hafızalarda bulunuyor.
Ancak; tüm Mısırlıları kapsayan bir iktidar vaat etse de Mursi, görevde geçen bir yılı ülkedeki güvenlik sorunlarını ve ekonomik sıkıntıları aşmakta yetersiz kalmakla suçlanıyor.
Kimileri de Müslüman Kardeşler kökenli olan Mursi’ye İslamcıların siyaset sahnesini tekelleştirmesine izin verdiğini artık rahat bir şekilde terennüm ediyor.
Aslında; 2011’deki halk hareketinden bu yana, zaten kötü durumda olan Mısır ekonomisi, daha da zora sürüklemiş bulunuyor.
Mursi’nin kısa dönem iktidarı boyunca, enflasyon, kamu borcu ve yoksulluğun arttığı işsizliğin de, Mübarek rejimine kıyasla çok daha fazla artarak yüzde 14’e tırmanırken istihdamın yok denecek kadar azaldığı biliniyor.
Economist dergisi, Ocak 2013’ten bu yana, Mısır’ın para birimi yüzde 10 değer kaybetti. Menkul kıymetler borsasında yüzde 10 düşüş gözlendi. Mısır’ın Gayri Safi Yurtiçi Hâsılası’nın (GSYİH) yüzde 12’sini oluşturan turizm gelirleri ve dış yatırım azaldı, döviz rezervleri de küçüldüğünü yazıyor.
Mısır’da, 83 milyonluk nüfusun dörtte birinin, yoksulluk sınırı altında yaşadığına dair dikkatler çekiliyor.
Yakıt sıkıntısı da başlıca sorunlardan biri, olarak gösteriliyor.
Bu durum petrol istasyonları önünde uzun kuyruklar oluşmasına neden oluyor.
Ayrıca elektrik kesintilerinin sürekli hale gelmesi de halkı zora sokuyor.
Öte yandan; her 10 Mısırlıdan birinin istihdam edildiği ve ekonominin turizm sektörünün de ciddi darbeler aldığı öne sürülüyor.
Ülkenin gayrı safi milli hâsılasının yüzde 20’sini turizm oluşturuyor. En az 10 milyon insan ekmeğini turizmden kazanıyor.
Bu arada; Mısır’ın içine düştüğü ekonomik krizden çıkışta bir seçenek olarak gördüğü Uluslararası Para Fonu IMF ile yürüttüğü kredi görüşmeleri de bir sonuca varmıyor.
Mübarek’ten sonraki iktidara, Katar 5 milyar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de birer milyar dolarlık destek sağlamasına rağmen Mursi yönetimi ekonomik durumu düzeltememenin adeta cezasını çekiyor.
Devrik Cumhurbaşkanı’nın 1 yıllık yönetiminin ülkeyi bulunduğu zor durumdan kurtaramadığı gibi, geniş halk tabakalarını yakından ilgilendiren sorunların daha da artması Mısır’ı bu kargaşaya ittiği görüşü, hemen hemen her çevrede kabul ediliyor.
Mursi’nin ekonomiden önce, yıllarca özlemi çekilen “Müslüman Kardeşler” görüşlerini hayata geçirme çabaları, hatalarına eklenince, ülkede bir tedirginlik ve endişe rüzgârının esmesi, bugünlere gelinmesine yol açmış bulunuyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, hem orduyu hem de siyasi gücü bekleyen, ekonomik sorunların yanı sıra “Müslüman Kardeşler”in direnişi Mısır’ı zor günlerin beklediğini gösteriyor.

Yazarın Diğer Yazıları