Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ahmet B. ERCİLASUN
Ahmet B. ERCİLASUN

Millî egemenlik

Millî egemenlik “Türk egemenliği” demektir. Hiç kimse oraya buraya çekmesin, Türk’ün ne demek olduğu Türkçe Sözlük’te yazılıdır. TDK’nın Türkçe Sözlük’ünde Türk maddesi aynen şöyledir:

1. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimse. 2. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan, Türkçenin değişik lehçelerini konuşan soy ve bu soydan olan kimse.

Açıkça görüldüğü gibi Türkiye Türkçesinde Türk kelimesinin dar ve geniş olmak üzere iki anlamı vardır. Hiç kimse “Canım böyle şey olur mu?” demesin. Çok anlamlılık, dil biliminin en önemli konularından biridir ve millet ve dil adlarında da çok anlamlılık vardır.

Türkiye’de “millî egemenlik” denildiği zaman sözlükteki birinci anlam kastedilmektedir ve bu anlam anayasanın 66. maddesinde de ifadesini bulmuştur: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”

O hâlde tekrar söylüyorum, Türkiye’de “millî egemenlik” denildiği zaman bundan “Türk’ün egemenliği” anlaşılır.

Millî Egemenlik Platformu üyeleri, Amasya Tamimi’nin 105. yıl dönümünde Amasya’da “Milletin Azim ve Kararı” adlı toplantıda bir araya geldi ve ikinci bildirisini yayımladı. Bildiri, tıpkı Amasya Tamimi gibi sekiz maddeden oluşmaktadır. Tam metni Millî Düşünce Merkezi sitesinden okuyabilirsiniz. Bazı bölümler şöyle:

1.Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir!

2. Gazi Meclis’te, kürsüden vatan topraklarının bir kısmı ırkçı bölücü unsurların temsilcileri tarafından farklı isimlendirilmektedir…

3. Vatanımız demografik istila projesi ile karşı karşıyadır.

7. Yıllardan beridir Türk kimliğini önemsizleştirmeye çalışan siyasi iktidar, millet yapımıza büyük zarar vermiştir…

8. İktidar bütün bunları düzeltmek için anayasanın kendisine verdiği görevi yerine getirmektense, “yeni anayasa” yapıp yeniden oluşturulan “fiilî durumu hukuki hâle” getirmeye gayret etmektedir…

Bu genelge millî bir feryat, millî bir isyandır. Türkiye her gün biraz daha Türk’ten ve Türklükten uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Üstelik bu iş, ülkeyi yöneten iktidar eliyle yapılmaktadır. Türk milletinin gözünün içine baka baka yapılmaktadır. Adında “milliyetçi” sıfatı bulunan bir partinin ortaklığı ile yapılmaktadır.

Millî egemenliğin bölücü unsurlar ve göç dalgalarıyla ortadan kaldırılmaya çalışılması yetmiyormuş gibi şimdi bir de patrikhane meselesi ortaya çıkmıştır. 15-16 Haziran 2024 tarihinde İsviçre’de yapılan “Ukrayna Barış Konferansı”na Fener Rum patriği de ekümenik sıfatıyla katılmış ve aynı sıfatı kullanarak ortak bildiriyi de imzalamıştır. Patriğin bu sıfatı kullanarak milletler arası toplantılara katılıp belge imzalaması açıkça anayasamıza ve Lozan’a aykırıdır. Üstelik İsviçre’deki belgeye T.C. Dışişleri Bakanı da imza koymuştur.

Fener Rum patriği uzun süredir Lozan’ı çiğneyerek devlet içinde devlet gibi davranmakta ve yetkililer de buna göz yummaktadır. Elbette bu da millî egemenliğimiz için ciddi bir tehdittir. Yine Millî Düşünce Merkezi sitesinde yayımlanan Selçuk Erenerol’un yazısı bu konuda ciddi bir uyarıdır. İlgililerin akıllarını başlarına devşirme zamanı çoktan gelmiştir ve geçmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları