Millî Devrimci, Ülkücü Atatürk...
Yazının başlığı bir kitap adı... “Millî Devrimci, Ülkücü Atatürk” eseri İbrahim Candan’ın bir çalışması. Eseri dikkatle okudum. Gerçekten yoğun emek ürünü. Yazarın, Atatürk’ümüzü tüm cepheleriyle anlatabilme heyecanı kitapta seziliyor. Elbette derya-deniz bir kişiliği, 398 sayfada anlatmak kuşkusuz çok zor. Ama Sayın Candan yine de başarmış. Atatürk eksenli anılarla örülü bu eseri özellikle gençlerimizin okumasını çok isterim.
Şu son 11 yıldır, Atatürk adını anmadan; kasıtlı olarak sadece “Mustafa Kemal” denilmesi, devlet yöneticilerinde çok çirkin bir ’moda’oldu. Ağızlarında sadece Mustafa Kemal var! Şu saygısızlığın boyutuna bakar mısınız? Mustafa Kemal Atatürk, sanki onların mahalle veya askerlik arkadaşı da, onun için sadece ön adıyla anıyorlar! Ama bu konuda onların hesabı büyük... Onlar için, Atatürk adını ağıza almamanın çok büyük bir getirisi var... Sadece ’Mustafa Kemal’demenin, kelepçeli, karanlık beyinlere ’anlamlı bir selam’gönderme olduğunu biliyorlar. Ve yine sadece ‘Mustafa Kemal’ derken, Türk Devleti’ne kılıç çeken hainler topluluğunu da ‘hesaba’ katıyorlar... Sayın Candan’ın kitabındaki ‘Önsöz’de yer alan şu cümle o zavallıları pek güzel anlatıyor: İngiliz edebiyatçı Jonathan Swift şöyle söylüyor: “Dünyaya gerçek bir dâhi geldiğinde, onu şu şekilde tanıyabilirsiniz: Bütün ahmaklar ona karşı ittifak ederler!”
Bu konuda söylenecek çok söz var. Biz konumuza dönelim...
Sayın Candan’ın eseri bilimsel bir çalışma değil. Ama Atatürk konusunda yazılmış çok güzel bir derleme. Her ailenin evinde kesinlikle bulunması gereken bir kitap. Sıkmadan, sıkılmadan rahatça okunabiliyor. Belgesel roman tadında bir eser. Nitekim Yenice Kaymakamı Üsküdarlı Süreyya Bey ile Binbaşı Mustafa Kemal’in kesişen yolları; yaşadıkları olaylar tam bir roman! Ama bundan daha önemlisi, Atatürk’ümüzün 14 Eylül 1931 tarihinde Dolmabahçe Sarayı balkonunda sohbet ederken anlattığı anısı kesinlikle okunmalı. Atatürk bu anısında, genç subayken tanık olduğu bir olayda, Türk’ün nasıl aşağılandığını anlatıyor. 274. sayfadaki “Atatürk ve Bozkurt” bölümünde yer alan bilgiler önemli. Atatürk’ün çalışma masasındaki zil butonunun Bozkurt olması gibi, pek çok fotoğraflı belge yer alıyor.
Kitap, Türk’ün görkemli direnişi Çanakkale savunmasından küçük bir kesit de sunuyor... Fransız Amiral’in kendi oğlu olan Yüzbaşı’yı Boğaz’daki mayınları tespit için göndermesi; Yüzbaşı’nın görev dönüşünde ‘Boğaz’da Türk mayını yok’ diye rapor vermesi. Ama sabaha karşı kahraman Nusret (Nusrat) Mayın Gemisi’nin Boğaz’a mayın döşemesi sonucu İ’tilâf Donanması’nın perişan olması... Ve bunun suçlusunun da Fransız Yüzbaşı olarak görülmesi... Sonuç olarak Boğaz’dan çekildikleri günün ertesinde Amiral babası tarafından -mayınları tespit edemediği gerekçesiyle- gemi direğinde asılarak idam edilmesi, kuşkusuz çok acıklı bir olaydır.
Kitap, Atatürk’ümüzün Türk milliyetçiliğini tanımlayan sözlerine de yer vermiş. Gâzi Paşa’mız, Türk milliyetçiliğinin kesinlikle saldırgan ve diğer milletleri aşağılayan bir anlayış içinde olmadığını, çok güzel bir ifadeyle anlatıyor.
398 sayfalık kitap; 250 kaynak ve 33 araştırma merkezinden yararlanılarak hazırlanmış ve Atatürk kronolojisi’ne de yer verilmiş. Ayrıca kitapta, günümüz toplumunun anlayamayacağı Arapça, Farsça kökenli sözleri açıklayan bir sözlük de yer alıyor.
Yazar Sayın İbrahim Candan’ı ve kitabı yayımlayan Togan Yayınları’nı kutluyorum. Sevgili okuyucularım kitaba, Togan Yayınları’nın 212.542 02 97 numaralı telefonundan ulaşabilirler.
Esen kalın efendim.