Millete söyleyene bak!
ÖTV zammını eleştirenlere “Kalkıp da Porsche kullanacağına gel Fiat kullan ne olacak” diyen Erdoğan ve saltanat içinde yaşayan ailesi de “kemer sıkacak” mı?
Ekonomi dehası ya hayli yaratıcı bir çözüm bulmuş cari açığa:
“Sigarayı içmezsin olur biter. Alkolü biraz daha az tüketirsin olur biter. Kalkıp da Porsche kullanacağına gel Fiat kullan ne olacak Volkswagen kullan ne olacak. Ülkenin cari açık sorunu var. Rahmetli Özal’ın kemer sıkma dediği olay işi sıkı tutmazsak Yunanistan’ın durumuna mı düşelim. Biz eşeği sağlam kazığa bağlayalım.”
Millet ahmak mı
“Ey millet! Biz, siz üzülmeyin, endişelenmeyin, eh biraz da tabii ilk seçimde oylarınızı bizden esirgemeyin diye ekonomik kriz “teğet” geçti demiştik ama, aslında delip geçti ülkemizi. Kasamızda kocaman bir kara delik var şimdi. Hanidir arpacı kumrusu gibi düşünüyoruz; boşa koysak dolmuyor, doluya koysak almıyor. Son çare, “bizi iktidar yapacak kadar “sağlam(!)” olan “milli irade” bu fedakarlıktan kaçmaz” deyip umudumuzu vergilere bağladık... Şu zor günleri hep beraber atlatacağız...” filan dese neyse de... Çıkıp milyonlarca insanın yaşam koçluğuna soyunur gibi ona binme buna bin, onu giyme bunu giy, onu içme bunu iç diyerek aslında bir yaşam tarzı dayatan birine bu millet de dönüp “söyleyene bak” demez mi sanıyor Sayın Erdoğan?
Bu millet kör mü? Sürdükleri saltanatın farkına varamayacak kadar ahmak mı?
Ne demiş atalarımız “balık baştan kokar”. Vatandaşa akıl vereceğine;
Kalkıp da 500 bin liralık (o da zırhsız hali, donanımıyla kaça çıkar varın siz hesaplayın) BMW 760i kullanacağına, gel sen kullan Fiat’ı ne olacak!
Uçak filon da olmayıversin mesela!
ANA, DAP, ATA, GAP ve CMK varken, kalkıp da Mehmet Ali Birand “kese kağıdı diye büzüşmesin” diye bir de Airbus A 300 almayıver; tarifeli uçakla git Amerika’ya!
O yanına bardak gibi dizilen gazeteciler de o kadar çok istiyorsa “gölgen” olmayı; bastırsınlar parayı, alsınlar biletlerini, sen nereye onlar oraya! Hem fena mı; THY de ihya olur, ihya!
“Ayıptır ayıp” valla; kalkıp “milletle milletin temsilcisini” birmiş havası yaratıyorsun. Kim kaybetmiş be bizim Osman Aga bulsun “isli viski”yi! Nursuna Memecan önüne o mükellef sofrayı kurduğunda, “Böyle olmaz Nursuna Hanım, kemerleri sıkın biraz, kalkıp da 7-8 çeşit zeytinyağlı, palamut şiş, sushi, panna cotta, nar peltesi, isli viski sunacağınıza bir tas tarhana koyaydınız ya önümüze... ” dedin mi!
Kalkıp da çocuklarını İstanbul’un en pahalı salonunda evlendirmeseydin; Beyoğlu Evlendirme Dairesi neyinize yetmiyordu ki!
Kızına, hem oğluna 50’şer milyarlık düğünler yapmayıverseydin; Esra’nın düğününe gelenleri de “özel yat”ta ağırlamayıverseydin ne olacak!
Madem “vergi toplamak” bu işin çaresi, söyle oğlun Burak’la gelinin Reyyan’a, ABD’de 261 bin 500 dolarlık ev alıp Obama’nın yarasına merhem süreceklerine gelip Türk ekonomisine el versinler! Ev demişken, illa “biz ayrılamayız, kızlar, oğlanlar, gelinler, damatlar, torunlar hep beraber olacağız” diyorsun madem,
Kısıklı’da dönümlerce arazi içine ailecek milyon dolarlık havuzlu villalar dizeceğinize, TOKİ’nin yaptığı apartmanlardan birini kapatsaydınız ya; devlete hayrınız da dokunurdu!
Sümeyye Erdoğan cip kullanacağına, babası Başbakan olmayan yaşıtları gibi akbil kullansın ne olacak!
Madonna’yla yarışmayıver
Hepinizden geçtik, evin fedakarları annelerdir ya, bir tek Emine Hanım kemer sıkmayı denese...
Denemezse mi?
Valla çanta modasında Paris Hilton’la, mücevherde Madonna’yla yarışmaya devam ederse değil Yunanistan Mozambik bile oluruz bu gidişle!
5-6 bin dolarlık Coco Chanel’lerden, 2 bin liralık Viktor&Rolf’lerden, 14 bin dolarlık Bottega Veneta’lardan vazgeçiversin ne olacak!
10 bin dolarlık alyanslar, üç bin dolarlık elmas serpintili taşlı yüzükler takmayıversin parmağına (damadınızın yönettiği Sabah gazetesinin verdiği fiyatlar onun yalancıyısız!)... Somali’ye giderken taktığı pırlantaların aç çocuklara ne gibi bir faydası olmuştur bilmem ama “pırlantadaki ÖTV muamması” yüzünden, açığı tıkamaya yardımcı olmayacağı ortada!
Totalitarizmin ayak sesleri
Her şey bir yana...
Vergiyle açık kapatmaya çalışan bir Başbakan’ın “Porshe alanların sayısı artsa da, bizim delik çabucacık yamansa” diye bir beklenti içinde olması gerekirken, o, zam yapma gerekçesiyle çelişmek pahasına “almayın, içmeyin, binmeyin...” diyorsa tartışılması gereken başka bir durum var demektir burada!
Hitler Almanyasında olabilir, Mussolini İtalyasında olabilir ama bir “ileri demokrasi” ülkesinde Başbakan’ın zam savunması “Porche’ye binme Fiat’a bin!” biçiminde olmaz, olamaz...
Hoş bir “ileri demokrasi” ülkesinde Başbakan;
“O gazeteleri alma, bunları al!” da diyemezdi.
Çünkü bunlar bireysel tercihlerdir. Çünkü Başbakanların görev tanımında “keyif kahyalığı” yoktur. Çünkü “ileri” olmasına da lüzum yok, demokrasilerde bir Başbakan’ın “bireylerin tercihlerine”, “kişilerin zevklerine” müdahale etmeye, onlara bir yaşam tarzı dayatmaya başladığı gün, aslında totalitarizmin ayak seslerinin duyulduğu gündür!
Var mı itirazı olan!
Peki, test edelim o zaman:
Türkiye’de egemenlik milletin midir yoksa, “tek kişi, tek lider, tek parti” nin midir?
Türkiye’de kolluk kuvvetleri, yargı, siyaset ile yürütülen bir “iktidar terör”ü var mıdır, yok mudur?
Türkiye’de iktidar “medya tekeli” oluşturmuş mudur, oluşturmamış mıdır?
Türkiye’de iktidar bir “silah tekeli” (ki son dönemdeki en ölümcül silahı hukuktur) yaratmış mıdır, yaratmamış mıdır?
Türkiye’de iktidar “Gobbels” vari bir propaganda sistemi kurmuş mudur, kurmamış mıdır?
Türkiye’de “özel hayat”lara girilmiş midir, girilmemiş midir; “özel hayat”ı savunmak suç mudur, değil midir?
Buyrun şimdi siz söyleyin:
Türkiye demokratikleşen bir ülke midir, totaliterleşen bir ülke midir?
Erdoğan gibi “Eşeğini sağlam kazığa bağlayan ülkedir” diyenler mi var yoksa aranızda! Bu saltanatı sırtlayan“eşek” kim peki!
Not: Çoğu zaman demokrasi totalitarizme giden en kestirme yoldur! “Çoğunluğun tiranlığı” böyle oluşturulur!
Başbakanbakan Kızılcahamam’da “Sigara içmezsin olur biter, alkolü az tüketirsin. Porche yerine Fiat’a binersin” dedi. İyi de haberlerde dikkat ettim, Kızılcahamam’a gelen kurmaylarının ne eşleri ne de kendileri mercedesten aşağı kalmıyorlar!
Engin Balım
Kimden çıkacak
Sorum ÖTV zammının (güncelleme) 74 milyonu ilgilendirmediğini öne süren ve “Zenginlerden alıyoruz biz” diyen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a... İyi de o zenginlerin, ürettikleri mala ve hizmete zam yaparak, bu fahiş artışları kimden alacağını hiç düşündünüz mü?
Mustafa Mutlu / Vatan
Az bile söyledi
Biraz daha vakti olsa harcamaları düşürmek hatta sıfıra indirmek için kim bilir daha ne yararlı tavsiyeler sıralardı. Dilerseniz Sayın Başbakan adına onu da biz yapalım... “Fiat şart mı kardeşim? Bugün bir eşeğin fiyatı ne? Fiat’ın 50’de, 100’de biri... Üstelik ne benzin ister ne yağ ne antifiriz. Biraz kül, biraz duman... Pardon, biraz su biraz saman. Yetti de arttı bile. Kalorifersiz evde otursan ya da kaloriferi iptal ettirsen ölür müsün? Atalarımız, dedelerimiz öldü mü?
Askerlik nasıl ki yan gelip yatma yeri değilse... Hanım kardeşlerim kusura bakmasın, ev hanımlığı da öyle. Gece zaten yatıyorsun. Gündüz de yatmayıver artık. Çamaşırını, bulaşığını elde yıka. Bizim annelerimiz, büyük annelerimiz nasıl yıkadıysa sen de öyle yıka. Ya çocukların masrafları? Kolay. Üç çocuktan herhalde en az biri oğlandır. Okulu ne zaman bitiyor? Öğleyin. Bilemedin öğleden biraz sonra... Al bir simit tablası, koy kafasına, simit satsın okul sonraları bir - iki saat. Hem para kazanmanın ne demek olduğunu öğrenir, hem de eve üç - beş kuruş katkısı olur. Daha sayalım mı? Yeter mi? Efendim? Yetmez ama evet mi? Haydi kolay gelsin, yürü anca gidersin!” Melih Aşık / Milliyet
Muhteşem ekonomi
Aynı gemide yaşıyoruz; aklı başında hiç kimse ülkenin krize girmesini istemez. Ancak her şeyi mükemmel göstermek de her şey bir yana ekonomimizin yararına değil.
Hiç unutmam... 2001 krizinden birkaç ay önce dönemin Dünya Bankası başkanı ekonomimiz için şu demeci vermişti: “Muhteşemsiniz!”
Mustafa Balbay / Cumhuriyet