Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Millet olanı biteni görmelidir

“Türkiye bugünü de gördü. Cumhuriyet tarihini darbelerle yaralayan TSK’nın dört yıldızlı bir komutanı ilk kez darbecilik suçundan cezaevine gönderildi” diye Taraf gazetesi manşet atmış. Bu gazetenin baş yazarı Ahmet Altan ise, “Askeri Cumhuriyet” başlıklı bir yazı yazmış. Altan yazısında “Yanlış kurulmuş bir Cumhuriyet yeniden biçimleniyor. Biz Cumhuriyet kurup başına Mustafa Kemal’i getirmedik. Mustafa Kemal’i başa geçirip etrafına bir Cumhuriyet kurduk” diyor.
Gazete ana manşetinde ise TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in şu sözleri var: “Özerklik kararı Meclis’in işidir” . Bilindiği gibi Diyarbakır’da Büyükşehir dahil BDP’li belediyeler “İkili hukuka geçiyoruz” adı altında yerele yetki devrini öngören ikili hukuk düzenine 15 Hazirandan itibaren fiilen geçeceklerini açıklamışlardı. Bunun üzerine TBMM Başkanı M. Ali Şahin, Diyarbakır’daki fiili özerklik hazırlığına karşı çıkarak, “Bu konuda adım atılacaksa, bu adımı atacak organ TBMM’dir” demiş.
AKP iktidarının ve başındaki zatın Türkiye’yi getirdiği yer işte burasıdır. Bu iktidar, Ankara’nın iradesi yerine İmralı’daki terörist başının iradesini esas alan bir Güneydoğu yaratmıştır. AKP iktidarı açıkça İmralı’daki terörist başını muhatap almıştır. Terörist başının PKK’yı dolaylı olarak yönetmesine izin vermiştir. İmralı’dan talimatların Kandil’e ulaşmasını sağlamış, BDP’yi yönetmesinde bir sakınca görmemiştir. Bu sayede AKP iktidarı Habur’dan giren teröristi, hükümete küfür eden Belediye Başkanını, emniyet müdürünü tokatlayan BDP milletvekilini, iki Başbakan isteyen eski bir eş başkanı da görmüştür.
AKP bugün ülkeyi uçurumun ve bölünmenin kenarına getirmiş bulunmaktadır. Kandil’deki teröristler ve sivil uzantıları dişlerini geçirecekleri türden bir iktidar bulmanın morali içinde ve sürekli biçimde hedef büyütmektedir. Ufak tefek tavizlerle yetinmeyeceklerini davranışlarıyla ortaya koymuş bulunmaktadırlar.
İmralı’daki terörist başı, iktidara “görüşmelerden çekilirim”, “eylemsizlik kararını sonlandırırım” tehdidinde bulunuyor. İktidar, bu tehditleri büyük bir sessizlik içinde karşılıyor. Terörün patronları, yalnız Güneydoğu’yu ve medyayı değil Türkiye’nin siyasetini de rehin almış durumdalar.
TBMM’nin Başkanı, açık, net ve doğrudan “özerklik” taleplerine karşı bir duruş içine giremiyor. Özerkliğin yalnızca konuşulma yerini yanlış buluyor, ancak bu konuda itirazlarını dile getirebiliyor. Yenilenmiş CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu ise bir adım daha ileri giderek özerkliği bizzat kendisi talep ediyor. Sonra da özerkliği yerel yönetimlere yönelik yetki devriyle ilişkilendirerek açıklıyor. Kılıçdaroğlu, KCK ile ilgili tutuklamaları da eleştiriyor. KCK’nın Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı örgütlenmesine paralel bir Kürt Devleti yapılanması olduğunu bilerek bunu yapıyor. İlginç değil midir?
Bugün Türkiye Cumhuriyet Devleti, Kandildeki hainlerin saldırılarından daha çok dahildekilerin gaflet ve sorumsuzluklarının tehdidi altındadır. Güneydoğu için fiilen bağımsız, kağıt üzerinde Ankara’ya bağlı bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gibi sözde demokratik bir talebin arkasına saklanarak yapılmaya çalışılıyor. Mevcut şartlarda bağımsız Kürt devletine giden yolun, öncelikle “sınırlara dokunmadan millet inşa etmek” , ardından da zamanı gelince gereğini yapmak esası üzerine oturtulan bir strateji izleniyor.
Türkiye Cumhuriyeti’ni yanlış cumhuriyet, TSK’yı “suç örgütü” olarak niteleyenlerin amacı bellidir. Türkiye Cumhuriyeti, Orta Doğu ile birlikte yasal, yapısal ve siyasal olarak ABD’nin küresel projelerine uygun bir biçimde yeniden yapılandırılmaya çalışılıyor. Herkes bunu görmeli ve gereğini de yapmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları