MHP’yi eleştirirken zıvanadan çıkmak!
Anayasa değişikliğine “evet” ya da “hayır” diyenler, aslında bir siyasi partiye oy vermiş olmadılar. Halk önüne getirilen anayasa değişikliği metnini %58 gibi bir rakamla onaylamıştır. Bu sonuçların elbette siyasi anlamları vardır. Ancak halkın “evet” ya da “hayır”ına zorlama anlamlar yüklemek çok da doğru değildir
Referandum sonuçlarını MHP aleyhinde bir platforma dönüştürme gayretleri ibretle irdelenecek bir husustur. Bazı gazeteci, siyasetçi ve yorumcuların MHP söz konusu olunca hırçın, saldırgan, suçlayıcı ve önyargılı bir üslupla konuşmaları birçok şeyi özetler niteliktedir. Bu bir projedir: Bu projeye göre iki partiden (AKP ve CHP) oluşacak bir meclis, açılım politikalarını ve yeni anayasayı kabul ettirmenin en kolay yolu olacaktır. AKP ve CHP’nin bugünkü liderlerinin “Genel Af” dahil Güneydoğuyla ilgili görüşleri arasında büyük bir paralellik vardır. Bu nedenle MHP’nin parlamento dışı kalması ya da etkisiz bir elemana dönüştürülmesi -sözüm ona- sorunun çözümünde hayati önem taşımaktadır.
Baykal’ı CD ile vuranlar MHP’yi göz yaşı siyaseti, İnegöl/Dörtyol provokasyonu, “Eski ve yeni Ülkücü” ayrımı ve kriminal vakalarla ilişkilendirerek bitirmeye çalışmaktadırlar. MHP’ye yönelik olarak gerçekleştirilen bu psikolojik operasyon, en zayıf olarak görülen halkadan yola çıkılarak uygulamaya konulmuştur. “Eski ve yeni” ayrımı, AKP’ye iltica edenlerin ithamları, yorgun, kırgın ve durgunların MHP aleyhine aktif hale getirilmesi psikolojik hareketin görünen yansımalarıdır. Ülkücüyü ülkücüyle karşı karşıya getirmek girişimidir.
Bilderberg müdavimcisinin yorumu!
Bu operasyonun faillerinden birisi de eski Bilderberg aleyhtarı yeni Bilderberg müdavimi olan zattır. Bu zat, MHP’nin “yanlış tezi yanlış insanlara” savundurduğunu söyleyerek bunun referandum sonuçlarını etkilediği imasında bulunmuştur. Ona göre “12 Eylül’ün mağduru ‘Ülkücü’kesimin hassasiyetlerini çiğneme pahasına anayasa değişikliklerine neden ‘Hayır’denildiğini, MHP adına konuşanlar, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’(BOP) ile başlayıp Türkiye’nin ABD yörüngesinde parçalanma sürecine girdiğiyle sonlandırdıkları bir ‘gerekçe’ ile açıklıyor” .
Bilderbergçi zat durumun böyle olmadığını, aksine “BOP’un Türkiye’nin tavrı yüzünden çöktüğünü” söylüyor. MHP sözcüleri “Ak Parti politikalarının ABD’nin bölgeye yönelik dizayn rüyalarını boşa çıkarttığını görmezden geldiğini” de ileri sürüyor. Bu zat, BOP’un eş başkanı olduğunu övünerek ifade eden AKP lideri Tayyip Erdoğan’a rağmen bunları söyleyebiliyor. Söylediklerinin dahası var: “Şu gerçeği bile anlayamıyor sonuca kızanlar: ABD’nin BOP projesi çöpe atılmışsa, bu, baraja takıldığı için MHP temsilcilerinin içinde yer almadığı TBMM’nin 1 Mart (2003) tezkeresinin reddedilmesi sayesindedir”.
Yanlış bir bilgi, yönlendirme amacıyla ancak böyle kullanılabilir. Bilgi yanlıştır. Çünkü Büyük Ortadoğu ilk olarak 2004 yılındaki G-8 zirvesinde ortaya atılmış bir projedir. 2004 yılında ortaya atılmış olan bir proje nasıl oluyor da 2003 yılındaki 1 Mart Tezkeresinin reddiyle çöpe atılmış oluyor. Sonra ABD’nin Ortadoğu, ya da küresel projelerinin bir anda ortaya atılan ve bir takım engellerle karşılaşınca da “çöpe atılan” projeler olduğunu bu gazeteciler nereden çıkarıyor? Küresel herhangi bir gücün bölgesel ya da küresel hedeflerinin mevsimsel olduğu mu sanılıyor? BOP’un ismi değiştirilerek aynı hedefleri gerçekleştirmek üzere başka projelerle aynen sürdürüldüğü nasıl görmezlikten geliniyor? Obama’nın TBMM’deki konuşmasında ifade ettiği hususlarla Ermenistan ile imzalanan protokoller, “Kürt Açılımı”, Patrikhane’nin talepleriyle ilgili gelişmeler, Akdamar ve Sumela’nın bir günlüğüne de olsa ibadete açılması arasındaki ilişkiyi görmemek nasıl mümkün olabiliyor?
Elbette bu zatlar da ABD’nin bölgeyi dizayn etme projesinden haberdarlar. Ancak onlar da o küresel projeye inanıyorlar. MHP’nin bu projeye karşı olan tavrı onları çıldırtmaya yetiyor. MHP’yi eleştirirken zıvanadan çıkmalarının nedeni de budur.