MHP'yi bırak DTP'ye bak
Görevleri gereği açılımın figüranlığını yapanlar, demokrasi adına İzmir’deki olayları tasvip etmediğini beyan ediyor. DTP konvoyundakilerin ağır tahriklerine rağmen tepki göstermenin gerilime sebep olacağını, açılımı baltalayacağını söyleyenler, konvoydaki araçlardan birinin kasıtlı olarak insanlarını üzerine sürülerek yaralanmalarına sebep olduğunu bilmem televizyondan görebildiler mi?
Demokrasi havariliğine savunanlar ısrarla konvoya tepki gösterenlerin gözaltına alınmamalarına ve tutuklanmayışına tepki gösteriyor, dahası polisi önlem almayarak olayların gelişimine sebebiyet vermekle suçluyor. Utanmasalar arabayı kalabalığa sürerek 4 kişiyi yaralayan 37 yaşındaki İ.D’nin mahkeme tarafından tutuklanmasına da karşı çıkacaklar. Yarın öbür gün trafik terörü estiren İ.D’nin serbest bırakılması için kampanya da düzenleyebilirler.
İzmir’de cereyan eden olayın geliyorum dediğini günlük yazılarında aylardır dile getiren Yılmaz Özdil’i yeniden okuyalım. Gerçek İzmirli olan Yılmaz Özdil’i keşke Doğan Grubunun tüm mensupları, okuyup özümsemiş olsa.
Emin Çölaşan ve Bekir Coşkun’dan sonra kan kaybeden Hürriyet’i bana göre yalnız başına omuzlayan Yılmaz Özdil’den sonra Habertürk’e renk veren Osman Gençer’in de okunmasını tavsiye ediyorum. “İzmir’de DTP konvoyuna Kürtler de taş attı mı” başlıklı yazıyı kaleme alan Gençer’in Kürt yakınından aldığı bilgiler tüyler ürpertici.
“Yüzlerce otomobil PKK bayraklarıyla süslenmiş, Apo’nun posterleri açılmış... Ön sıralara PKK kıyafetli çocuklar yerleştirilmiş... Hepsi insanların gözüne doğru parmaklarını uzatmışlar zafer işareti yapıyorlar... Sanki Kandil Dağı’ndan, Mahmur Kampı’ndan Türkiye’ye giriş yapıyorlar... Kaldırımda sakin sakin yürüyenlere laf atıyorlar, Biji Apo diye bağırıyorlar... Yetmiyor gözümüzün içine PKK bayrakları sokuyorlar... Yetmiyor bölücü sloganlarla tepemize biniyorlar...”
Osman Gençer, “İzmir’de organize olmuş sivil bir faşist saldırıyla baş başa kaldık” diyen Ahmet Türk’e “Acaba Irkçı Faşizm’i kim kime uyguluyor? Kışkırtıcılar kim? İzmir halkı mı, yoksa güzergahı değiştirip, şehrin içine dalarak vatandaşa sataşan konvoydakiler mi? Bu davranışlarınızın sonunu nereye vardırmak istiyorsunuz? Yoksa kardeş kavgası çıkarmak aslında işinize mi geliyor?” diye soruyor. Ardından Kürt kökenli arkadaşının, “Neredeyse biz de yumurta filan atacaktık, kendimizi zor tuttuk. Bizim terör temsilcileri ile işimiz yok. Onlar bizi temsil etmiyor!” sözlerine yer veriyor.
Yazının can alıcı bölümü ise en sonundaki müthiş tespit: “Bu tahrik İzmir’de değil de başka bir şehirde yaşansaydı büyük facia olurdu. Bunu da İzmir hakkında atıp tutan herkes bilsin.”
Gelelim son günlerin Dersim krizine. CHP’yi karıştırma amaçlı operasyon Baykal duvarından döndü. Deniz Baykal’ın bu konudaki kararlı tutumuna şapka çıkarırım. Deniz Baykal’ı Atatürk’ün kurduğu CHP’yi, Atatürk çizgisine yeniden getirdiği için kutluyorum. Dersim olayları ile ilgili bu günlerde önüne gelen ahkâm kesiyor. Babasının Dersim’li olduğunu yıllar sonra öğrenen Yavuz Semerci’nin tarihi iki yazısını tavsiye ederken, gereğini düşünüp, düşündüren sevgili Arslan Bulut’un tespitlerinin tarihe not düştüğünü ifade etmekte fayda görüyorum.
Son olarak Libya’dan dönmek üzere olan Başbakan Erdoğan’ın MHP’yi hedef alacağına kendisine, “Kafayı yemiş” hakaretinde bulunan DTP’ye bakmasını tavsiye ediyorum.