Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

MHP'de fetret devri sürüyor

4 Nisan 1997 günü Alparslan Türkeş'in ani ölümü ile ülkücü hareketin "fetret devri" yaşayacağına dair "Milliyetçi Kadro"da yazdığım yazı arşivde ancak fetret döneminin bu tadar uzun süreceğini tahmin edememiştim. MHP'nin Kırşehir milletvekili adayı Mustafa Erkal geçtiğimiz gün fetret döneminin sürdüğüne dikkat çekerek camianın bilmediklerinin bir bölümünü kaleme alarak kamuoyu ile paylaştı. Erkal, sıradan bir isim değil. Tunceli Valiliği yaptı. Devletin derinliklerindeki hadiselere hâkimdir. Devlet Bahçeli'nin Tunceli iline yaptığı ziyareti bizzat o organize etti. 2011'de ve 7 Haziran 2015'de MHP vekil adayıydı. Yıllardır MHP'nin başarısı için emek veriyor. Düşüncelerini paylaşıp daha sonra yorumlayacağız...

* * *

2000 yılından itibaren Devlet Bahçeli yönetimindeki dönemler MHP için tam bir 'Fetret Dönemi'dir. 2000 yılı kongresine gidilirken, Başbuğ Alparslan Türkeş döneminde partiye üye kaydı yapılan 850 bin kişinin kayıtları sıfırlanarak yeniden üye kaydı yapıldı ve aradan geçen 15 yılda partinin üye sayısı bu rakamın yarısı kadar olmadı, olmasına izin verilmedi.

2000 kongresinin en ilginci, partiye bir hafta önce kaydı yapılan emekli Tuğgeneral Nur Safa Pandar'ın partinin Genel Sekreterliğine getirilmesi oldu.

Devlet Bahçeli'ye, uzun yıllar boyunca, kimlerin genel sekreter, kimlerin parti üst yönetiminde görev alacakları, kimlerin milletvekili olması veya olmaması gerektiğinin ne ölçüde fısıldandığını mevcut ve geçmiş tabloya baktığımızda tahmin etmek zor değil. Detayını bilmesek de, bildiğimiz, özellikle 70'li yıllarda ve Başbuğ Alparslan Türkeş döneminde inisiyatif almış, davanın çilesini çekmiş, ülküsünden asla taviz vermemiş, yalakalık yapmamış olanların asla partide yetkili bir konuma getirilmediğidir.

Her seçimde partinin çıkarabileceği tahmini milletvekili sayısına göre ilk sıralar belli ve genelde geçmişte hiç çile çekmemiş, partiyle ve ülkücü camiayla ilgisi olmayan derleme toplama bazı tiplere tahsis edilmiş alt sıralar seçilemeyecek olan ülkücülerle takviye edilip doldurulmuştur.

Aradan geçen zaman ve yapılan seçimlerde MHP bir arpa boyu yol almadı ve Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP, hiçbir zaman iktidar olmayı hedeflemedi. Kendisine yüklenen misyon, verilen rol neyse, onu başarıyla oynadı. 1 Kasım seçimlerinden sonra yeniden seçilen AKP milletvekillerinin Devlet Bahçeli'ye istihzalı teşekkürleri aslında gerçeğin ifadesiydi.

7 Haziran seçimleri yıllardır iktidarını tek başına sürdüren AKP için bir kırılma gerileme döneminin başlangıcıydı. Seçim sonuçlarına göre çeşitli hükümet formülleri hayat bulabilir, yeniden seçime fırsat verilmezdi.

Hezimet ve pişkinlik

Seçimin yenilenmesini isteyen Cumhurbaşkanı ve AKP yöneticileri iken Sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin ilk gün seçimse seçim açıklamasına mal bulmuş mağribi gibi sarılan malum ekip yeniden seçimle tek başına iktidarını sağlamış oldu.

Devlet Bahçeli ve MHP, ekip olarak hayırlarının doğruluğunu topluma anlatamadı. En son söylenmesi gereken seçimse seçim sözünü ilk gün söyleyerek altında kaldı.

Sonuçta, 5 ay önce 80 milletvekili çıkarmış bir parti 5 ay sonra vekillerinin yarısını kaybederek ancak 40 milletvekili çıkarabildi.

Gerekçesi, bahanesi ne olursa olsun böylesine bir hezimete uğramış ekibin yapacağı ilk iş istifa etmektir. Veya acilen olağanüstü kongreye giderek güven tazelemek ve partisinin yerli yersiz tartışmalarla daha fazla yıpranmasını önlemektir.

Ülkücü iradeye güvendiğini, kendisini ülkücü iradenin getirdiğini ve ancak ülkücü iradenin götüreceğini söyleyen Sayın Genel Başkanın, Olağan Genel Kongrenin 18 Mart 2018'de yapılacağını ve muhalif olanların yeterli imzayı toplasa bile olağanüstü kongreye gitmemek için kanuni bütün haklarını kullanacağını söylemesi söylediklerinde asla samimi olmadığını göstermektedir.

Genel Başkan ve Genel Başkanın etrafında yer tutarak var olabilmiş sekiz on kişinin dışında büyük çoğunluğun ortak kanaati şu andaki parti yönetimiyle girilecek bir seçimin hezimetle biteceği, Devlet Bahçeli ve ekibini Ülkücü Hareketin taşımak gibi bir mecburiyeti olmadığı gibi taşımaması gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk Milletinin Yegane Güvencesi Ülkücü Hareketin iç çekişmelerle zaman kaybetmeden bütün Ülkücülerin güven ve saygı duyacağı bir üst yönetim oluşturmak için kendisine yakışan olgunlukla iradesini ortaya koyması ve Milliyetçi Hareketi FETRET döneminden gelişme ve iktidar dönemlerine taşıyacak geçmişte ve bu gün ideolojisinden kopmamış, göbek bağı olmayan, Dünyayı, Ülkemizi ve Türk Milletini iyi okuyan, Türk İslam Senteziyle yoğrulmuş yeni bir genel başkanın etrafında saf tutmak olmalı, ak saçlılarımız kendi adlarına hiçbir beklentiye girmeden üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları