MHP kayyuma teslim edilebilir
Güreşte minderden kaçmak diye bir deyim vardır. Güreşmek ve yenmek için mindere çıkan adamın minderden kaçması yenileceğini bildiği için vakit çalma gayretidir. Ama hakem önce sözlü uyarır, daha sonra da ihtar puanı verir. Kaçmaya devam ederse de diskalifiye eder. Yani kaçak güreşçiyi mağlup sayarak rakibinin elini havaya kaldırır ve maçı bitirir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kendisini seçen ancak parti kötü yönetildiği için şimdi olağanüstü kongre talep eden delegeyi şimdi nedense hain ilan ediyor. Hukukun gereğini yapmayarak kaçak güreşçi durumuna düşüyor. “İşine gelince hukuk gelmeyince guguk” diye işte buna derler.
2005 yılında da “Eksik imzaları ben tamamlarım” diye önce meydan okumuş, imzaları görünce kongreyi kaybedeceğini anlayıp sözünden dönmüştü. İmza kampanyası başladığı günlerde ilk önce, “hukukun gereği yerine getirilir” açıklaması yapan Bahçeli’nin imzaları geri çektirme ve istifaya zorlama gibi ucuz numaralar delegeye sökmemiştir. Yasanın emrini yerine getirmeyişinin nedeni, koltuğun altından kaydığını görmesi olarak da nitelendirilebilir.
Neymiş efendim il ve ilçe kongreleri başlamış. Varsın başlasın hatta bitsin: Bundan kimsenin gocunduğu yok. İşine gelmeyince “Karanlık odaklar” diye hayali düşmanlar icat eden Bahçeli, söz konusu odakları açıkça söylemelidir.
Partisinin delegelerinin yasal talebini “Nafile talep ve oyunların MHP’de cevap bulması mümkün olmayacaktır” sözleriyle resmen “Ben hukuk tanımıyorum. Koltuğuma göz dikenlere izin vermeyeceğim” demektir. Dahası “İmza veren delegeleri tanımıyorum. Bu parti benim babamın malı” demektir.
Peki Bahçeli kongre talebini reddedince bu işin üstüne yatacağını mı zannediyor. Eğer öyleyse fena halde yanılıyor. Bu defa ucuz kurtulamayacak. Çünkü yasa müracaat tarihinden itibaren delegelere mahkemeye başvurma hakkı da tanıyor.
Olağanüstü kongre talep eden delegeler noterden imza ile beraber avukatlara vekalet de verdi. Yani “Talebimiz yerine getirilmezse dava açarak hakkımızı koruyun” dedi. MHP Genel merkezi’ne verilen imzalar şimdi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletilerek yasaya göre “MHP Genel Merkezi”ne olağanüstü kongreyi toplayın emri tebliğ edilecek ve bir de uyarı cezası verilecek. Bahçeli ve yönetimi yasanın bu emrini de yerine getirmezse avukatlar bir dilekçe ile Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvuracak. Mahkeme yasal olarak kongre tarihinin ilan edilmesini isteyecek. Partiden herhangi bir cevap gelmemesi ya da savunma yeterli görünmez ise derhal “Kayyum” atanarak parti yönetiminin yetkileri kayyuma devredilecek. Mahkeme’nin tayin ettiği kayyum ise partiyi kongreye çağırıp seçim sonucuna kadar partinin yönetimini de üstlenmiş olacaktır... Yani kaçış yolları tıkanmıştır.
2005’teki imza girişiminde Bahçeli’nin sık sık “Bunlar partimizi kayyuma teslim etmek istiyorlar” diye sızlanmasının sebebi şimdi daha iyi anlaşılmıştır. O zaman mahkemeye başvurmayan delege şimdi çok önceden önlemini alıp avukatlara vekalet vererek “Gerekirse kayyum atansın” kararlılığı içindedir. Kaldı ki kayyum kötü bir şey değildir. Kayyum güvenilir, hukukun gereğini yerine getirmekle görevli adil
kişidir.
Türkiye’de lider sultası haline dönüşen mevcut siyasi partilerin başına keşke birer kayyum atansa da parti içi demokrasi gerçekleşmiş olsa, partilerine gönül veren insanlar rahatlasa.
Minderden kaçan Bahçeli’ye delegenin verdiği ihtar önümüzdeki günlerde mahkemenin diskalifiye cezasına dönüşürse hiç şaşırmayalım. İzleyip göreceğiz.
Dip not: Kayyum dışarıdan atanan kişiler değildir. MHP’de kayyum söz konusu olduğunda parti delegeleri arasından üç kişi belirlenerek kayyum heyeti oluşturulacaktır. Dolayısıyla
partinin içinden atanacak kayyum heyeti yönetecektir.