Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Metan gazı birikiyor...

Onyedi yıl önce Erdal İnönü’nün liderliğindeki SHP ile ittifak yapan malum parti TBMM’ye girmiş ve yemin töreni sırasında Leyla Zana, milletvekili yeminini Kürtçe konuşarak tamamlamaya kalkmıştı. Allah rahmet eylesin Elazığ bölgesinde “Şıh” olarak bilinen Ali Rıza Septioğlu Zana’yı fena halde azarlayıp, yeminini tekrarlatmıştı.
O günlerde doğan çocuklar bugün onsekiz yaşında. O günlerde terörle mücadeleden bu yana binlerce şehit verildi. Leyla Zana ve bazı arkadaşları terör örgütüne üye olmak, propagandasını yapmak, bebek katili Öcalan’dan talimat almak suçlarından dokunulmazlıkları kaldırılmış, tutuklanarak cezaevlerine girmişlerdi. Yine malum partinin bazı yönetici ve belediye başkanları anayasanın ilgili maddelerini ihlal etmek suçlarından mahkemelerce cezalandırılmıştı.
Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Birkaç ay önce Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, “dilimizi tanımak yetmez, topraklarımızı da istiyoruz” diye meydan okumasından sonra, PKK’nın siyasi uzantısı DTP’nin sözde güvercin kanadından olan Ahmet Türk’ten böylesi bir davranışı beklemeyenler bir defa daha yanıldı. Medyadaki liberal liboşların barışçı güvercin olarak tanımladıkları Ahmet Türk, İmralı’dan “Siz marka elbiseler giyesiniz diye mi ben hücrede yatıyorum” fırçasını yedikten sonra korkudan eline verilen yazılı metinleri kürsüden titreyerek okuyordu.
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da gerçekleştirdiği mitingden sonra fena halde telaşlanan örgüt, inisiyatifi kaybetmek üzere olduğunu görüp riski göze alarak siyasi bir manevra yapma zorunluluğuna girişmiştir. Nitekim “Zamanlama erken olmuş olabilir” itirafından bunun çok önceden planlandığı halde, öne çekmek zorunda kaldığını itiraf etmiştir.
Her ne kadar Köksal Toptan’ın inisiyatifi ile Meclis TV anında müdahale ile yayını durdurmuş olsa da, TBMM’nin çatısı altında yapılan bu eylem tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Eski tüfek komünistlerle, dinci liberallerin “Ne olmuş ki... gayet normal” mealindeki köşe zırvalarını okuyunca
tansiyonum arttı.
Yarın, öbürgün Gürcüce, Arapça, Boşnakça, Arnavutça, Lazca yapılabilmesi muhtemel konuşmalarda o güruhun deyimi ile “kanıksanacak” öğle mi?
Devletin eliyle, vatandaşın elektrik faturalarından kesilen paralarla kurulan “TRT Şeş” i yayına sokup, seçimlere yönelik propaganda yapan AKP hükümeti bakalım bu kaosun faturasını nasıl ödeyecek.
Avrasya Televizyonu’nda, Gereği Düşünüldü programında Arslan Bulut ile konuyu değerlendirirken geçtiğimiz ay malum davadan gözaltına alınan Erhan Göksel’in sözlerini hatırlattım. Erhan Göksel ifade verdiği hâkime hüngür hüngür ağlayarak: “Ben nisan ayında Türkiyemizin başına gelecek olaylara dikkat çekmeye çalıştım. Seçimlerden sonra bölge belediye başkanları bazı milletvekilleriyle beraber, Barzani’nin desteği ile Birleşmiş Milletlere müracaat edecekler. ABD ve AB’nin desteğini alarak BM’den barış gücü askeri talep edecekler. Ve ne yazık ki Türkiye aleyhinde kararlar çıkartacaklar. Bunlara dikkat çekmek, ülkemin bölünmesini engellemek için konuşuyorum. Bunun için araştırma yapıp, yazıyorum. Ama bana çete suçundan gözaltına alınmak reva görüldü. Artık bu işleri bırakıyorum. Evimde sessiz-sedasız oturacağım” demişti...
Malum davada bildiğiniz gibi özel telefon konuşmaları ile hayali çete ilişkileri basına itina ile servis yapılırken kimse Göksel’in bu sözlerini yayımlamamıştı. Ardından önce ılımlı İslam, dinlerarası dialog, hoşgörü, demokrasi, insan hakları, sivil anayasa gibi süslü laflarla toplanan Abant Platformu, Barzani’nin kucağında Yeni Osmanlıcılık söylemi ile Irak’ın kuzeyi ile Türkiye’nin işbirliğinden dem vurmaya başladılar.
Kısacası okyanusun ötesinde çok önceden kurgulanan plan Türkiye’de uygulamaya konuyor. Ama seçim telaşındaki AKP hükümeti bütün bunları halının altına süpürüyor. Oysa ortalığı fena halde koku sarmıştır. Süpürülen, çürüyen tehlikeli mikrop fena halde yayılıyor. Çöplüklerdeki metan gazı birikmesinin korkunç patlaması gibi bir felaket bekliyor bizi.
Her şeye rağmen bütün bu hesaplara karşı Türk Milleti son sözünü henüz söylememiştir. Millet uykuda değildir. Gelişmeleri endişe ile seyretmektedir. Tavrını da mutlaka koyacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları