''Mansur Yavaş lobisi''nin gizli faaliyetleri(!)

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi''nin, "hâlâ" bir "ortak cumhurbaşkanı adayı belirleyememiş" olmalarının en önemli sebebi "İYİ Parti''nin bozgunculuğu"ymuş.

Bunlar hep "Meral Akşener''in burnuna halka takıp güdebileceği bir aday" çok pardon "iç güveyi" istemesinden kaynaklanıyormuş.

Bu ne "görgüsüzlük"müş…

"Kabalık"mış…

Düne kadar seçime girebilmek için CHP''den milletvekili dilenirken şimdi utanmadan bir de "pazarlık" yapmaya kalkıyormuş.

"Nankörlük"müş, en hafif tabiriyle "vefasızlık", "hatır bilmezlik"miş…

Hele bir de "Mansur Yavaş lobisi" varmış ki İYİ Parti''de; yılanın başıgiller familyasındanmış…

Masayı dağıtacaklarmış…

Millet hepsini not edecekmiş…

Tarih hiçbirini affetmeyecekmiş…

*

Böyle, her biri asla kaba olmayan, görgü, zarafet, nezaket, hatırşinaslık, hakkaniyet timsali ifadelerle dolu son iki gündür medyamız.

Demokrasi tam da böyle bir şeydir çünkü; hiç kimsenin senden farklı düşünmesine, düşündüğünü ifade etmesine tahammül etmeme, dayatma, biat ve aklın akıldan üstün olabileceği ihtimalini görmezden gelme rejimi!

Ensesine vurup da lokmasını alamadığın kim olursa; doğal günah keçisi!

*

Bu kadar yoğun, kesin, emin, net ve milim geri adımı söz konusu olmayan, ısrarlı da bir "ortak dil" oluşunca, ister istemez septikleşiyor insan;

Acaba mı?

*

Kuşkunun esiri olmak hastalıklı bir hâl hatta bizatihi hastalık hâlidir.

Netlik ise şifa…

Dolayısıyla, dün, 6 liderin yuvarlak masada oturduğu saatler boyunca, ben de kendi köşeli masamda oturup, İYİ Parti''nin iddia olunan "lobi faaliyetleri"ni inceledim. Ki, bu, belli ki kasıtlı olarak bulanıklaştırılan "yol"da görüş mesafemiz netleşsin.

Bu arada "lobi"nin ele başlarını söylememe gerek yok herhalde, adları evvelce ifşa olmuştu;

"Koray Aydın, Buğra Kavuncu ve Yavuz Ağıralioğlu"!

*

Misal Koray Aydın, 7 Aralık 2021 günü, Kemal Kılıçdaroğlu''nun adaylığı konusunda demiş ki;

"Kendisinden talip olduğunu duymadım ama bizim bir ilkemiz var. Diyoruz ki bu konuda herkes idealist davranmalı… Millet İttifakı''nın varlığı seçimi ilk turda kazanabilecek genişlikte, o bakımdan en uygun adayın istişarelerle belirlenerek ortaya konulması Türkiye''ye yapılabilecek en iyi iyilik…"

Görüyor musunuz yaptığı kabalığı!

Salla başı, kap makamı; "istişare" de neymiş!

*

Gelelim Buğra Kavuncu''ya…

O da yememiş, içmemiş, "Anlat İstanbul" diye 32 ilçede, sokak sokak yürüttükleri "halkı dinleme" sürecinin sonunda ortaya çıkan "durumu" bildirmiş:

- Bizim sahada Şubat ayından beri en çok duyduğumuz isim Mansur Başkan. Mansur Yavaş ile ilgili bir ağırlık var.

Ay ne ayıp şey!

Kulaklarını tıkasaydı ya; mazeret şimdi bu!

*

Ya Yavuz Ağıralioğlu''na ne demeli…

"Hep sessizlik olacak" haberi yoksa demek; konuşmuş da konuşmuş:

-Kazanabilir de Sayın Kılıçdaroğlu ama klasik AKP-MHP seçmeni gönülsüzdür oy vermede…

-Bu nezaketsizlik olsun diye söylemek istediğim bir şey değil ama Kemal Bey, İstanbul''da aday oldu alamadı ama Kemal Bey İstanbul''u aldırdı. İstanbul ve Ankara''yı alırken bir istişare zemini oluşturduğumuz için bu zeminde AK Parti ve MHP seçmeninin kalbine yürüyebilecek imkanlar bulabildik…

-Sağ seçmenin oy isteksizliğini mevzu ediyorum ben…

Bu "istişare" ne ise; gizli bir siyasi darbe/kumpas/tezgah şifresi filan zahir; baksanıza hep dillerinde!

*

Hele bir de Cihan Paçacı var ki…

Yıktı perdeyi, eyledi viran…

Serde bunca yılın devlet aklı, siyaset tecrübesi varken, hiç tutup da, "Sokakta Kemal Bey''e itiraz görüyoruz, ''dürüst değil mi?'' diye soruyoruz, ''dürüst'' diyorlar. ''Devlet tecrübesi yok mu?'' diyoruz ''var'' diyorlar. ''E o zaman?'' ''Ama olmaz…'' Sokaktaki bu itirazı İYİ Parti olarak görmezden gelemeyiz" denir mi?

Geleceksiniz arkadaş…

Sokak isterse yansın, yıkılsın; görmeyeceksiniz…

Çünkü neden?

Gözü kör olasıca demokrasi; bizimkisi!

*

Bakın Bülent Kuşoğlu Bey''e…

Züccaciye dükkanına giren fil gibi, "…Kılıçdaroğlu''nun adaylığının masada reddedilmesi Türkiye için ne anlama gelir, bunun iyi değerlendirilmesi lazım. Çalışkan, dürüst, birikimli bir devlet adamı. Buna rağmen olmazsa, Alevi olduğu için reddedildi algısı yerleşecek. Bunu toplum da demokrasi de hazmedemez. Bu durumda karşı çıkarlarsa masa dağılır" dedi, bitti.

Ne bir düzeltme…

Ne özür…

Çünkü tam da bu Türkiye''nin son 20 yıldaki yerleşik demokrasi terbiyesi.

"-malı", "-meli"; bütün "tercih", "seçim" özneleri "vacip" hale getirildi.

*

Bütün bu ahval ve şerait içinde…

Mesela, "Masayı dağıtma" cümlesi ilk olarak CHP''li bir yönetici tarafından telaffuz edilmişken…

Mesela, Cihan Paçacı, İYİ Parti''de Kemal Bey''in adaylığına belki de en sıcak isimken, yüzüp yüzüp de kuyruğuna gelinen bir sürecin sonunda bir çuval incir berbat olmasın hassasiyetiyle, açıklaması "yanlış anlaşılabilir" diye kimsenin yanına dahi yaklaşmadığı istifa mekanizmasını işletme erdem ve samimiyetini göstermişken…

Mesela, Kemal Bey''in "Aleviliğini" bir sorun olarak ilk gündeme getiren kişi TİP''li Ahmet Şık iken…

Ve mesela bu konunun kendisine sorulması üzerine ve "kendisinin öyle düşünmediğini" de vurgulayarak söylediği sözlerden dolayı İbrahim Halil Oral, "günah keçisi" yapıldığı ortada olmasına, tekraren özür dilemesine, Kemal Bey''i bizzat ziyaret edip gönlünü almasına, anlaşmasına rağmen, "masa"nın ali huzuru adına ve CHP''den tepki gelip gelmeyeceği beklenmeksizin disipline sevk edilmişken…

Ama, "Elimde dosya var" diyerek, İYİ Parti liderini adeta tehdit eden Yaşar Okuyan''ın CHP''yle ilişkisi günler sonra ve İYİ Parti''nin yoğun tepkisi üzerine kesilmişken; bu arada Okuyan''la tebessüm dolu fotoğraflar verilmişken…

Nasıl olabiliyor da, günün sonunda "maraza çıkarma" ihalesi İYİ Parti''ye kalıyor acaba?

*

İYİ Parti''nin "her şeye rağmen" masada kalma iradesi açık da…

Manidar bir "tekzipsizlikle" yol verilen akıl, izan dışı, hakarete varan yorumlara bakınca da kuşkulanmıyor değil insan; İYİ Parti''yi masadan kaldırmak isteyen birileri mi var acaba?

Yazarın Diğer Yazıları