Mahkeme kararlarıyla KKTC'yi yıkabileceklerini sanıyorlar...
Biz yazmıştık, olacakları söylemiştik, uyarmıştık, tedbir alın demiştik diye feveran etmekten bıkıp usandım. 4 Mayıs 2009’da köşe yazımda şöyle yazmıştım: “Avrupa Birliği Adalet Divanı (Avrupa Toplulukları Adalet Divanı-ATAD), Orams Davası ile ilgili beklenen kararını 28 Nisan’da açıkladı. Karar beklendiği gibi ve birçok yazımda öngördüğüm, uyarılarda bulunduğum üzere Rumların lehine çıktı. Karar ATAD’ın raportörü konumundaki Savcı Juliane Kokkot’un 17 Aralık 2008 tarihinde açıkladığı bilirkişi raporunda belirttiği, ” Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinde Kuzey Kıbrıs topraklarındaki ihlallerle ilgili alınan kararlar AB üyesi diğer ülkeler tarafından tanınmalı ve uygulanmalıdır “ görüşünü onayladı. Konuştuğum birkaç tecrübeli hukukçumuza göre ATAD kararından sonra Rum mahkemeleri, KKTC’de eski Rum mülklerini satın alan veya bu mülkler üzerine yatırım yapan Kıbrıslı Türkler ve AB vatandaşları aleyhine kararlar alabilecek ve bu kararların uygulanması için AB üyesi ülkelerden talepte bulunabilecek. Bu karar, İngiltere’de yaşayan ve KKTC’de eşdeğerde mülk alan AB vatandaşı 150 bin Kıbrıslı Türk için de kolaylıkla uygulanabilecektir. Talepte bulunulan AB üyesi ülke, KKTC’den mülk alan vatandaşlarının ülkelerinde bulunan mülklerine veya banka hesaplarına el koyarak Rum mal sahiplerini tazmin etme yoluna gidebilecek. Onları tutuklayıp Rum mahkemelerinin verdiği hapislik cezalarını çekmeleri için hapse gönderebilecektir. Aynı uygulama AB vatandaşı sayıldıkları için Güney’de mülkü bulunan ve KKTC’de eşdeğer olarak eski Rum mülkü alan Türkler için de geçerli olacaktır. ATAD’ın aldığı karar Avrupa hukukunun konuyla ilgili yorumu niteliğindedir. Nihai karar İngiliz Yüksek İstinaf Mahkemesi tarafından verilecektir.”
Geçtiğimiz hafta İngiltere İstinaf Mahkemesi, Orams davasında nihai kararı vererek, Kıbrıslı Rum Meletis Apostolides’i haklı buldu. Böylelikle korktuğumuz başımıza geldi. İngiliz Mahkemesi de ATAD gibi ’hukuki’gerekçeleri göz ardı ederek ’siyasi’bir karar aldı. İngiliz David-Linda Orams çiftiyle ilgili alınan bu karar emsal oluşturabilecek ve KKTC’de emlak sahibi olan çok sayıda yabancıyı etkileyebilecektir. Kararın zaten can çekişmekte olan emlak sektörünün tamamen yıkılmasına neden olacağı da açıktır. Daha önemlisi alınan karar KKTC’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü üzerinde yeni tartışmaların başlamasına neden olacaktır... Alınan kararla KKTC’nin yıkılmasının hedeflendiği unutulmamalıdır. İngiliz’in ve AB’nin kararına tepki konmalı ve kararın uygulanmasının mümkün olamayacağı anlatılmalıdır.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat’ın Hristo-fiyasko’yu uyarması ve Kıbrıs sorununu çözmek için ’Ya görüşme ya da mahkeme yolunu seçmesini’istemesi, Bizans oyunlarıyla KKTC topraklarının Rum’a geri verilemeyeceğini Hristo-fiyasko’ya anlatması gerekmektedir.
Artık bugünden tezi yok müzakerelerden çekilmek şart olmuştur. KKTC’nin tanınmasını istemek ve görüşmelerin bundan böyle iki egemen devlet arasında sürdürülmesini talep etmek en doğru yol olacaktır. KKTC’nin egemen bir devlet olarak ilelebet yaşayacağı, sınırlarımızın ve tapularımızın da her zaman geçerli olacağı gerçeği artık kabul edilmelidir...