Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

"Maden rezerv haritalarını sattılar!"

Türkiye’de yolsuzluklar son zamanlarda hem mecra değiştirmiş hem de büyük bir ivme kazanmıştır. Gün geçmiyor ki, organize bir yolsuzluk haberleri medyaya yansımasın. Bu defa Enerji Bakanlığı’ndan üzerinde durulmaya değer bir yolsuzluk haberi, operasyonuyla birlikte geldi. Gazetelerden bazıları “MTA’da rüşvet operasyonu” bazıları da “Maden rezerv haritalarını sattılar” şeklinde vermişler. Konu şu: Maden kaynaklarıyla ile ilgili gizli bilgi, belge ve stratejik öneme sahip zimmetli haritaların kopyalarının özel şirketlere satıldığı iddiasıyla, Enerji Bakanlığı’na bağlı MTA ve Maden İşleri Genel Müdürlükleri’nde büyük operasyonlar gerçekleştirilmiş. Olayla ilgili birçok bürokrat göz altına alınmış. Bu operasyonda bazı iş adamları ise adreslerinde bulunamadığı için göz altına alınamamış. İşadamlarının operasyonu önceden haber alarak kaçtıkları yolunda iddialar var.
İddialara göre sözü edilen bürokratlar, üç yıldır MTA’nın bulduğu maden sahalarıyla ilgili işlemleri başlatmadan önce, bunları aralarında yabancı şirketlerin de olduğu çok sayıda işletmeye para karşılığı bildirmişler. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ndeki ekibin ise, ruhsatlandırma işlerini takip ettiği saptanmış. Böylece kamu, buraları ruhsatlandırıp işletmeye başlamadan özel şirketler kazıyı başlatmışlar.
Türkiye’nin maden sahalarını gösteren bilgilerin yabancılara nasıl satıldığı da daha önce medyada yer almıştı. Bugün Gazetesi 27 Mart 2007 tarihli sayısında bu olayı “Rum Oyununda Türk Köstebek” başlığı altında vermişti: “Paravan şirketlerle değerli maden sahalarımızı ele geçirmeye kalkan Rumlar’a MTA’dan emekli bir Türk jeologun yer gösterdiği ortaya çıktı. (Bay X) adlı jeolog, Rum kesiminde ana şirket konumundaki EMED Madencilik’e Türkiye’de çalışacak eleman buldu. Şirket, onun yönlendirmeleriyle 21 noktada arama ruhsatları aldı. Rumlar bir süre önce (Bay X’i), Türkiye’de kurdukları Doğu Akdeniz Mineralleri şirketinin müdürlüğüne getirdi”.
Şahsi menfaat karşılığında yabancı emellerin aracı haline gelebilen insanların sayısı Türkiye’de giderek artmaktadır. Bu insanlar şahsi çıkarları için yapamayacakları hiçbir şeyin olmadığını kanıtlamışlardır. Unutmamak gerekir ki bu egoist insan tipini, liberal kapitalist değerlerin yerli uygulamacıları yaratmıştır. Köşe dönmek, köşe kapmak ve köşe olmak için bu tiplerin çiğneyemeyeceği hiçbir değer yoktur.
Rum şirketine ülkenin maden havzalarının haritalarını teslim eden bu türden insanlarda eksik olan bir şeyler olmalıdır. Bu insanların böyle davranabilmeleri için milli duyarlılık, milli bilinç, milli değer, milli onur ve milli kimlikten nasibini almamış olmaları gerekir. Tabii bir de kendilerine “yabancıdan zarar gelmeyeceğini” öğrenmiş olmalılar!
Kuşkusuz bu tür insanlar kolay yetişmez! Ancak ülkeyi sevmeyi, milliyetçi olmayı, milletine ve toplumuna sadakat duymayı aşağılayan ya da suçlayan bir sistem bu tür insanları yaratabilir.
Bu tür olayları, her şeyden önce uygun şart ve ortamların yarattığını da unutmamak gerekir. Sorun bireyden daha çok yönetimin mantığıyla ilgilidir. Son zamanlarda ülkede satışa konu olmayan herhangi bir değerin kalıp kalmadığı düşünülürse meydana gelen gelişmelerin çok da şaşırtıcı olmadığı anlaşılmış olur. Bırakın şirketleri, para eden her değerin özelleştirilmesinden yabancıya toprak satışına; oradan Vakıflara ilişkin yasal düzenlemelere kadar; hiç bir stratejik mahremiyet tanımayan bir zihniyet ülkeyi yönetiyor.
Küreselleşmeyi; milli olan her şeyin değersizleşmesi, önemsizleşmesi ve içeriksizleşmesi olarak algılayan iktidarlar ancak “gemisini kurtaran kaptan” tipinde insan yetiştirirler. Onlar da hiçbir ahlaki, milli ve insani sorumluluk duymadan bugünü kurtarmak için dünden kalan ne varsa hepsini rahatlıkla satabilirler.
Zimmet, rüşvet, ihtilas, irtikap ve iltimasla harmanlanmış insanların bu ülkenin en stratejik yerlerine kadar yükselebilmesi de üzerinde durulması gereken diğer önemli bir husustur.
Bütün olup bitenler egoistleşmenin, yabancılaşmanın, yozlaşmanın, ahlaksızlaşmanın ve milliyetsizleşmenin ulaştığı aşamayı göstermektedir. Olup bitenler Türkiye’nin milli çıkarları, milli haysiyeti, milli kaynakları savunacak ve koruyacak nesillere duyulan ihtiyacın derecesini göstermesi bakımından da önemlidir.

Yazarın Diğer Yazıları