Maalesef açlık riski de oluştu

Hükümet vergileri artırmak yoluyla akaryakıta zam yaptı. Akaryakıt fiyatları üretime girdi olduğu için doğal olarak üretim maliyetlerini de etkiliyor. Artan maliyetler de Türkiye şartlarında perakende fiyatlara kolayca (TÜFE) yansıyor.

İstikrarlı bir ekonomide zam kararları fiyatlar genel seviyesini artan maliyet kadar bir defa artırır. Bu enflasyon değildir. İstikrarın bozuk olduğu, politikasızlığın hâkim olduğu bizim gibi kırılgan ekonomilerde ise, her zam enflasyon için bir fırsat penceresi oluşturur.

Akaryakıtta vergilerin artırılmasının nedeni, Cumhurbaşkanın esnafa maddi destek kararıdır. Normal olarak bu gibi destekler bütçeden yapılır. Bütçe açıkları da borçlanma ile kapatılır. Bizimkiler hem destek verelim, hem bütçe açık vermesin derken, daha büyük yanlış yaptılar. Çünkü akaryakıt zamlarının enflasyona etkisi bütçe açığından daha büyük olacaktır. Kaldı ki iç borçlanma senetlerinde reel faiz eksidir.

Dahası da var… Zaten araçlar üstündeki vergiler de geçen sene artırılmıştı. Kur artışları da üstüne gelince, Türkiye''de yeni araç satışı düşmüştü. Dünyanın en pahalı paralı yollarında zaten geçiş şansımız kalmadı. Akaryakıt alamayacak duruma geldiğimiz için bundan sonra sokaklarda yalnızca partizanların alabileceği ultra lüks arabalar göreceğiz. Normal araba göremeyiz. Türkiye, Küba gibi antika araba cenneti olacaktır.

Halkın morali çok bozuldu. Ciddi ciddi aç kalmak riskimiz var. Bir kişilik pizzanın ortalama fiyatı 45 liradır. Pirzolanın fiyatı 150-200 liraya çıktı. Tüketici panik yaşıyor. Bu paniği de TÜİK''in açıkladığı Tüketici Güven Endeksinden görebiliyoruz.

* 2004 yılından beri Mayıs ayında Tüketici Güven Endeksinin en düşük olduğu yıllar; 2019 yılı ve bu yıl oldu. Bu endekste 100 altı güvensizliği gösteriyor. 2020 Mayıs''ında 82,7 olan endeks bu sene Mayıs''ta 77,3''e geriledi.

* Endekste tüketici geçen seneye göre bu sene ekonominin çok kötüye gittiğini söylüyor. Bu sorunun geçen sene Mayıs ayında 82,7 olan endeks değeri bu sene Mayıs''ta yüzde 77,3''e geriledi.

* Yine tüketici, kendi maddi durumunun da bozulduğunu söylüyor. Geçen sene 77,4 olan endeks değeri bu sene 62,6''ya geriledi.

* Aynı şekilde, bir yıl sonrası için de ekonominin kötüye gideceğini ve kendi maddi durumunun da bozulacağını düşünüyor.

İşçi ve memur, ikili mengenede sıkıştı kaldı; işsizlik artıyor ve çalışanın satın alma gücü düşüyor.

Çalışmak isteyenler iş bulamıyor. Halen 8,5 milyon insan işsizdir. Pandemi sonrası fiilen işsiz sayısı on milyonu geçer.

Maaş ve ücretlere yapılan enflasyon zamları, mutfak enflasyonunun altında kalıyor. TÜFE sepetinde en fazla gıda fiyatları artıyor. TÜİK harcama sepeti içinde gıda payını yüzde 26 dolayına gösteriyor. Oysa ki işçi ve memurun gıda harcamalarının harcama sepeti içinde payı yüzde 40 ve daha fazladır. Bu durumda ortalama TÜFE''ye göre yapılan maaş ve ücret zamları nedeni ile işçi ve memurun her yıl satın alma gücü düştü. TÜİK''in geçinme endeksi hazırlaması gerekiyor.

Halkın açlığını, ezan sesinin desibelini artırarak, beka meselesi gibi gerçek olmayan algılar yaratarak, inanç istismarı yaparak, korku salarak hiçbir iktidar bastıramaz.

Bu göçükten çıkışımız bu düzenin değişmesi ile olur. Bu yazımı düşünmesi için, bu düzeni zorla ayakta tutan, Sayın Bahçeli''ye ithaf ediyorum.

Yazarın Diğer Yazıları