Lavrov bileğini şınav çekerken mi kırdı?..

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, oldukça kritik bir dönemeçte Türkiye’yi ziyaret etti. Medyada çıkan, küçük ayrıntı bir habere çok takıldım. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un sol kol bileğinin kırılmasına...
Bizim basına göre, Lavrov kaldığı otelde merdivenlerden düşüp bileğini kırmış. Daha sonra da gittiği bir hastanede tedavi altına alınıp eli alçıya alınmış. Yani; olay kazaymış. Rusya Dışişleri Bakanlığı Basın Danışmanlığı ise yaptığı açıklamada  “Bakanın çalışma grafiğini etkilemeyen önemsiz bir spor yaralanmasından söz ediliyor”  dedi. Ayrıca, Türk basınında çıkan Bakanın hastaneye kaldırıldığı şeklindeki haberin de  “uydurma” olduğu iddia edildi.
Putin ve ekibinin Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu’ndan haz etmediklerini somut olarak en iyi bilenlerdenim. Ayrıca, Abdullah Gül ile  “Muhteşem” in uluslararası en üst düzey toplantılarda ve görüşmelerde dünya liderleri tarafından avaz avaz bağırılarak fırçalandığına ve masaların yumruklandığına canlı şahit olanlardan da biriyim. Ayrıntı haberi görünce gazeteci olarak şüphelenmem de gayet doğal. Görüşmelerin ne havada geçtiğine dair elimde somut bir bilgi yok ama Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un otelde düşüp bileğini kırdığına inanmıyorum.
Her zamanki gibi uzman görüşlere başvurduk;
Emekli Büyükelçi İnal Batu:
 “Eğer merdivenlerden düşmesinin nedeni, oranın yeni cilalanmış kaygan bir durumda olması ise bizim ev sahibi ülke olarak kusurumuzdur. Ama zaten bir rahatsızlığı varsa, sık sık baş dönmesi var da düşüyorsa o zaman yapacak bir şey yok. İnsanız hepimiz, pek nadir olsa da yaşanır tabii. Ama dediğim gibi bir kere; bir, Dışişleri Bakanı’nın yanında her zaman birileri olur tutarlar düşeceği zaman. Bir gariplik var bu işte. Tek başına dolaşmaz ki binanın içinde. Görevli olarak bir yerde bulunan bir insanın eğer doğruysa merdivenlerden düşmesi aşırı bir temizlik, cilalama yüzünden mi o hale geldi. Sonra neden yanında kendisini tutacak kimseler yoktu, o da enteresan yani. Bana göre bir tuhaf geldi. İlk defa böyle bir şey duyuyorum. Nerede düşmüş, hangi şartlarda düşmüş?”
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, “bu işlere siyasi mana vermek” istemedi ama ekledi;
 “Arap sabunu ile yıkadılarsa onu bilemem tabii. Üzüntü verici ama ne yapacaksınız hayatta oluyor böyle şeyler. Her an da birisi girmez ki koluna merdivenlerden inerken. İnsandır ayağı kayar, başı döner.”
Onur Öymen, Putin-Erdoğan görüşmelerini de yorumladı:
 “Belli ki bu Patriotlar konusunda ciddi bir görüş ayrılığı var. Rusya aynı şekilde bu Patriotların ve radarların Polonya’ya ve Çek Cumhuriyeti’ne de konulmasına şiddetle karşı çıkmıştı. Ve o zaman Rusya’nın tepkisi etkili olmuştu. Fakat aynı zamanda Polonya halkı da, Çekler de tepki gösterdi. Onun üzerine o projeden vazgeçtiler. Ama öyle anlaşılıyor ki; ya Rusya o zamanki kadar tepki göstermedi veya Türk halkından yeterince tepki gelmediğini gördüler ve bu projeyi sürdürüyorlar. Burada bizim esas, işin özü üzerine gitmemiz lazım. Patriotlar ne işe yarayacak? Öyle anlaşılıyor ki; Almanya’dan gelecek Patriotlar ‘PAC3’ dedikleri modern versiyonu. Bu modern versiyonların esas kabiliyeti füzelere karşıdır. Uçaklara karşı daha az etkili bunlar. Amaç Suriye uçaklarını düşürmekse görüyorsunuz ki orada ayaklanmacılar bile omuzlara atılan füzelerle, Stingerler ile bunları düşürebiliyorlar. Stinger ile düşürülebilecek bir uçak için Patriot mu gerekiyor? Eskiler buna kılıçla soğan doğramak derlerdi. Her işin bir silahı var. Bu Patriotların esas kullanılacağı yer İran’a karşıdır.
Bir ülkeye karşı birisi aşırı derecede taarruzda bulunuyorsa, saldırıyorsa, hakaret ediyorsa bileceksiniz ki arkasında başka bir şey olabilir. Başbakan’ın İsrail’e Gazze olayından da önce hatta en kuvvetli söylemde bulunduğu gün biz Kürecik’e radarların konulmasını kabul ettik. Bir tarafta kamuoyuna karşı ‘ben bunlara düşmanım’ diyorsunuz bir tarafta onları koruyacak bir sistemi topraklarınıza yerleştiriyorsunuz. Bilmiyor muyuz biz Kürecik’in İsrail’i korumak amaçlı olduğunu. Bu gibi retorik konuşmaları, kamuoyuna yönelik söylemleri ihtiyatla karşılamak lazım. Her defasında diyeceksiniz ki; acaba arkasında ne var?”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu;
 “Putin’in ziyaretini özetlemem gerekirse; Rusya kazandı, Türkiye yerinde saydı, Suriye kaybetti. 8 tane anlaşma imzalandı. Türkiye bakımından da getirileri var ama Rusya için önemli bir enerji pazarı Türkiye ve Rusya bunu korudu. Türkiye Rusya’ya daha bağımlı hale geldi. Suriye ise kendi kaderine terk edilmiş oldu” ..
Putin’in,  “Muhteşem”  ve ekibiyle yaptığı görüşmenin yorumları böyle.
Ama ben hala Lavrov’un kırık bileğine takılmış durumdayım. Rus Dışişleri Bakanlığı da “sportif yaralanma” dan bahsettiğine göre; yoksa Lavrov bileğini şınav çekerken mi kırdı?..

Yazarın Diğer Yazıları