Kuzu olun çocuklar
Bırakın eğitimi, fikri, düşünceyi, eylemi; biri sol yanağınıza vurduysa, sağ yanağınızı uzatın efendice. Rüzgârın akışına kapılın ve “dönmeyi” öğrenin rüzgâr gülü gibi. Dönebildiğiniz kadar yücelirsiniz bu ülkede
Kuzu olun çocuklar...
Çapkınlık yapın, müzik dinleyin, top onayın, âşık olun... Ama sakın parasız eğitim falan istemeyin!
* * *
Kuzu olun çocuklar, kuzu...
ABD’li basketçilerin, İspanyol futbolcuların, Brezilyalı mankenlerin adlarını ezbere bilin... Bütün “top-10” leri takip edin, dövme yaptırın, kulak deldirin...
Sakın çevrenizde olup bitenle ilgilenmeyin!
* * *
Kuzu olun çocuklar...
Kitap okuyacaksınız, boş verin Sait Faik’i, Yaşar Kemal’i, Orhan Kemal’i, Aziz Nesin’i... Mahmut Makal’ın adını duymadıysan ne fark eder? İnci Aral’ı, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nu, Erdal Öz’ü, Hıfzı Topuz’u, Server Tanilli’yi, Bekir Yıldız’ı, Demirtaş Ceyhun’u, Mustafa Balel’i, Fikret Otyam’ı tanımıyorsan ne olmuş yani? Orhan Pamuk’u, Elif Şafak’ı biliyorsun ya; yeter sana...
İlle de okumak istiyorsan, Said-i Nursî’yi oku mesela...
* * *
Kuzu olun çocuklar, kuzu...
Haksızlığa tahammül etmeyi öğrenin önce... Biri sol yanağınıza vurduysa, sağ yanağınızı uzatın efendice...
Zalimin zulmüne direnmek size mi kalmış, siz de zalim olmaya bakın zulüm göreceğinize...
Düşene bir tekme de siz vurun, bakın ne kadar güçlü hissedeceksiniz kendinizi!
Rüzgârın akışına kapılın ve “dönmeyi” öğrenin rüzgâr gülü gibi... Dönebildiğiniz kadar yücelirsiniz bu ülkede; asla unutmayın!
* * *
Kuzu olun çocuklar... Emekti, alın teriydi, eşitlikti, özgürlüktü unutun bunları... Bir tek “örtünme özgürlüğü” ne sahip çıkın, bir de “ülkeyi bölme özgürlüğü” ne... Güçlülere yanaşın, elinizden geldiğince... Hiçbir şey yapamıyorsanız, uyuyun... Uyumak sağlığa yararlıdır çünkü...
Dizi seyredin, play-station oynayın, ama sakın birkaç kişi bir araya gelip, “Nedir şu WikiLeaks belgeleri” demeyin sakın... Yirmi milyon yoksulun haline kafa yormayın...
Paşa paşa sandığa gidip, “Evet” i basın, gerekirse “Yetmez ama evet” çilere katılın; fakaaaatttt... Sakın ama sakın; yargı bağımsızlığına falan takılmayın!
* * *
Kuzu olun çocuklar, kuzu...
Tıpkı Amerikalılar gibi, sadece para kazanacağınız işi öğrenmeye adayın kendinizi:
Mühendis olacaksanız, size çok mu gerek Bertolt Brecht?
Doktor olacaksanız, insan vücudunu tanıyın Fransız devrimine kafa yoracağınıza...
Felsefe istiyorsanız; Mevlânâ neyinize yetmiyor da Nitche’yi öğrenmeye çalışıyorsunuz? Karnınızı Sokrates mi doyuracak, Engels mi?
* * *
Kuzu olun çocuklar...
Yürüyeceksiniz; sahillerde yürüyüş yolları yaptık o kadar... Takın kulaklığınızı kulağınıza, rap dinleyin ama “sufi” olsun!
Neyinize gerek sizin, Dolmabahçe civarları?
Ve madem paranız var yumurta alacak kadar; omlet yapsanıza Sayın Başbakan’ın dediği gibi... Hem siz bilmiyor musunuz ki bu ülkede “biz” demek en büyük suçtur ve katli vaciptir bu gibi kişilerin; “ben” demeyi öğrensenize...
Hiç mi ders almıyorsunuz yakın tarihten; yollarından gittiğiniz kişilerin başına neler geldiğini görmüyor musunuz?
* * *
Kuzu olun çocuklar, kuzu...
Burhan Bey gibi kuzu olun...
Türkiye’nin en tanınmış hukukçularından biri olun mesela; ama haktı, hukuktu; kafanızı yormayın... “Yap bir anayasa Burhan Bey” desin Başbakan, anayasa yapın şak diye... Anayasa yaparken, anasını belleyin gerekiyorsa yasaların...
Ama kuzu olun, kuzu... Mont giymeyin, üç kişiden fazla kalabalık gruplara girmeyin, siyaset konuşmayın... Kuzu olun çocuklar... Büyüyünce de koyun... Fazla “meee” lemeye kalkmayın ama...
Keserler valla!
* Mustafa Mutlu / Vatan
++++++
Üniversiteyi teröre hapsetmek istiyorlar
Terör elbette her yere sızabilir...
Hatta bir süre için bazı yerleri pençesine de alabilir... Ama bilim yuvalarında barınamaz...
Mutlaka tasfiye edilir. Çünkü bilimin kuşkuculuğu ile... Bilimin araştırmacı yöntemi ile...
Bilimin hoşgörüsü ile...
Terör bağdaşamaz, uzun süre varlığını sürdüremez.
* * *
Bilimle emir-komuta zinciri de bağdaşmaz...
Çünkü emir-komuta zinciri kuşkuculuğu kaldırmaz...
* * *
Bilim yuvasının özgür ortamı, ülkeyi terörle veya emir-komuta zinciri ile yönetmek isteyenlerin her zaman hedefi olmuştur... Hedeftir, çünkü terör, bu özgürlük ortamında daha rahat örgütleneceğini, daha rahat eylem koyacağını ve eğitimi etkileyeceğini düşünür... Hedeftir, çünkü emir-komuta zinciri, buradaki özgürlükten rahatsız olur, bilimi ve eğitimi kendi emrine almak ister...
Şu anda, Silivri’deki davalarda tutuklu olan ve yargılanan en dikkati çeken grup, üniversite öğretim üyeleri ve yöneticileridir...
Terör örgütü üyesi olmakla suçlanmaktadırlar!Şu anda, iktidarı barışçı yöntemlerle protesto eden öğrenciler bir yıl üç ay hapisle cezalandırılmıştır...
Şu anda, üniversitede eylem yapan öğrenciler, terör örgütü üyesi olmakla itham edilmektedir... Şu anda, üniversite yöneticileri, öğrenci eylemlerinden sorumlu tutulmakta, istifaları istenmektedir...
Şu anda, üniversiteler yeniden emir-komuta zinciri içine sokulmuştur...
Şu anda, üniversitelerdeki emir-komuta zinciri daha da sıkılaştırılmak istenmektedir. Oysa terörle, emir-komuta zinciriyle bilim bir arada yaşayamaz!
Yaşayamamıştır da! Siyasal amaçlar uğruna bilim yuvalarının tahribi kimseye yarar getirmez...
Tüm ülkeye zarar getirir!
* Emre Kongar / Cumhuriyet
++++++
Bush’a ayakkabı fırlatan milyarder miydi
Mikis Theodorakis Yunanistanlı bir müzisyen; dünyaca bilinen solcu bir isimdir. O solcu ama aynı zamanda en sıkı Yunan (Helen) milliyetçisi. Theodorakis, Yunanistan’a 350 yıldan fazla hükmeden ve oralara yerleşen Türkleri yok sayar ve Helen yani Yunanlı Müslümanlar olarak göstermeye çalışır. Bakın bu solcu dünya entelektüeli; son açıklamasında şöyle demiş: ‘Komotini’de (Gümülcine) hizmet verilecek Türk vatandaşı olmamasına rağmen Türk Konsolosluğu bulunmaktadır; burası Türk milliyetçiliğinin propaganda merkezi gibi bilinmektedir. Ancak orada Helen Müslümanları yaşamaktadır. Türk yetkililer orada kabul edilemez bir Türk milliyetçiliği ekmekte ve geliştirmektedirler ki bu tutum kötü bir düşmanlıktır. Yine bu durum Pomakları da kapsamakta ki bu şekilde Müslümanların ortak vatanımız olan Yunanistan’ın gövdesine entegre olmaları engellenmektedir. Bu devasa sorun, amansız dostlarımız Amerikalıların devamlı olarak azınlıkların Helenler’den baskı gördüğünü belirtmeleri karşısında tehlikeli bir durum arzetmektedir ki ilk sıralarda Müslüman Azınlık vardır. Kosova’da daha önce olanlar bana nasıl eziyet çektirmesin?’ Görüyorsunuz Yunanistanlı solcu aydın, aşırı biçimde milliyetçilik yapıyor ama bu suç sayılmıyor. Aynısı bizde olsa; kendi milletinden utanmayı marifet sayan aşağılık kompleksine yakalanmış sözde aydınlar demediklerini bırakmazlardı.
‘Paran yok da nasıl aldın’mış. Ankara Siyasal bilgiler Fakültesi’nde protesto edilen AKP’li Burhan Kuzu; bizim şaka diye yazdığımızı gerçeğe çevirdi. Sayın Kuzu; orada parasız eğitim için yumurta atan gençleri Ergenekon terer örgütünün üyeleri yapmaya kalkıştı. Şöyle buyurmuş Bay Kuzu: ‘Öğrencileri sokağa dökerek hükümeti yıkma ve yıpratma peşinde olanlar boşuna gayret gösteriyor. Bu heveste olanlar bilsinler ki askerin darbe yapacak gücü, takati kalmamıştır. Bunun arkasında Ergenekon bağlantılı güçler var. Açıkça söylüyorum bunu tutan yanar, bu başına yıkılır.’ Polisle, hapisle tehdit eden Bay Kuzu, sonunda bombayı patlatmış ve parasız eğitim isteyen öğrencilere şöyle çıkışmış: ‘Ücretsiz eğitim diyorlar. Paran yok o yumurtayı nerden aldın?’ İşte yumurtaların sebebi, yumurta alabileni zengin sanan bu zihniyettir... Bunlara göre; Bush’a ayakkabısını fırlatan Iraklı gazeteci dolar milyarderi olsa gerektir.
* Rıza Zelyut / Güneş
++++++
Amerika’nın kobayları
Amerikan Vanity Fair dergisi, Amerikan ilaç firmalarının deney aşamasındaki ilaçları, iki-üç yüz dolara kobay olarak kullandığı Türk vatandaşlarının üzerinde test ettiğini yazdı.
Afyon’da kahvehanede oturan ihtiyarlara durup dururken göz muayenesi yaptılar, siz katarakt olmuşsunuz diyerek alayını yatırıp kestiler, hepsi kör oldu. İzmir’de katarakt ameliyatı için hastaneye yatan kadının dosyasını karıştırdılar, katarakt duruyor, rahmini aldılar. Balıkesir’de dünyaya gelen bebeğin, göbek bağıyla birlikte sol serçe parmağı kesildi. Mersin’de by-pass olan kadına, 0 RH pozitif yerine, beş ünite AB RH pozitif kan verildi, komaya girince vaziyet anlaşıldı, yırttı. Şanlıurfa’da yanık tedavisi için gelen çocuğa AİDS’Lİ kan verildi, dönüşü yok. Denizli’de isimleri aynı, soyadları benzer Emine hanımlar karıştırıldı, idrar yolları enfeksiyonu için tedavi gören Emine hanımı apar topar ameliyata alıp rahmini aldılar. Konya’da bir profesörün kalçası kırılan hastalara taktığı platini tornacıda yaptırdığı ortaya çıktı. İstanbul’da karın ağrısıyla hastaneye gelen adama ultrason çektiler, hamile çıktı.
Amerikan Vanity Fair dergisine göre, Amerikan ilaç firmaları son üç beş seneye kadar Nijerya’da, Hindistan’da, Fas’ta kobay kullanıyormuş... Rotayı Türkiye’ye çevirmişler...
* Yılmaz Özdil / Hürriyet
++++++
Kayıkçı kavgası
Liderlerin birisi demiş ki:
- Men dakka dukka...
Öteki ne demiş:
- Sen cakka cukka... Siyaset kâh böyle boş laflar, kâh yapay öfkeler üzerinde ilerliyor.
Görünüşte koskoca liderler halk için kavga ediyormuş, hizmet için yarışıyormuş havasında... Aldanmayınız... Bu kayıkçı kavgasının ardında bozuk düzeni ve ana sorunları gizleme çabası vardır. AKP lideri, her başarısızlığı muhalefete yükleyerek kendi başarısızlığını gizliyor...
CHP lideri, AKP liderine saldırarak muhalefet yapıyormuş, halk için kendini harap ediyormuş izlenimi veriyor. Ama kendisi de farklı çözümler öne sürmüyor. Bu yapay gürültü arasında gerçek sorunlar gözden kaçırılıyor. PKK’nın siyasi kolu Güneydoğu’da sivil ordu kurduklarını davul zurna ile ilan ediyor. ABD Türkiye’ye füze radarı yerleştirme çabasında. Başbakan’ın Atina’ya 12 mil tavizi verdiğini Yunan gazeteleri yazıyor. AB’ye üyelik hikâye olmuş. Eğitim çökmüş. İlkokula türbanla giren öğrencinin fotoğrafı gazetelerde yayımlandı. İşsizlik ve açlık almış yürümüş. Sendikal sorunlar dağ gibi. Sıcak para ekonomiyi oyuyor. Bunlar gibi onlarca soruna ne AKP’nin çözümü var ne CHP’nin. Manşetlerde marifetmiş gibi sunulan sen ben kavgaları işte bu çözümsüzlüğü örtüyor. Neden çözümü tartışmıyorlar derseniz?
Düzenin kaymağını yiyen egemen çevreler o çözümsüzlüklerden besleniyor, haksızlıklar soyguncuların hanesine kazanç olarak yazılıyor da onun için...
* Melih Aşık / Milliyet
++++++
Böylesi dönemlerde aydınların ayrı bir sorumluluğu var. Gerçek aydın ülkesindeki mevcut yapının
haracını yemez, ülkesinin geleceğine harç taşır. Tarihe baktığımızda haraç yiyenler değil, harç taşıyanlar ülkelerini, insanlığı ileri götürmüştür.
Bu tavırlarıyla karanlığı yırtmış, toplumun önünü açmışlardır. En çok da hukukun iktidar
gücü tarafından kullanımına karşı çıkmışlar, kendilerinin de yargılanması pahasına gidişe “hayır” demişlerdir.
* Mustafa Balbay / Cumhuriyet
++++++
Yumurtalardan biri ciddi hasar vermiş olmalı
Protesto yöntemi sokakta yürümek ve yumurta atmak olan öğrenciler için söylenenlere bakın. ’Beyinsizler, örgüt üyeleri, serseriler, aynı montu giyen bunu iş edinenler...’
Tam yumurta atan öğrenciler için ’Acaba kim, Ergenekoncu bunlar der?’
diye düşünüyordum ki Burhan Kuzu söyleyiverdi.
Bu da yumurtalardan birinin ciddi
hasar verdiğini gösteriyor Kuzu’ya.
Kuzu’nun bu iddiasını ciddiye alırsanız eğer o zaman şunun da ihtimal dahilinde olması gerekmez mi?
Tam da Burhan Kuzu’ya yumurta atıldığı gün kuzu eti fiyatlarında ciddi bir yükseliş oldu mesela. Kuzu eti fiyatlarını Mülkiyeliler arttırdı azizim...
Kesin onlar yüzünden.
Maliye Bakanı’na çağrımız var
Protesto demişken...
Sabahları saat 8’de, akşamları ise saat 7’de eğer trafikte dörtlülerini yakmış bir araba ve içinde oynayan, kornaya basan insanlar görürseniz bilin ki o biziz.
Akaryakıt fiyatının 4 lirayı geçmesini memleket çapında kutluyoruz.
Kutluyoruz çünkü protesto edersek arabanın camından bir cop girmesinden veya biber gazı sızmasından endişe
ediyoruz.
Yanı başındaki komşularında yarı fiyatına satılırken benzin ve mazot, bize iki katına kakılmasına tepki veriyoruz.
Maliye Bakanı’nı göreve davet
ediyoruz.
Akaryakıttan alınan vergide yeni düzenleme yapılmasını ve fiyatların indirilmesini istiyoruz. Borcunu, vergisini zamanında ödemeyenleri affedip ödüllendireceğine bizim gibi vergisini peşin peşin ödeyenlere insaf istiyoruz.
Yok yapmayacaksa bu konuda bir
çalışma Mehmet Şimşek, o zaman buyursun gelsin...
Kendisini birlikte oynamaya
çağırıyoruz.
* Nihat Sırdar / Akşam
++++++
MİNİ YORUM
Haşlama...
AKP’li Burhan Kuzu, kendisi hakkında yazdığı yazıyı beğenmeyince Star yazarı Ergun
Babahan’ı arayıp -kendi ifadesiyle- “haşlamış” !
Biz jurnalle, yaranma çabasıyla, medet peşinde yapılan gazeteciliğin sonu “lağım çukuru” zannediyorduk, “kaynar kazanlar” mış meğer!
Mesleğimizin cehennemi de bu olsa gerek; sırat köprüsünden geçenlere ibret olsun!