Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ
Mevlüt Uluğtekin YILMAZ

“Kürt Dosyası” okunmalı!

Eric Hoffer’i bilir misiniz? O, yoksul, kimsesiz, hatta görme özürlü bir çocukluk dönemi geçirmesine karşın; eleştirel aklı diri tutmuş; sloganlar denizinde boğulmamış ender insanlardan birisidir. Tanınmış eseri “Kesin İnançlılar” da özet olarak şöyle der: ’Kesin inançlı’bir kişi; inancına uymayan gerçeklere kaşı kördür, sağırdır, dilsizdir.’
İmralı’daki terörist başı, Prof. Dr. Abdulhalûk Çay’ın “Her Yönüyle Kürt Dosyası” kitabını avukatlarından istemiş. Kuşkusuz okuyacak. Bunca zaman gerçeklerden kaçan birisinin ‘gerçekle’ buluşmak istemesi sevindirici. Ancak çok geç kalınmış bir davranış bu. Yurdumuzun seçkin kültür tarihçilerinden olan değerli dostum Abdulhalûk Çay’ın bu kitabı yayımlanalı 17 yıl oluyor. Kaldı ki; Sayın Çay, “Kürt Dosyası”na giriş olabilecek “Anadolu’da Türk Damgası Koç Heykel-Mezar Taşları” konusundaki eserini 1983 yılında yayımladı. O kişi ve onun gibiler zamanında sadece Abdulhalûk Çay’ı okusalardı, emperyalizmin böylesine acımasız bir tetikçisi olmayabilirlerdi.
Yayınlardan söz açtık; sürdürelim... Berfin Bahar dergisi Ağustos sayısıyla bilgiye, kültüre yine kanat takmış. Bu dergi toplumcu bakışıyla görünmezleri görüyor. Cumhur Utku’nun “Bir Kuvayı Milliye Müfreze Komutanının Anlattıkları” insanı sarsıyor. Vecihi Timuroğlu dergiye farklılık katmış. Tüm şiirler görkemli; ama izninizle Ayten Ekmekçi Özmeral’ı öncelikle kutluyorum. Küresel sömürünün ne olduğunu gerçekten anlamak istiyorsanız; Bertan Onaran’ın “Eduardo Galeano Diyor ki”sini kesinlikle okumalısınız. İsmet Arslan ise dergiye bir kapak güzelliği sunmuş...
Sıcakların yüzümüzü asmaya çalıştığı şu günlerde İbrahim Eroğlu’nun “A’dan Z’ye One Minute Fıkraları” kitabıyla gülebilirsiniz. Bir önerim daha var: Yüreğindeki ‘çocuğu’ yaşatanlar, Ahmet Gülüm’ün “Okula El Salla” eseriyle o ‘çocuğu’ besleyebilirler... Berfin Bahar dergisine ve bu iki esere 212. 513 79 00 numaralı telefondan erişebilirsiniz.
Fikirleriyle, yoluyla “Eline, beline, diline sahip ol” öz deyişini bize armağan eden Hoca Ahmet Yesevî’nin adını taşıyan “Yesevî” dergisini, sevgili Erdoğan Aslıyüce çıkarıyor. Gökçeada’yı henüz görmedim. İnanın, Aslıyüce’nin yazısıyla bu adayı görmüş, gezmiş gibi oldum. Ama kimse kusura bakmasın; bu derginin Ağustos sayısına Nazan Sezgin Hanımefendi’nin “Kandemiroğlu ve Fenerli Beyler” yazısı damgasını vurmuş. Harika bir çalışma. Görkemli bir anlatım. Sayın Sezgin, Boğdan (Romanya-Moldova) Voyvodası’nın Osmanlı’da yetişen oğlu Kandemiroğlu’ndan söz ederken: “Beyzade Dumitraşku, Osmanlı sarayında 25 yıl kaldı. Türk müziğinde eser bırakan kıymetli bir besteci olarak yetişen çağının bu parlak entelektüeli Doğu ve Batı dillerini bilirdi” diyor. Yazıdan öğreniyoruz; daha sonra bu Kandemiroğlu, Boğdan Voyvodası da olur. Ama Prut seferi sırasında Osmanlı’yı bırakıp Rusların yanına geçer. Rusya’da Osmanlı Tarihi’ni yazar. Ve daha nice ilginç ayrıntılar... Yazının görkemi yanında yazardaki anlayış güzelliği de harika: Türk müziğine kendine özgü ‘Kandemiroğlu notası’ yöntemini ve güzel besteler armağan eden; dolayısıyla Türk kültüründe iz bırakan birisinin Ruslarca aldatılmış olmasını, değerli yazar adeta bir talihsizlik olarak görüyor. Onu fazla örselemiyor; ki bu yaklaşım ancak bir Türk gönlünde bulunabilir. Yazarı alkışlıyorum.
İliştiri: Bir hafta önceki yazımda söz ettiğim Çukurova Sanat dergisinin e.posta adresinin doğrusu şudur: http://www.cukurovasanatdergisi.com düzeltir, özür dilerim.
Haftaya buluşmak dileğiyle.

Yazarın Diğer Yazıları