Kurbağanın haşlanma testi
AKP’nin Türkiye’mizin başına çöreklendiği günden beri bu memleketin evlatlarına kurbağanın haşlanma testi uygulanıyor. Malumunuz kurbağayı önce soğuk suya koyarlar, yavaş yavaş ısıtırlar, suyun kaynamaya başladığında kurbağa tepki gösterip su kabından zıplayarak dışarı çıkamadığı için haşlanıp ölüverir. Tayyip Erdoğan ve şürekası tam 11 yıldır bu testi uyguladığı halde toplumdan gerçek anlamda tepki görmüyor.
İmralı’da besiye çekilen bebek katili paketlenip Türkiye’ye getirildiğinde korkudan tir tir titriyordu.Yargılanıp idam cezasına çarptırıldığında ülkemizin kahir çoğunluğu infazı beklerken Avrupa Birliği vs. adına ağırlaştırılmış müebbet hapse razı edildi millet. Buna rağmen günün birinde terörist başının devlet ile pazarlık yapabileceğini bir Allah’ın kulu aklına dahi getiremezdi. Nitekim Başbakan Erdoğan gelen tepkiler üzerine “Görüştüğümüzü söyleyenler iftira atıyor.. Görüşen şerefsizdir..” sözlerini sarf etmişti. Daha sonra “Ben değil devlet görevlileri görüştü vs.” ile tevil etmiş olsa da psikolojik harekatın unsurlarının devreye girip zemini oluşturmasından sonra “Devlet herkesle görüşür” diyerek vaziyeti kotarmaya çalıştı.
Yavaş yavaş Öcalan’a “sayın” demek serbest bırakıldı. Terör örgütünün paçavralarını açmak, Apo’nun posterlerini asmak legal hale dönüştürüldü. Demokratik açılım, saçılım derken önce özerklik sonra da bağımsızlık tartışmalarıyla bölücülük suç olmaktan çıkarıldı. İmralı’dan gelip giden mektuplardan medet umulur hale getirldi.
1915 Ermeni tehciri meselesi de aynı yöntemle gidiyor. Önümüzdeki yıl tehcirin yüzüncü yılı. Ermeni diasporası yüzüncü yılda soykırım masalının kabulü ve tazminat meselesinin çözüleceği mesajını yıllardır veriyor. Görünen o ki Erdoğan ve şürekası iktidarda kalabilmek için uluslararası platformda Ermeni soykırımını tanıyıp tazminat ödemeyi ve özür dileme işini gerçekleştireceği vaadinde bulunmuş.
Başta ABD olmak üzere Avrupa’nın çeşitli ülkeleri Erdoğan’ın Ermenilere taziyede bulunmasını alkışlıyorlar. Bu arada PKK’nın siyasi kanadı aynı anda soykırımın tanınması için faaliyete başladı. Bütün bunların tesadüf olduğunu söylemek mümkün mü? Başta havuz medyası olmak üzere candaşlar, yandaşlar, yalakalar, kriptolar bir anda “Ortak acı.. Tarihi taziye.. Ezber bozma..” manşetleri ile Ermeni yalanlarının kabulü yönünde yayına başladılar. Dedik ya su yavaş yavaş ısıtılıyor... Son derece ustalıkla hazırlanmış konuşma metninin bir bölümünde Karabağ meselesi iliştirilmiş.. Osmanlı vatandaşları denilerek yumuşatılmış. Ama tehcirin insanlık suçu olduğu belirtilerek tarihi hata kabulü yerleştirilerek hedefe varılmış. Bir kaç gün sonra tehcirin Türk değil Alman planı olduğu tartışmaya açılarak, bu meseleyi Alman generallerinin icad ettiği ve uygulattığı konuşulur. Arkasından Almanlar yüzünden Birinci Dünya Savaşına sokulduğumuz tartışılarak zemin hazırlanır. Dahası Enver Paşa ve Talat Paşa’ya fatura kesilerek Ermenilerin Ruslar tarafından kandırıldığı dolayısı ile Türk Ordusunu arkadan vurmadıklarını, Doğu’da yüzbinlerce Türkün katledilmediği, salgın hastalıktan öldükleri gibi yalanlarla insanlarımızın kafaları karıştırılır. Arkasından diplomatik lisan ile özür dilenir. Hükümetin bir yetkilisi Erivan’a gidip soykırım anıtını ziyaret edip çiçek bırakır. Derken çok önceden çıkarılan vakıf yasalarına dayanılarak tazminat ödeme ve gayrimenkullerin iadesi...
Peki bütün bunları bu millet yer mi? Çalıyor ama çalışıyor zihniyetine göre sakıncası yok. İradesini teslim edenler bunda hikmet arar. Olan yine bize olur.. Faşist.. Irkçı.. suçlamalarıyla ellerimize bir bahane ile kelepçe bile takılır.