'Kurbağa kardeş'e...
“Öcalan’ın talimatı ile Erbil’den başlayan ve hafta sonu da Diyarbakır’da ‘Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’ adıyla yapılan konferanslar serisi” ile “Barış Sürecinin kendi mecrasında çözüme doğru emin adımlarla ilerlediğini” savunan Mümtaz’er Türköne, “Kürt siyasetçilerin bir ulusal birlik ve bunun için bir ulusal bilinç oluşturmaya ve bu ulusun kendi kaderini tayin etmesine” çalışmalarını memnuniyetle anlatıyordu dünkü yazısında.
Anlaşılan o ki;
Mevzu bahis “etnikçilik” olunca, yıllardır Türk Milliyetçiliği’ni “dindar” çevrelerde itibarsızlaştırmak için “öcü” olarak kullandıkları “ulusalcılık” kıymete bindi.
Zaman’ın “neo-ulusalcı yazarı”, hanidir “Türk milliyetçiliğinin görevini layıkıyla tamamladığını” ve artık yapılması gerekenin ’Türkük şuuru noksan’ bir “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı etrafında birleşmek” olduğunu savunuyorken, mevzu bahis “etnikçilik” olunca birden “Kürtlük şuuru üretme operasyonu”na el verir hale geldi.
Aynen dediği gibi “Kürdistan’a giden yolun taşlarını döşüyorlar”. Ve fakat “Türk Milliyetçiliği”nin ülkeyi böldüğünü savunan Türköne’ye göre “endişeye mahal yok” hiç acımayacak!
PKK’lılar Diyarbakır’da “özerklik ilanı”na hazırlanıyor ama Türköne’ye göre “eyvah, Türkiye bölünüyor” demek paronoyaklıktan ibaret!
“Bir Kürdistan var ama rahat olun başkenti Diyarbakır değil İstanbul” olacak diye yazmış “uyuşturucu” niyetine;
Tıpkı Balkanlar, Kafkaslar gibi “Kürdistan” da İstanbul merkezli olacakmış-mış!
Aman ne iyi; çok ferahladık şimdi?
Balkanlar ve Kafkaslar’ın nasıl parçalandığını, kaç “devletçik” ten oluştuğunu niye söylemiyorsun peki?
Hey ısıtıla ısıtıla yandığını fark edemez hale getirilen “kurbağa kardeş” uyuma!
Nasıl İmralı diye diye binlerce evladının katili Öcalan’a alıştırdılarsa; şimdi de eveleye-geveleye “Kürdistan”a alıştırmaya çalışıyorlar seni.
“Üç-beş ağaç için sokaklara dökülenler vatan elden giderken neredeydi” diye soranlara kızanlar için bir nevi rüştlerini ispat vakti:
Üzerinde yüzbinlerce ağacın, çiçeğin, kuşun, böceğin de olduğu bir vatan parçası köklerinden sökülmeye çalışılıyor; imha gücü dozerinkinden yüksek, açacağı yara TOMA’nın, plastik mermininkinden derin ve onanmaz bu “yıkım”a kalkan etmeyecek misin kendini?
Karşı durmayacak mısın?
+++
Dadaş diyarından...
Kazasız-belasız, sağ-salim ulaşabilmiş olursam
bugün Erzurum’dayım. “Çifte mitingli haftasonu” öncesi Dadaşların nabzını tutma vakti...
Haydi bana kolay gelsin!
+++
Adalete giden yolda bir köprü daha yıkıldı
Balyoz davasından hükmen tutuklu olarak Hadımköy Askeri Cezaevi’nde kalan ve aralarında Orgeneral Bilgin Balanlı, Koramiral Can Erenoğlu, Tümgeneral Halil Helvacıoğlu, Tümgeneral Gürbüz Kaya, Korgeneral Turgut Atman, Koramiral Deniz Cora, Kurmay Albay Mehmet Erkorkmaz, Kurmay Albay Mustafa Koç, Tuğgeneral Hakan Akkoç’un da bulunduğu 57 subay, Yargıtay Başsavcısı’nın hazırladığı “tebliğname” üzerine “adalete giden yolda bir köprü daha yıkıldı” başlığıyla bir bildiri yayınladı.
Tutuklu subaylar davanın başından beri uğradıkları hukuksuzluğun tebliğname ile de devam ettiğini savundu:
“Kesinlikle siyasi olan ve hukukun katledildiği bu dava Tebliğname ile hukuki bir zemine oturtulmaya çalışılmışsa da, bu nafile çaba somut delillerle ortaya koyduğumuz hukuksuzlukların hiçbirine cevap vermeye yeterli olmamıştır. Böylece, hukuk tarihine asla silinemeyecek kara bir leke sürülmüştür. Çünkü özünde hukuksuzluk ve haksızlık olan hiçbir şey meşru zemine oturtulamaz. Tebliğname Yargıtay’ın nihai kararı olmamakla birlikte, hukuksuzluğun devam etmesi nedeniyle adalete giden bir köprü daha yıkılmıştır. Bu durum Cumhuriyetimiz ve geleceği açısından da endişe verici bir gelişme olmuştur.
Dünya tarihinde örneği görülmemiş kin ve nefrete dayalı iftiralarla özgürlükleri ve gelecekleri çalınan, devletin birliği ve ülke bütünlüğü için canı pahasına görev yapan bizlere uygulanan haksızlık, hukuksuzluk, adaletsizlik ve zulüm devam ettirilmektedir. Ne zulüm yapılırsa yapılsın ve hangi komplo kurulursa kurulsun bizlerin masum olduğu gerçeği asla değişmeyecektir.
Aziz Türk Milleti,
Biz, değişmez Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk’ün askerleriyiz ve tüm dünyanın da bildiği gibi O’nun askerleri eğilip bükülmezler ve asla boyun eğmezler.”