Köy Enstitülü Avşar Kızı
1940'lardan beri tartışıyoruz Köy Enstitülerini... Kuruluş nedenlerine, getirdiklerine ve yarattığı sonuçlara göre değil, ideolojik bakış açımlarımızla tartışıyoruz çoğu kez. Tartışma da denmez buna, kalıp yargıların savunulmasıdır aslında.
Köy Enstitüsünü bitirenler bu ülkenin en çok okuyan ve yazan insanları oldular, ellerinden kalem ve kitap düşmedi. Bu tespitimi sanırım aklı başında herkes onar. Bu mezunlar, okulları hakkında da çok yazdılar, savundular okullarını. Bu savunmalara yeterince kulak asıldığını sanmıyorum. Ama onlar tarihe not düşmek, tanıklıklarını tutanağa geçirmek için yazmaya devam ediyorlar.
İşte bunlardan biri: Bahar Dadaloğlu, "Köy Enstitülü Avşar Kızı" adıyla anılarını kitap eylemiş. Tam 422 sayfa, Berfin Yayınları arasından çıkmış.
Bahar Öğretmen, önce kırkların Türkiye'sindeki yoklukları, yoksullukları, köylümüzün çilesini ayrıntılı olarak seriyor ortaya. Bu köylerde yaşayan çocukların okulla buluşması, eğitim görmesi, sonra da bu eğitimle içinden çıktığı köye, aydınlık, uygarlık ve bilgi götürebilmesi, Atatürk Cumhuriyeti'nin başlıca tasarımlarından biri.
İşte bu tasarımdan doğuyor Köy Enstitüleri. Değişim ve dönüşümün, gerçeklerin öncüleri oluyorlar mezunları. Sonra hışma uğruyor bu okullar, suçlanıyorlar, suçlayanlar yalnızca CHP'nin sağ kanadı ve o günün toprak ağaları değil, Attila İlhan ve Kemal Tahir bile bu suçlama korosuna katılıyorlar.
Bendenizin ilkokuldaki öğretmenlerimin tamamı ile ortaokuldaki öğretmenlerimin birçoğu Köy Enstitüsü çıkışlı idiler. Biz onlardan üretici olmayı, düşünmeyi, farklı düşünebilmeyi, müziği, tiyatroyu, edebiyatı öğrendik.
Kitabımıza, Bahar Öğretmen'e dönelim. Kitabın adından da belli, bir Avşar Kızı, Bahar Dadaloğlu... Kayseri Pınarbaşı Avşarlarından... Köyünü, ailesini, soyunu, soyunun öyküsünü anlatıyor önce. Ebesi büyütüyor onu, ebesi çalışkan, hünerli ve bilgili bir kadın, doğayı ezbere biliyor. O yokluk ve kıtlığa bu bilgiyle çözüm buluyor, mucizeler yaratıyor, Bahar Dadaloğlu, bunları belleğinde korumuş bir tamam, hepsini aktarıyor. Öyle bilgiler ki şifa rehberi hepsi...
Başka neler var kitapta peki? Yerimiz yettiğince, onları da "kısa kısa" olarak aktaralım:
-Bahar Öğretmen, Enstitüye kabul edildiğinde çok seviniyor, arkasına bile bakmadan çıkıyor köyden "Niye bakayım ki? Ardımda bıraktığım yokluk, yoksulluk, cehalet ve karanlık" diyor.
-Köy Enstitülü öğrenciler, köylere gidip okullar yapmışlar.
-Öğretmenlik yaptıkları köye radyoyu Bahar Öğretmen'le eşi Nebi Dadaloğlu götürüyorlar, o günün insanı ürküyor, korkuyor radyodan, içinde cin var sanıyor.
-Bahar Öğretmen ve eşi Nebi Dadaloğlu şairler. Nebi Beğ'in bir şiiri şöyle:
"Dedim avrat üç yıl tenzil/Geldi beygirden beygirden/Dedi herif düzen rezil/Söylenecek destan bizim.
Dedim avrat sürgün de var/Siirt, Bitlis, Hakkâri Van/Dedi herif bunda ne var/Döle yatmış bostan bizim.
Dedim avrat çoluk, çocuk/Lise, orta, çoğunluk ilk/Dedi herif, ne dururuk/Doğacak gün hepten bizim"
... Ve tanıdığı ünlüler Bahar Öğretmenin... Öyle çoklar ki... Bazı isimleri sayarak bitirelim yazımızı: Jülide Gülizar, Genco Erkal, Ali Ekber Çiçek, Karslı Âşık Dursun Cevlanî, Âşık Veysel, Ataol Behramoğlu, Ceyhun Atuf Kansu, Ümit Kaftancıoğlu, Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer...