Köşe yazarları, korktunuz mu?
Tayyip Erdoğan’ın gazeteciler hakkında yaptığı konuşmayı dinlerken gülmemek için kendimi zor tuttum. Başbakan gülmeden espri yapabilen bir adam. Halkımız şimdiye kadar gelmiş geçmiş en komik bu politikacısının hakkını yiyor. Bir gün önce demokratikleşme diyor ardından her kes her istediğini yazamaz diye bas bas bağırıyor, patronları tehdit ediyor. Erdoğan’ın İmam Hatipteki ve Akademideki hocalarını da merak etmiyor değilim yani. Adamı demokrasi diye kandırıp, faşizmi öğretmişler.
Yanındaki yağcılar da her halde, “Sayın Başbakanım demokrasilerde basın ve ifade özgürlüğü temel öğedir. O olmazsa demokrasi olamaz” demeye korkuyor. Tayyip Bey’in okumayı sevmediğini biliyoruz. Ama bazı cahil yağcılar patronlarının her gün büyük bir gaf yapmasına neden oluyor. Bence gizli gizli altını oyuyorlar. Neyse yakında durum, uluslararası insan hakları ve özgürlükleri savunan kurumların raporlarına konu olur inşallah.
Gelelim Washington’da olup bitenlere. ABD içeride ekonomik kriz ve genel sağlık sigortası ile boğuşuyor. Ekonomide düzelme belirtileri var. Örneğin ev fiyatları yükseliyor. Büyüme beklenen düzeyde. Federal Rezerv faiz hadlerini artırma hamlesine başladı. Ama işsizlik sorunu henüz halledilmiş değil, muhalefet ve halk sabırsızlık içinde Obama’yı değerlendiriyor. Büyük bir olasılıkla gelecek yılki Meclis ve Senato üçte bir yenileme seçimlerinde Demokratlar sandalye kaybecek.
Ancak, Obama ve partisi bu yıl içinde genel sağlık sigortasını gerçekleştirebilirse, ABD’de sağlık hizmetlerini yoksul halka kadar uzatmış olacak. Bu da oy oranını ve hatta ikinci dönem başkanlık seçim şansını artırabilir. Tabii bu, bir yıl içindeki gelişmelere bağlı. ABD şu aralar dış politika açısından iki konuya odaklanmış vaziyette. Bunlardan birincisi, Afganistan ve Irak’tan çıkmak, ikincisi, İran ile tepişmeden anlaşmak ve Orta Doğu’da barışı sağlamak. Amerika, İsrail’in dolduruşlarına da bu bakımdan gelmemeye çalışıyor.
Afganistan’da Taliban ile el altından pazarlıklar devam ediyor. Aynı şekilde Saddam’ın ordusunda görev yaptıkları için atılan subaylar, Bağdat hükümeti tarafından yeniden göreve çağrıldı. ABD bir an önce bu ülkelerden askerlerini çıkarmaya çalışıyor. Yani ABD’nin yeni düzeni Irak ve Afganistan’da tutmadı. Bizde tutmuş gibi görünmesine rağmen, bence yakın zamanda iktidarın planının da tutmadığı anlaşılacak ve şimdilik yakıp yıktıkları sistemden geri kalanlarla anlaşmak için çaba harcayacaklar. Bu konuda işaretler var. Şimdiden yalaka ve yardakçılara duyurulur.
Ermeni soykırımı burada sıcak gündem maddesi. Ermeniler CBS Televizyonunun itibarlı programı “60 dakika”da konuyu işlediler. Programın sunucusu bile öylesine yanlı bir programda soru sormadı, sanki inandığı bir davayı savunan avukat rolü oynayarak Türkleri suçladı. Ermenilerin eski yalanlarına yenileri eklendi.
Bu konuyla mücadele için Washington’a iki heyet yollandı. Birincisinde Murat Mercan, ikincisinde Alman Marşal Vakfının eski temsilcisi AKP’li Suat Kınıklı var. Ben bu heyetlerin Amerika’da normal mevsim sonu indirimli alışverişler dışında siyasete bir etki yapacağına inanmıyorum. Bırakın onları, Ankara’dan Başbakan gelse bile ABD üzerinde etkisi kalmadı. Zira Türkiye artık resmen ABD’nin ve AB’nin siyasi nüfuzu altında...
Türkiye’nin dibe inişi hızlandı. Dibe vurmamız için bir iki katman kaldı. Dibe vurunca nasıl olsa yukarı çıkmaya başlayacağız. Hiç olmazsa yukarı çıkarken Türkiye’nin başında bunlar olmayacak.